TEKNOFEST’in suçu ne!

Bu ülke insanının ezici çoğunluğu değişen disiplin tüzüğüne karşı büyük tepki göstererek sendikaların yanında durdu...

Hem de hiç tereddüt etmeden!

Çünkü dayatma bir değişiklikti...

Kıbrıs Türkünün laikliğine zarar verecekti!

Buna rağmen hükümet geri adım atmadı çünkü karar kendi kararı değil dışarıdan gelen baskılar nedeniyle alınmıştı...

Onun içindir sendikalar da yaptıkları eylemlerde haklıydı ve halkın da büyük desteğini arkalarına almıştı!

...

Sendikalar şimdi başka bir eylem kararı aldılar...

Bu kez gerekçe disiplin tüzüğü filan değil!

Tamamen siyasi ve amacını aşan bir eylem olacak...

Hem Ankara’dan gelen heyeti protesto edecekler hem de TEKNOFEST gibi ileri düzeyle bir teknoloji olayını boykot edecekler!

Oysa bu bizim için bulunmaz bir fırsattır...

Sadece öğrenciler değil her Kıbrıs Türkünün görüp tecrübe edinmesi gereken bir organizasyon!

Atatürk’ün öğretmenleri aksine buna destek verip katılımın artmasından yana tavır koymalıydılar...

Anlayacağınız bu kez eylem amacını aşmıştır!

...

Doğal olarak da vatandaş da haklı tepkilerini ortaya koymaktadırlar...

İşte o tepki açıklamalarından sadece bir tanesi;

“Kıbrıs Türk Ortaöğretim Öğretmenler Sendikası yönetim kurulu, geçtiğimiz Pazar günü kamuoyu ile paylaştığı açıklamasında 1-4 Mayıs tarihleri arasında yapılacak olan Teknefest'i doğrudan hedef alarak "yönetim kurulumuz bu etkinliğe katılım ile ilgili üyelerimizin görev almamaları yönünde eylem kararı almıştır" ifadelerini kullanmıştır. Yaptıkları açıklama görüşten de ileriye giderek bir eylem konumundadır.

Görüş belirtmek kabul edilebilirken eylemde bulunmak da nedir?

Çocuklarımızın pırıl pırıl zihinlerini, pırıl pırıl beyinlerini bulandırmak da nedir?

Bir başörtüsü krizi ile başlatılan süreçte karşı görüşlü iki tarafın sivri çıkışları en nihayetinde çocuklarımızı ve onların geleceğini hedef tahtasına oturttu!

Başörtüsüne karşı herkesin fikri olabilir. Burada hakem Anayasadır ve ötesi de yoktur! Tepkisini hukuk yoluyla araması gerekenler, kolaycı yaklaşımla ya da kasıtla, çocuklarımızı maşa yapmaktan geri durmamışlardır.

Öğrencileri kah okula terlikle göndererek, kah Atatürk baskılı tişörtlerle gönderip medya haberlerinde yüzlerine sansür uygulayarak çocukları dolaylı birer eylemci konumuna getirmişlerdir.

Yine yaktıkları eylem ateşine çocuklarını göndererek onları da bu ateşin içerisine atmışlardır! Ve şimdi de Teknofest'i hedef aldılar!

Dünyada bir benzeri daha olmayan, Hacettepe, ODTÜ, DAÜ gibi onlarca üniversitelerin de paydaş olduğu, yüzlerce-binlerce çocuk ve gençlerimizin heyecanla beklediği Teknofest ayağımıza kadar gelmiş iken önüne takoz koymaya çalışmak da neden? Teknofest KKTC'nin tarihi aylar öncesinden belirlenmişken, o tarihten bir hafta önce okul organizasyonu yaparak çocukları ikilemde bırakmak da neden?

Oysa ki baş öğretmenimiz ve öğretmeniniz (!) olan Atatürk: "hayatta en hakiki yol gösterici ilimdir fendir." dememiş miydi?

Hani aynı Atatürk, "Öğretmenler, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." dememiş miydi?

Sormazlar mı şimdi size Atatürkçülüğünüz nerede diye?

Sormazlar mı size hani ilim Çin'de bile olsa alınmalıydı diye?

Dinin çoğu kez siyaseti alet edildiği doğrudur.

Öğretmenlerin durması gereken, öğrencilerini koruması gereken güvenli sığınak bilim değil midir?

Çocukları eylem için terlikle okula götürmekle takunyalı olmak arasında ne fark var? Teknolojiye gavur icadı demekle Teknofest'e karşı "eylem yapmak" arasında ne fark var?

Teknofest’in fikir babası Sayın Selçuk Bayraktar'ın rahmetli annesi Canan Bayraktar, mütedeyyin, başörtülü iken kendisini bilime adayarak Türkiye'nin ilk bilgisayar programcılarından olmuştu. O zaman sormazlar mı yobaz kimdir, örümcek kafalı kimdir diye?

O zaman sormazlar mı Teknofest'in karşısında durmanın asıl amacı nedir diye?

Ve sormazlar mı bu eylemi kurgulayanlara, "örümcek aslında nerede" diye?

1-4 Mayıs tarihlerinde ailecek kendimizi Teknofest'in rüzgarına kaptıracağız.

Teknofest rüzgarı bizle birlikte oraya giden herkesin üzerinden ölü toprağını kaldıracak.

Çocuklarımız ve gençlerimiz bilimin ufuklarını zorlayacak. Aramızdan çıkacak geleceğin bilim insanlarının ilk ışıklarını orada göreceğiz...”