Devlet otoritesi zayıflarsa…

Bazıları rahatsız olmuş…

Hafta sonu yapılan asayiş denetimleri konusunda!

Sanki de ülkede savaş varmış gibi değerlendirenler de var…

Polis devletine benzetenler de!

Hatta insan hakları ayaklar altına alınıyor diye şikayet edenler de…

Bu şikayetlerin hiçbirini anlayamayız!

Hele de ülkeyi Teksas’a döndüğünden şikayetçi olanları anlamamız hiç mümkün…

Ülkede hemen her hafta sonu asayiş denetimleri yapılır!

Bu kez farklılık ada genelinde toptan yapılmasıdır…

Kim ne derse desin biz devamından yanayız!

…

Burada asıl mesele denetimler değildir…

Asıl üzerinde durulması gereken şiddet olaylarının neden bu denli artmasıdır!

Polis güçleri elbette görevlerini yapacak, daha sert önlemler alacaktır ama…

Şiddet olaylarının önüne geçmek polisin değil devletin yükümlülükleri arasındadır!

Onun için aynaya bakmak gibi öncelikleri vardır…

Geçmiş yıllarda evlerin kapılarının bile kilitlenmediği bu ülkede ne olmuştur da şiddet olayları bu kadar yükselmiş haliyle güvensizlik ortamı oluşmuştur?

…

Bir ülkede şiddet olaylarının artması, tek bir nedeni olmayan, genellikle birden fazla yapısal sorunun aynı anda ortaya çıktığını gösteren önemli bir uyarı işaretidir. Sosyal bilimler, siyaset bilimi ve güvenlik çalışmaları bu durumu aşağıdaki başlıklarla açıklar:

Devlet otoritesinin zayıflaması

Polis, adalet sistemi veya yerel yönetimlerin caydırıcılığı azaldığında suç oranı yükselir.

Yaptırımların uygulanmaması veya hukukun yavaş işlemesi “cezasızlık algısı” yaratır.

Ekonomik kriz ve toplumsal stres

İşsizlik, yoksullaşma, gelir adaletsizliğinin büyümesi insanlar arasında gerginliği artırır.

Ekonomik kriz dönemlerinde hem adi suçlar hem de örgütlü suçlar artma eğilimindedir.

Siyasi kutuplaşma ve toplumsal gerilim

Siyasi gruplar arasındaki gerilim yükseldiğinde sokaktaki şiddet de artabilir.

Kutuplaşma, nefret söylemi ve düşmanlaştırıcı dil toplumsal şiddeti tetikler.

Kurumsal güvenliğin ve hukuk düzeninin zedelenmesi

Yargıya güvensizlik, kolluk güçlerine güvensizlik, şeffaflık eksikliği.

Devlete olan güven düştükçe bireyler artan oranda “kendi adaletini sağlama” eğilimine girebilir.

Organize suç ve yasa dışı grupların güçlenmesi

Mafya yapılanmaları, çeteler, silahlı gruplar veya radikal örgütler devletin boşluklarını doldurmaya başlar.

Devlet dışı aktörlerin güç kazanması şiddetin belirgin biçimde artmasına yol açar.

Toplumsal bağların zayıflaması

Aile, eğitim, sosyal destek ağları, sivil toplum kuruluşları zayıfladığında bireyler daha kırılgan hale gelir.

Toplumdaki “birlik duygusu” azaldığında şiddet davranışları daha kolay yayılır.

Medya ve sosyal medyanın etkileme gücü

Şiddeti normalleştiren içerikler veya provokatif paylaşımlar gerginliği büyütebilir.

Bilgi kirliliği ve manipülasyon panik ve saldırganlık yaratır.

Devlet politikalarındaki belirsizlik veya kötü yönetim

Ani politik değişiklikler, zayıf kriz yönetimi, yanlış güvenlik politikaları.

Halkın yönetime güvenmemesi şiddet riskini artırır.

Kısacası, şiddet olaylarının artması genellikle ülkenin sosyal, ekonomik, siyasi ve hukuki yapısında bozulma olduğunun bir göstergesidir.

…

Şiddet olaylarından elbette medya da olumsuz olarak etkilenmektedir…

Tetikçi medyasını elbette bir yana koyuyoruz!

Onların zaten kuruluş amaçlarını bilmeyen yok…

Zaten bizde tehdit edilenler genelde gerçek gazetecilik görevini yapanlar hedef alınıyor!

Kamuoyunu gerçekten bilgilendirme görevini üstlenenler…

Karanlık olayları aydınlığa çıkarmak isteyenler!

İşte bunların hepsinin de koruma altına alınması kaçınılmazdır…

Ülkede devlet otoritesi her ne kadar zayıflasa da insanların can ve mal güvenliğini korumak onların görevidir!

Yok beceremiyorsa da devlet olma gerçeği tartışılır hale gelir…