“Yardımcı öğretmen” sorunu
Değinilmesi gereken önemli konular var.
Nüfus meselesi, verisiz ve popülistçe tartışılırken, okullar, sağlık sistemi, elektrik, su, artık yetmiyor.
Ve olaya bakın;
“Suat Günsel Devlet İlkokulu’nda çocuklarını kaydettirmek isteyen veliler, geceyi okulun önünde geçirdi. Özel okulların fahiş fiyat artışları nedeniyle devlet okullarına olan talep arttı. Veliler, çocuklarını okula kaydettirebilmek için gün doğmadan sıraya girdi.”
Sıralarda, kuyruklarda, en temel vatandaş hizmetlerini almaya alışkın olduğumuz bu ülkede, ailelerin çocuklarını okula kaydettirmek için sıra numarası alacağına, sabaha yakın okula gelip nöbet tutacağına, yıllarca düşünsem inanamazdım.
Ancak gerçek bu, peki sebep ne?
Bildiğim kadarıyla, herhangi bir bölge de yaşayan çocuklar, o bölge okuluna kayıt yapmak zorunda.
Başka bölgelere gidilse kayıt yapılmıyor, bu bir kuraldı.
Söz konusu okulun bulunduğu bölgede, çok sayı da öğrenci mi var ki kota doldu, yoksa başka bölgelerden gelenlere torpille kayıt mı yapıldı?
Kendi bölgesinde kayıt yaptırmayan öğrenciler, başka bölge okullarına kabul edilecek mi?
Bir de, “Montessori eğitim modeli” var.
Bu modelde, her sınıfta bir öğretmen ve bir öğretmen yardımcısı bulunuyor.
Öğretmen yardımcılarının ücretlerini de aileler, okul aile birliği yönetimleri karşılıyor.
Dün, sosyal medyada, konuyla ilgili, bir paylaşım yaptım.
Arkasından, kısa sürede, pek çok insandan, birçok mesaj aldım, pek çok belge gönderildi.
Yardımcı öğretmen konusu, özellikle dört yaş gibi küçük yaş gurubundaki öğrenciler için gerekli bir uygulama.
Eğitim bakanlığı yasal sorunlar nedeniyle, bu öğretmenleri karşılayamıyor.
Okul aile birlikleri de, yardımcı öğretmen ihtiyacını, velilerle birlikte karşılıyor.
Daha doğrusu karşılamaya çalışıyor.
Asgari ücretin altında çalışan, çok sayıda yardımcı öğretmen var.
Bunun yanında velilerin önemli bir kısmı, istenen meblağları ödeyemiyor.
Özel okullar, kreşler malum, asgari ücret konuşulmaya başladığı andan fiyatlarını yükseltiyor.
Çözülmesi gereken ve gittikçe büyüyen bir sorun yaşanmakta.
Orta sınıf vatandaş kavramı bitti, ya çok üst düzey, ya da en alt düzeyde olanlar diye iki sınıf kaldı.
Arada ezilen, eziliyor.
Avrupa Parlamentosu seçimi;
Hatırlanacaktır, kısa bir süre önce, bir yazımda, şunları paylaştım;
“Kıbrıslı Türklerden çok şey bekleniyor.
Bu beklenti, “yapabileceklerini yapmamak” anlamında değil.
AB, Kıbrıslı Türklere karşı daha istekli olmalıdır.”
Ama görüyorum ki, AB parlamentosu seçimine, Kıbrıslı Türklerin katılım oranı ile ilgili olarak ilginç yorumlar var.
Hatta AKEL ve Niyazi Kızılyürek’in istediği sonucu alamamasın da Kıbrıslı Türklerin katılım oranının direk etkili olduğunu iddia edenleri görüyorum.
Niyazi hoca seçim sonrasında yaptığı açıklamada, konuyu özetledi;
“Gönül isterdi ki, Kıbrıslı Türkler seçime daha yoğun katılsın.
Gönül isterdi ki, AKEL tabanı, bu çabalarıma daha çok sahip çıksın.”
Yani bu bir seçim ve ortada bir sonuç var, bu sonucun pek çok etkeni olmakla beraber, Sadece Kıbrıslı Türklerin değil, AKEL tabanın da etkisi var hatta daha fazla.
İnsanlar kendi hayatlarına direk etki yapmayan, söylemden öteye gitmeyen, çabasızlığa karşı umutsuz ve bunu da gösterdi.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.