Erhürman doğrusunu yaptı
Kapılar, ne olursa olsun, kapanmamalı.
Hiçbir zaman, ön yargılı ve kesin tavırlar olmamalı.
Bu özellikle iletişim anlamında ve tabi ki siyasi açıdan çok çok önemli bir durumdur.
İletişim, diyalog, işbirliğini zorlayan ve fikir çatışmasından, ortak bir kazanım yaratan diplomasi, önemlidir, olmazsa, olmazdır.
Söylediğim gibi, en başta siyasette, tabi ki genel olarak böyle olmuyor.
En gelişmiş demokrasilerde, demokratik ortamlar da bile, birbirini tamamlayan bir siyasi yapı yok.
Türkiye, mart ayında yapılan yerel seçimlerden sonra, farklı bir siyasi iklime girdi.
Yıllar sonra iktidar partisi AKP, yerel seçimlerde ciddi bir yükseliş elde eden ana muhalefet CHP ile yakınlaşmaya başladı, bu uğurda adımlar attı.
Bunlar siyasi manevra olarak da düşünülüp, yorumlana bilir.
Tabi ki siyasetin oluşturduğu, mecbur bıraktırdığı bir diyalog kapısı açılmış da olabilir.
Ancak bu olumludur, olması gerekendir.
Siyasi rekabet bir savaş alanına, kutuplaştırılmaya, bölüp, ayrıştırmaya hizmet etmemeli.
AKP ve CHP arasında genel başkanlar düzeyinde ziyaretler yapıldı.
Çeşitli konularda çalışma gurupları oluşturuldu.
Bunların anlamını, olası bir anayasa değişikliği sürecinde, CHP'nin desteğini almak, CHP'yi içten karıştırmak, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi parti içinde öne çıkan isimleri, CHP başkanı Özgür Özel'in gerisinde tutmak olarak yorumlayan kesimler var.
En ilginci de CHP ekonomi kurmaylarının, AKP hükümetinin Ekonomi ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'le görüşmesi ve bazı taleplerle, ekonomide yapılması gerekenlere dair öneriler sunması.
Yani ana muhalefet partisi, iktidar partisine yapılması gerekenleri içeren öneriler sunarak, bir yerde yapılan hatalara ortak oluyor, kendi uygulama vizyonunu paylaşıyor.
Muhalefetlik görevini yapmak yerine, iktidara destek oluyor.
Her ne kadar çelişkili açıklamalar yapılsa da, eski gerginlikler yok.
Olması gereken de bu.
Peki, doğrusu hangisidir, muhalefetlik mi, destek olmak mı?
Böyle bir tablo var, bunun sebebi ne olabilir, merak edilen bu.
Yine de iletişim ve diyalog önemlidir, bunun altı çizilmeli.
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Milletvekili Fikri Toros ile birlikte Ankara’ya gitti.
Ankara da bir dizi temaslar yapan CTP Başkanı Erhürman, AK Parti Genel Merkezi’nde, AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş ile de görüştü.
Ayrıca, bir grup gazeteci ile kahvaltıda bir araya geldi ve aynı gün, CHP Genel Merkezi’nde, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'li de ziyaret etti.
Aslında Tufan Erhürman yapılması gerekeni yapıyor, CTP, Türkiye siyasi aktörleri ve sivil toplum örgütleri ile iletişim konusunda bir diplomasi yürütmüyordu.
Bu bir eksiklik.
Oysa her kesimle, her türlü iletişim kurulmalı.
Bunun anlamı, sınırsız, sorgulamasız bir diyalog ortamı yaratılması değil.
Anlatmak, anlamak ve anlaşılmak.
Bu ziyaretin, bazı kesimlerce eleştirilmesini anlamakta zorlanıyorum.
En başta kurumsal diyalog, iletişim ve diplomasinin açamayacağı kapı yoktur.
Şimdi merak edilen, 20 Temmuz’un ellinci yılında KKTC'ye gelmesi ve mecliste de bir konuşma yapması beklenen, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı dinlemeye, kurumsal olarak CTP tam kadro katılacak mı?
Ankara da bu konular mutlaka gündeme gelmiştir.
İlişkileri olumlu zemine çekmek için atılacak adımların, şüphesiz ki ilki bu ziyaretti.
Erhürman'ın ziyareti, bu konuda bazı işaretler veriyor.
Şimdi bir ikilem yaşanıyor, hem de CTP içinde.
Atılacak her adım mutlaka ki hem kazanım getirecek hem de ters tepecek.
Tekrardan altını çizerek belirteyim, diyaloglar, iletişim, olmalıdır, normali budur.
Bir sonraki adımı görmek için çok beklemek gerekmeyecek.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.