Geç kalınıyor
Güney Kıbrıs basını, polis bilgileri ile Kıbrıs'ın iki tarafına yapılan karşılıklı geçişleri paylaştı;
"Beş Rum’un tutuklanmasından önce, yani 1 Temmuz-19 Temmuz tarihleri arasında, Güney Kıbrıs’tan Kuzey Kıbrıs'a yaklaşık 85 bin, 20 Temmuz, 6 Ağustos tarihleri arasında ise yaklaşık 69 bin geçiş yapıldı.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in, kuzeye geçişlerde dikkatli olunması çağrısı da geçişlerin azalmasına etki etmiş olabilir. Polisten yapılan açıklamada belirtilen sayının kişi sayısı değil, geçiş sayısı olduğu ve bir kişinin birden fazla kez geçiş yapmış olabileceği de ifade ediliyor.
1-19 Temmuz tarihleri arasında Kıbrıslı Türkler tarafından Kuzey Kıbrıs'tan Güney Kıbrıs’a yaklaşık 111 bin geçiş, 20 Temmuz-6 Ağustos tarihleri arasında da yaklaşık 76 bin geçiş yapıldı.
Yılın başından 6 Ağustos’a kadar ise Rumlar tarafından Güney Kıbrıs’tan Kuzey Kıbrıs'a yaklaşık 795 bin geçiş, Kıbrıslı Türkler tarafından Kuzey Kıbrıs'tan Güney Kıbrıs’a yaklaşık 1 milyon 108 bin geçiş oldu."
Mülkiyetle ilgili olarak yaşanan sorunlar, güneyde değiştirilen yasa ve tutuklanan iş insanları, ceza alan yabancı emlakçılar, en başta kuzey Kıbrıs'ta yaşayan herkes için bir endişe kaynağı.
Tutuklanma, yargılanma, ceza alma endişesi, korkusu.
Bugün bu konu ile ilgili olarak kaygılanmayan insan var mı, eminim ki yoktur.
1974 öncesi Rum mülkü olan yerlere bir şekilde insanlar yerleşmiş, bunu KKTC'nin hukuku sağlamış.
İnsanların, bireylerin ne suçu var, uygulama farklı noktalara gider mi, mülkiyet sorunu bireyselleştirilerek çözülebilir mi?
İşin özünde, kaybeden sadece KKTC ekonomisi, inşaat, emlak sektörü değil, iki toplum arasında ki güvendir.
"Rum Dışişleri Bakanlığı, söz konusu yasa dışı alıkoyma olayının sona erdirilmesi amacıyla hem Birleşmiş Milletler, hem Avrupa Birliği, hem de üçüncü ülkeler nezdinde gerekli şikâyet, girişim ve temaslarda bulunulduğunu, bunların yoğunlaştırıldığını açıkladı.
“Her türlü adalet anlayışına karşı devam eden, kışkırtıcı ve pervasız ihlaller” dikkate alındığında, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Türkiye’ye karşı başlatabileceği mevcut hukuki yolları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki süreçler de dâhil olmak üzere, değerlendirmekte olduğu belirtildi.
İskele ’de özel mülke izinsiz girmek ve askeri bölgeyi ihlal etmekle suçlanan 5 Kıbrıslı Rum bir hafta daha tutuklu kalacak.
Daha öncede söylemiş ve yazmıştım, yargıya güveniyorum “bu iş bir misillemedir” algısına, yargı alet olmayacaktır.
Rum yönetimi, bu gelişme karşısında, özellikle adanın iki tarafındaki geçiş kapılarını kapatmamakla eleştiriliyor.
Yazının girişinde yazdım, karşılıklı geçişler, bu tutuklamalarla ciddi anlamda olumsuz etkilendi, aslında güven kaybedildi, insanlar ülkenin diğer tarafına geçiş yapacakken, başına bir iş gelebilir endişesi ile hareket ediyor.
Bu yanlış Rum tarafınca başlatıldı ve devam ediyor.
Şimdi, 5 Kıbrıslı Rum vatandaşı için Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, uluslararası alan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde girişim yapmaya hazırlanıyor.
Aslında doğrusunu yapıyor, vatandaşının, kendi hukukunun hakkını arıyor.
KKTC'nin yapmadığını, eksik bıraktığını yapıyor.
Hukuki altyapı varken, ne savunma, ne de kendi verdiği haklarla yatırım yapan, iş insanlarına, vatandaşlarına sahip çıkıyor.
İki yanlış, bir doğruyu getirmiyor ve bu gidişin sonunu kimse bilemiyor.
Bu zamana bırakmanın çare olacağı bir konu değil.
Geç kalınıyor.

Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.