“Birileri” derken?

Geçen hafta perşembe günkü yazımızda ne demiştik?

“Bu ihaleye dikkat!”

Hemen ardından Bakan Arıklı parlamıştı;

“İhale şartnamesini daha ben bile görmedim” diye…

Neymiş efendim düzgün bir ihale olacakmış, şeffaf olacakmış, ihaleyi hazırlayan ekibin emeğine saygı gösterelim filanmış!

Yaptığı açıklamanın altındaki yorumlarda da kendini destekleyen, alkışlayan, bizim gazeteciliğimizi sorgulayan bir sürü saçma sapan yandaş yazıları vardı…

Aradan bir hafta geçti ve Bakan Arıklı çark ederek, bu konuda hükümeti bile bozma tehditleri savurmaya başladı!

Limanlar eğer peşkeş çekilirse yeni hükümet kursunlarmış…

Bunun Türkçesi şudur;

Ben mücadele etmiyorum kaçıyorum, ne haliniz varsa görün…

…

Yahu Erhan bey;

Yine nereye kaçıyorsun?

Her köşeye sıkıştığında hükümeti bozmakla tehdit ediyorsun ama bir türlü de kaçmıyorsun…

Limanlar sizin bakanlığınıza bağlı!

Bu konuda tam yetkilisiniz…

Eğer gerçekten ortada bir peşkeş varsa mücadele eder, peşkeşin önüne geçmek için kavganızı verir bu konuda vatandaşı bile yanınıza alırsınız!

Sanki de bu hükümetin bozulması sizin elinizdeymiş gibi insanlarla dalga geçiyorsunuz…

Sizi uyaran gazetecileri yanınıza alacağınıza tepki gösterip eleştiriyorsunuz!

Şimdi de çark edip çareyi kaçmakta arıyorsunuz…

Oysa elinizi kolunuzu sallayarak kaçamayacağınızı biz kendiniz bile biliyorsunuz!

Yok, maksadınız gündem değiştirmekse elbette o da sizin bileceğiniz bir iş ve bambaşka bir tartışma konusudur!

…

Arıklı’nın hükümeti bozma konusundaki açıklamasında kritik kelime ‘birileri’dir…

Öyle diyor Sevgili Arıklı;

Birileri limanların peşkeş çekilmesi için vekil ve bakanları etkilemeye çalışıyormuş!

Birileri diyor ama onların kim ya da kimler olduğunu söylemiyor, söyleyemiyor…

Atıyor lafı ortaya, akılları karıştırıyor!

Kimdir bu birileri?

Başbakan mıdır, bakan mıdır yoksa vekil midir?

Açıkla ve kurtul…

Ama kafa karıştırma!

Bu kadar cesaretiniz yok mu?

İddia ediyoruz;

Peşkeş çekilecek olan işletmeyi aslında siz de biliyorsunuz ama bunu ne açıklamaya ne de mücadele etmeye siz de yanaşmıyorsunuz…

Yalansa yalan deyin Allah aşkına!..

…

Uyuşturucu zanlısı bir mahkum feryat ediyor…

Hayatında görmediği, duymadığı uyuşturucu türlerini burada görmüş!

Kaldığı koğuşta da tük mahkumlar bağımlılardan oluşuyormuş…

Daha rahat bir ortam için atıyor olabilir da olmayabilir!

Ama yine de konu soruşturmaya değer niteliktedir…

Dedikleri doğruysa cezaevine uyuşturucu bir şekilde giriyor!

Cezaevi yönetimi hatta İçişleri Bakanlığı bunu ihbar olarak nitelendirmek zorundadır…

Geçmişte bazı gardiyanlar tarafından cezaevine para karşılığı uyuşturucu soktuğunu biliyoruz!

Tabi ki başka yöntemlerle de olabilir…

Bir de diyor ki, beni Tekin Arhun’un koğuşuna gönderin!

Çok manidar doğrusu…

Arhun’un koğuşunun nasıl olduğunu nereden biliyor?

Yoksa bilmediğimiz perde gerisi başka şeyler mi var, bunun yanıtı da sadece Merkezi Cezaevi yöneticilerinde…

Bu konuda kamuoyunu aydınlatırlarsa amme görevlerini de yerine getireceklerdir?

Bilmem anlatabildik mi?

Hadi bakalım görev başına!