Ankara ne dedi de oldu…
Yahu bir düşünün UBP-DP-YDP Hükümetini istifa ettiren Ankara mı Faiz bey mi ? Tekrar kurmayan Ankara mı yoksa ortaklarının şartlarını kabul etmeyen Faiz bey mi ? Ünal Üstel’e hükümeti kurma görevini veren Ankara mı yok Cumhurbaşkanı Tatar mı?
Ee bir de bu açıdan bakın bu müdahale meselesine. Faiz bey istese şu an Başbakandı. Ortaklarının şartlarını kabul etmedi. Ankara Faiz beyi ister ya da istemez, istemese de ortaklarının şartlarını kabul etmeyen Faiz beyin kendisi değil mi?
Cumhurbaşkanı Anayasal hakkını kullanarak bir görevlendirme yapmadı mı ? Bütün bunları yapan nasıl Ankara? Ankara müdahale etti böyle istedi diye oldu demek bence işin kolayı.
Mecliste dün yaşanan gereksiz gerginlik topluma son derece kötü örnekti. Duyduğuma göre sonradan tartışma tatlıya bağlandı ama hükümet ile muhalefet arasındaki gerginlik çirkin bir boyuta taşınmış oldu. Bir müdahale tartışmasıdır gidiyor. Bir gayrimeşrudur tartışmasıdır gidiyor. Müdahale olduğunu kimse reddetmiyor ama hepimiz biliyoruz ki Hükümet yasal ve meşru. Meşru olmayanlar yaşananlar, zaten kimse de bunu reddetmiyor. Türkiye müdahale ediyor derseniz bu müdahaleler konusunda ne yazık ki CTP’ninde sicili kabarık. Örneğin Ankara Hükümeti bugüne kadar en çok CTP’den yana sürece müdahil olmuş ve müdahale etmiştir. Bunun en bariz örneği Mehmet Ali Talat’tır. Talat’ın ilk cumhurbaşkanlığı seçimi ve ikinci kez Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için Ankara Hükümetinin kelime anlamıyla sahaya inip çalışması CTP lehine Talat nezdinde yapılmış en büyük müdahale değil midir? Sonra CTP-ÖRP Hükümetinin de kurulması müdahale değil midir? Alo ben Beşir müdahale değil miydi?
Tufan Erhürman’ı bu süreçten ayrı tutuyorum. Erhürman’la bu müdahale meselesi CTP adına kapanmıştır. Bu nedenle Tufan hoca göğsünü gere gere konuşabilmektedir bugün, haklıdır da konuşmalarında.
Nasıl ki rahmetli Başbakan İrsen Küçük dönemi, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın seçimi, Ersan Saner dönemi ve bugün yaşananlarda Ankara’nın UBP nezdinde müdahil olmasıdır benzer müdahaleler de CTP lehine de yapılmıştır geçmiş süreçte.
Buradaki fark bugünkü CTP’nin o zamanlar ki CTP’den farklı oluşudur.
İşte bu nedenledir ki O zamanların CTP’sinin bugün yaşananlar adına tek bir kelime konuşma hakkı yoktur. Bugün karşımızda daha düzgün ve müdahalelere kapalı bir CTP vardır.
Ama gelin görün ki bunlarda yakın geçmişte yaşananlardır.
MÜDAHİL OLUNMAMASI MÜMKÜN DEĞİL
Yahu eğri oturalım doğru konuşalım. Yıllar yılıdır kendi kendine yetemeyen bir devlet var karşımızda. İster CTP olsun hükümette ister UBP bu devleti kendi kendine yetebilecek hale getiremediler. Zira KKTC’nin korkunç bir memur maaşı kabusu vardır. Bu memur tablosu varken KKTC’nin kendi kendine yetebilme seçeneği yoktur. Buna ek olarak dövize ve Türk lirasının değer kaybıyla ortaya çıkan kötü ekonomi tablosu vardır.
Tüm bunlar masadayken her hükümet Türkiye’nin desteğine ihtiyaç duyar. Yarın sabah CTP hükümete gelse bu şartlarda yine kendine yeten bir ekonomi yaratamaz. Zira CTP’nin hükümette olduğu dönemden daha kötü bir döneme başkanlık etmesi gerekecek. Yani CTP’nin iktidar olduğundan daha kötü ekonomik bir durumla karşı karşıyayız.
Türkiye’nin her alanda desteği şart. Türkiye’nin desteği olmadan ne yol yapılabiliyor ne hastane. Çoğu kez maaşların ödenmesinde Türkiye’nin çeşitli şekillerde destek verdiğini biliyoruz. Bir tür garantidir buradaki kamu düzeninin sağlanabilmesi için. Bu saydıklarımı Türkiye olmadan biz yapabiliriz demesin kimse. Hele hele de CTP. Daha iyi şartlarda da hükümet ettikleri oldu yapamadılar.
Nedenlerini saydım. Sadece maaş ödemek için her ay için 850 milyon lira gerekiyor.
KKTC’nin Türkiye ile ilişkileri başka ülkelerin Türkiye ile olan ilişkilerine benzeşmiyor. Bu çok önemli bir gerçek.
Nasıl ki Amerika bugün her ülkenin içişlerine müdahil oluyor ve her ülke bundan şikayetçi benzer durum Türkiye-KKTC ilişkileri içinde geçerlidir.
Kaldı ki müdahale edilmekten çok talep edildiğini de biliyoruz. Öyle sandığınız gibi şunu bakan yapın bunu yapmayın efsanesi çoğu zaman bizim sağ siyasetçilerinin uydurduğu bir yalandır.
Türkiye bakan konusunda bir tek Tahsin Ertuğruloğlu konusunda ricacı olmuştur, bunun dışında yaşananlar emin olun bizim siyasilerin uydurmalarıdır. Seni Türkiye istemiyor, seni de istemiyor. Son kurulan hükümette birkaç bakan hariç kabine Ünal beyin kendi kabinesidir.
Faiz Sucuoğlu’nun Türkiye ile yeniden ters düşmesi de sadece Tahsin Ertuğruloğlu konusudur. Oradan çıkan bir uzlaşmazlıktır. Herkes sanıyor ki orada bir Türkiye var tamamen işini gücünü bıraktı sen bakan ol sen olma sen müsteşar ol sen müdür ol diye talimat yazıp gönderiyor. Öyle sandığınız gibi bir müdahil olma yok. Siz bizim siyasilerin yani UBP’nin kendi başına buyruk çok işler yaptığını ve bunu Türkiye’nin üzerine attığından emin olabilirsiniz.
Halk da bunu benimsemiştir. Türkiye ne derse o oluyor. Çok merak ediyorum Türkiye ne dedi de oldu. Yahu ortada hiç uygulanmayan ve her imza edileceğinde orjinaline sadık kalınarak bazı eklemeler yapılan eski bir metindir. Türkiye’nin hangi dediği oldu ki bu memlekette. Bizim siyasiler yapmıyor ki.
CTP imzalamıyor ben bunları yapamam deyip reddedebiliyor sonuç olarak protokolü yapmamış oluyor. UBP ben yaparım diyor ama yapmıyor. Göreceksiniz bu protokolde uygulanmayacak. Hani günlerdir herkes protokolü tartışıyor ya uygulanmayacak bir protokolden bahsediyoruz.
Protokol yıllık zaten iki üç ayı geçti.6-8 ayda protokolün yüzde kaçı yapılabilecek.
Yahu bir düşünün UBP-DP-YDP Hükümetini istifa ettiren Ankara mı Faiz bey mi ? Tekrar kurmayan Ankara mı yoksa ortaklarının şartlarını kabul etmeyen Faiz bey mi? Ünal Üstel’e hükümeti kurma görevini veren Ankara mı yok Cumhurbaşkanı Tatar mı?
Ee bir de bu açıdan bakın bu müdahale meselesine. Faiz bey istese şu an Başbakandı. Ortaklarının şartlarını kabul etmedi. Ankara Faiz beyi ister ya da istemez, istemese de ortaklarının şartlarını kabul etmeyen Faiz beyin kendisi değil mi?
Cumhurbaşkanı Anayasal hakkını kullanarak bir görevlendirme yapmadı mı? Bütün bunları yapan nasıl Ankara?
Ankara müdahale etti böyle istedi diye oldu demek bence işin kolayı.
***************
Günün Sözü
"O kadar güzel gülüyor ki… Tamam diyorum. Bu kadar yaşadığım yeter."
Attila İlhan
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.