Maaşlar ödenecek mi?
Hükümet tek kelimeyle kilitlenmiş durumda. Maaş ödemeleri oldukça sıkıntıda. Bu ay ödenebilecek mi kimse emin değil. Maliye bakanlığı fellik fellik para arıyor.
Başbakan Yardımcısı Özersay geçtiğimiz gün Merkez Bankası Müdürüyle bir araya geldi ve para desteğinin yapılıp yapılamayacağını sordu. Öğrendiğimize göre Merkez Bankasının cevabı olumsuz.
Öte yandan bir bilgiye göre Limasol Bankasından borçlanılması için Maliye Bakanı Denktaş dünkü bakanlar kurulu toplantısına öneri getirdi. Yazıyı yazdığım saatlerde sonuç hakkında haberdar olma şansım olmadı ancak Özersay'ın Denktaş'ın bu önerisine sıcak bakmayacağı yönündeydi.
Emeklilerin ödenme günü yaklaşırken ay sonu maaş ödemeleri yapılabilecek mi ciddi bir muamma.
Anlayacağınız mali açıdan hükümet kilitlenmek üzere.
Mali protokolün imzalanıp imzalanmayacağı, para akışının gerçekleşip gerçekleşmeyeceği hep soru işareti ve ne kadar ilginçtir ki bu soruların cevabını Başbakan Erhürman dahi bilmiyor.
Öte yandan sokaktaki vatandaş memleketin düştüğü durumdan ötürü hayli tedirgin ve kaygılı.
Yolda sokakta çokça vatandaşımızla karşılaşır ayak üstü sohbetler yaparız. Vatandaş dertli, olur da dinlemezsen kendini beğenmiş olursun. Dinlemekten de rahatsız değilim ana gelin görün ki şikayetler ilk kez aynı. Geçim derdine bir de kapı aşındırmalar eklendi.
Ne yaparsınız siyasiler böyle alıştırdı. Yolda yürürken dertli bir ihtiyara rastladım "haftalardır filanca bakanlığa gidiyorum işim olmuyor Gökhan Bey, ne yapacam bana yardım et" dedi.
İlgili bakandan randevu istedin mi diye sorduğumda ise "randevu istemeye ne hacet otobüs durağı gibi kalabalık bakanın odasının önü, bana sıra gelmiyor, bakanın randevuları bitmiyor oğlum" dedi.
Anlattı uzun uzun. Ben bu senaryoya genelde UBP hükümetleri döneminde şahit olurdum, kendi kendime dedim ki değişen bir şey yok, hele hele daha kötü şu an.
Bilirsiniz mutlaka seçim zamanı milletvekilleri adaylarının ne kadar melek vari göründüklerini.
Müstahakkımızdır diye de düşünüyorum; çünkü bu adamlara inanıp oy veriyoruz.
Şimdi de neredeyse büyük bir çoğunluğunun havasından geçilmiyor
Uzunca düşündüm dün neden mutsuz ve umutsuzuz diye; beyler yenilgiyi kabul ettik ama değişmeyi hayır.
Değiştiremedik bir türlü alışkanlıklarımızı ve kurtulamadık yakınmaktan, bir de kayıtsız şartsız inanmaktan.
Umutsuz yazılar yerine tatil yazıları yazmayı isterdim ama komşunun çocuğu aç ve parasızken de yüzünü çevirip gidemez ki insan.
İşte gazeteciyi birçok meslekten ayıran böyle bir durum.
Çözüm olmayacağına göre nasıl olacak?
Bir kere Kıbrıs konusunun çözümü uzun süreliğine rafa kalktı. Zaten Rumların niyeti yok; Ankara da bu işe hayli mesafeli duruyor. Durma noktasında da haklı. Peki ama bu ülkenin kaderi ne olacak?
Daha nereye kadar Türkiye verecek bir yiyeceğiz. Dövizin durumu malum, en fazla altı ay sonra tüm piyasa kilitlenecek. Kurlardaki artış bir süre sonra kontrol edilemeyebilir hale gelecek. Yeri gelmişken düşmüş eşeği de dövelim, hem paramız az hem lüks yaşamaya meraklıyız. Memleketin neredeyse tamamı bankaya araba borcu ödüyor. Sterlin-Euro.
Ödeyemeyecekler bir süre sonra. Net! Döviz hızla ikiye katlanıyor. Ya ev borçları. Peki ne olacak sonrasında.
Eskilerin deyimiyle birbirimizi yiyeceğiz bunun içinde.
Dövizin hızla yükselmesi, maaşlara yeterli artışların yapılamaması, peşi sıra gelen ve gelecek olan zamlar, tsunami gibi bir anda felaket yaratacak. Son bir yıl içerisinde tüm ekonomik dengeler sarsıldı.
Artık kimse 6 bin lira maaş alırım diye sevinmesin. Özel sektörü konuşmuyorum bile, fakirim yurdum insanı ayvayı yemiş durumda.
Hem parasız Hem erkek
Tabii yıllardır Türkiye ile imzalanan mali protokolün gerekliliklerinin yerine getirilmemesi de cabası. Zaten ülkede ekonomik akıl diye bir yönetim olmadı ki hiç doğru düzgün. Ekonomik akıl olsaydı son 3-4 yıldır yaşanacakları az çok ön görür ve Türkiye Hükümetiyle mali kavgaya girmez, işleri sağlama alırdı.
Bizim hükümetlerde bir de bu var. Hem parasız hem erkeğiz. Yahu yazıyı yazarken şöyle son 3-4 yıl öncesini düşünüyorum da; ne trajik komedi yaşattı bu siyasiler bize.
Neredeyse bir yıl su kavgası yaptık Ankara'yla. Bitmedi gitti bu Ankara düşmanlığı içimizde. Su yok işte kuraklık var "hayır istemeyük, yeycek Türkiye bizi bunçinde" ne oldu bağırdığımızla kaldık, su çeşmelerden aktı. Sonuç? Koca bir hiç, zaman kaybı.
Yahu Soyer hükümeti vakti zamanında en çok darbeyi bu kuraklıktan dolayı yedi, Ferdi bey hayattadır, yalansa yalandır desin.
Mali protokol imzalanacak vakti zamanında, imzalanmıyor. Sebep?"E biz kendi şartlarımızı koyacağız protokole. Yağma mı? Ne o öyle? Türkiye ne isterse o olacak, mümkün değil. O olmasın, bu olmasın, şu olmasın"... Olmasın tabii de; Ne oldu peki yine koca bir hiç? Hükümet düştü yeni hükümet geldi imzaladı. Yine zaman kaybı!
Şimdi de Başbakan Erhürman diyor ki " Fuat Oktay bana Nisan sonu imzalanacak" dedi. Nisan sonuna beş gün kaldı.
Bugün yaşanan ekonomik kriz Sterlin 4,5'ten 7,5'e çıkınca mı oldu sadece? Tek krizimiz döviz mi? Eğer bu maliyenin kasası dolu olsaydı, elektrik zammını da akaryakıt zammını da sübvanseye ederdi.
Beş sene öncesine kadar başarıyla uygulanan mali protokole devam edilseydi, bugün böyle beş parasız olmazdı ne hükümet ne de sokaktaki vatandaş.
Ben ki çözümü birçok insan gibi çok istiyorum, ben ki Türkiye'nin nüfus politikasından son derece rahatsızım ama bazen kendime "atasınlar bir vali de bitsin bu işkence" demiyor değilim.
Yönetemiyoruz usta biz bu ülkeyi. Yok böyle bir iddiamız. Olmuyor! Gelen siyasilerin en az yarısı yedi rüşvetini banka hesaplarını kabarttı gitti evine.
Yahu bu Türkiye, ne istediysek verdi ama ne istediysek. Adamlara işgalci dedik, garasakal dedik, ne paranı ne askerini hadebarra dedik ama bu Türkiye yine de ne istediysek verdi.
Sonuç olarak umutsuz olduğumu söylemem lazım. Krizler genelde çözüm doğurur derler ama ekonomik çözüm adeta Kıbrıs'ta çözüm gibi oldukça uzak görünüyor.
Ama dostlar bu gidişat gidişat değil. Çok kötü günlere gebeyiz.
***********
Günün Sözü
Yağmur eğer şiddetliyse su çatıdan sızacak yeri bulur.
Viking atasözü
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.