TC yatırım teşvik sisteminde güncelleme değişiklikleri yapmaya devam ediyorken KKTC ne yapıyor?
Daha önceki yazılarımda da ekonomik teşviklerle ilgili belirtmiş olduğum çeşitli görüşlerime ek olarak başka ülkelerden de örnekler vermek suretiyle ilgililere ve yetkililere bilgiler vereceğimi belirtmiştim.
KKTC'nin ekonomik gerçeklerini bilen, uluslararası vergi hukuku hakkında tecrübe ve bilgi sahibiyim. Yıllarca görsel ve yazılı basında belitmiş olduğum görüşlerin neredeyse hiçbir hükümet tarafından dikkate alınmadığını gözlemleyen bir kişi olarak belki yararı olur düşüncesiyle bundan sonraki yazılarımda gelişmekte olan ülkelerin vergi hukuklarında yaptıkları düzenlemelere tahsis etmeyi ve bu amaçla yayımlamak suretiyle
KKTC'nin ekonomik rakiplerinin teşvik düzenlemeleri hakkında daha fazla bilgilere yervermeye çalışacağım. Meşhur bir atasözüne yakın bir deyim vardır, "sakalımız yok ki insansınlar".
Bu cümleden olmak üzere her bakımdan en yakın destekçimiz olan Türkiye'nin sosyo-ekonomisini canlandırmak ve büyütmek suretiyle diğer ülkelerle rekabet edebilir bir duruma getirmek amacıyla vergi hukuku düzenlemelerinde sürekli yaptığı çeşitli yasal düzenlemeler arasında büyük yer tutan yatırım teşvik sistemi kapsamında KDV uygulamasına getirmiş olduğu değişiklikler hakkında 23.03.2018 tarihli Dünya Gazetesinde Cenk Ulu ve Hilal Kacı tarafından ve bilahare www.muhasebeTR.com sitesinde de yayımlanmış olan "Son Değişikliklerle Yatırım Teşvik Sisteminde KDV Uygulaması" başlıklı yazı aşağıdadır:
"SON DEĞİŞİKLİKLERLE YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİNDE KDV UYGULAMASI"
Ülkemizdeki Yatırım Teşvik Sistemi son yıllarda yapılan değişikliklerle cazibesini artırmıştır. Yatırım Teşvik Sistemi'nde "Genel Teşvikler, Bölgesel Teşvikler, Büyük Ölçekli Yatırımlara Yönelik Teşvikler, OrtaYüksek Teknolojili Yatırımlara Yönelik Teşvikler, Öncelikli Yatırım Konularına Yönelik Teşvikler ve Stratejik Yatırımlara Yönelik Teşvikler" olmak üzere 6 yatırım teşvik modeli bulunmaktadır.
Sağlanacak destekler yapılacak olan yatırımın niteliğine, sektörüne, tutarına, bölgesine göre farklılık göstermektedir. Yatırım teşvik mevzuatında devlet desteklerinden faydalanabilecek ve faydalanamayacak olan yatırım konuları belirtilmiş olup, desteklenecek yatırım konuları belirlenirken;
- Yatırımların katma değer yaratan alanlara yönlendirilmesi,
- Üretim ve istihdamın artırılması,
- Uluslararası rekabet gücünü artıracak ve Ar-Ge içeriği yüksek yatırımların özendirilmesi,
- Uluslararası doğrudan yatırımların artırılması,
- Bölgesel gelişmişlik farklılıklarının azaltılması,
- Kümelenme ve çevre korumaya yönelik yatırımların desteklenmesi,
gibi kriterler göz önüne alınmıştır.
Bir yatırımın teşvik mevzuatı kapsamında devletçe desteklenmesine karar verilmesi halinde yatırımcıya sunulan en temel destek unsurlarından birinin KDV olduğunu söyleyebiliriz.
Yatırım Teşvik Belgesi almaya hak kazanan tüm yatırımcıların teşvik modeli ne olursa olsun makine-teçhizat alımlarında KDV istisnasından faydalanma hakkı mevcuttur.
Yıllar içerisinde ticaretteki gelişmelere bağlı olarak makine-teçhizat harcamalarının yatırım harcamaları içindeki payı azalmıştır. Bina-İnşaat ve yazılım-gayri maddi hak satış ve kiralama bedelleri yatırım harcamaları içerisinde önemli yer tutmaya başlamıştır.
Yapılan yeni düzenlemeler ile yazılım-gayri maddi hak satış ve kiralamalarına KDV istisnası ve bazı şartlarda yatırım kapsamında yapılan bina- inşaat harcamalarına KDV iadesi getirilerek yatırım teşvik sistemindeki KDV uygulamasının daha verimli hale gelmesi sağlanmıştır.
KDV istisnası yatırım tutarını oluşturan hangi kalemler için uygulanabilir?
27.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile 3065 sayılı KDV Kanunu'nun 13/d maddesi gereğince Yatırım Teşvik Belgesi sahibi mükelleflere makina ve teçhizat teslimlerindeki KDV istisnasına, yazılım ve gayri maddi hak satış ve kiralamalarında da KDV istisnası eklenmiştir. İlk olarak KDV mevzuatında yapılan bu düzenleme 22.02.2017 tarihinde Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar'da da yer edinmiştir.
Makine ve teçhizat, amortismana tabi iktisadi kıymet niteliği taşıyan ve mal ve hizmet üretiminde kullanılan sabit kıymetler olarak tanımlanmakta olup üretim ya da hizmet konusu ile birebir ilişkili olmalıdır.
Finansal kiralama şirketleri de teşvik kapsamında teslimde bulunduğu makine- teçhizat için KDV istisnasından yararlanabilmektedir. Bu doğrultuda, teşvik belgesi sahibi yatırımcı ile sözleşme yapılmış olması ve teşvik belgesini düzenleyen ilgili merci tarafından finansal kiralamaya konu makine ve teçhizat listesinin onaylanmış olması gerekmektedir.
Peki, belge kapsamındaki yatırımlarda KDV iadesinden faydalanma hakkını hangi yatırımcılar, ne tür koşullarda kazanır?
KDV Kanunu'nda 07.09.2016 tarihinde yapılan düzenleme ile 2023 yılı sonuna kadar uygulanmak üzere, asgari sabit yatırım tutarı 500 milyon TL ve üzerinde olan yatırımlara ilişkin bina - inşaat harcamaları nedeniyle yüklenilen KDV'ye iade hakkı getirilmiştir. Buradaki asgari sabit yatırım tutarını sektörler itibarıyla veya topluca 50 milyon TL'ye kadar indirmek veya iki katına kadar artırmak için Bakanlar Kurulu'na yetki verilmiştir. Ancak bu yetki henüz kullanılmamış olup uygulamadan yararlanabilmek için 500 milyon TL alt limit aranmaya devam etmektedir.
Diğer taraftan, 30.12.2017 tarihinde Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar'da yapılan son değişiklik ile de imalat sanayine yönelik teşvik kapsamındaki bina-inşaat harcamalarına 2017 ve 2018 yıllarında uygulanmak üzere, diğer uygulamadan farklı olarak asgari sabit yatırım tutarı sınırı aranmaksızın KDV iade hakkı getirilmiştir.
Bina-inşaat harcamaları nedeniyle yüklenilen ve indirim yolu ile giderilemeyen KDV tutarının iadesi, KDV Kanunu'nda 05.12.2017 tarihinde yapılan son düzenlemeye göre, asgari 50 milyon TL sabit yatırım tutarının üzerindeki yatırımlarda 6 aylık dönemleri izleyen bir yıl içinde, 50 milyon TL'nin altındaki yatırımlarda ise izleyen bir yıl içerisinde yatırımcı tarafından istenebilmektedir.
KDV iadesi, mal ve hizmet alışları sırasında uygulanan bir istisna olmayıp; yüklenilmiş olan KDV'nin yüklenildiği takvim yılının sonuna kadar indirim yoluyla telafi edilememesi halinde yatırımcıya iade eden bir mekanizmadır.
KDV avantajının makine-teçhizatla sınırlı kalmaması, yazılım ve gayri maddi hak satış & kiralamalarının da KDV istisnasına dâhil edilmesi ve belge kapsamında yapılan bina-inşaat harcamalarına iade hakkı tanınması ile teşvik kapsamındaki yatırımlarda KDV'ye yönelik destek unsurları özellikle imalat sektörü için oldukça genişletilmiştir.
Desteklerden devam eden yatırımlar için faydalanmak mümkün olup teşvik belgesi sahiplerinin bu kapsamda tekrar değerlendirme yapmaları sağlanacak finansal avantajlar açısından önemlidir.
Son yıllarda teşvik mevzuatı ve diğer mevzuatlarda yapılan revizyonların, değişen dünya düzeninin getirdiği teknolojik gelişmeler ve beraberinde uygulanan yatırımlara yöneldiğini gözlemliyoruz. Yazılım ve gayri maddi hak satış kiralamalarının da KDV istisnasına dâhil edilmesini söz konusu sürece uyumun gerektirdiği olumlu bir adım olarak yorumlayabiliriz.
GÖRÜŞ VE DEĞERLENDİRMELERİM:
Teşvikle ilgili yukarıdaki yasal düzenlemelere KDV mevzuatında aşağıdaki düzenlemeler de yapılmış olup bu konuda detaylı bilgiler www.muhasebeTR.com'dan elde edilebilir.
- Fazla ve Yersiz ödenen KDV'nin iade edilmesi.
- İndirim Hakkı ve İade Edilmesi Mümkün Olan Yeni İstisnalar.
KKTC'deki teşvik mevzuatına bakıldığı zaman gerek 31 Temmuz 2000 tarihinde yürürlüğe giren 47/2000 sayılı Teşvik Yasası gerekse Yüksek Eğitim Kurumlarına Özel ve diğer yasalarda sınırsız olarak sağlanan teşvik unsurları yıllardan beri devam etmekte, hiçbir iktidar yetkilisi veya ilgilisi bu konuda devletin vergiden muaf tutmuş olduğu onlarca vergi resim ve harç teşviki dolayısıyla yapmış olduğu vergi, fedakârlığının bir hesabını veya değerlendirilmesini yapmamakta, dolayısıyla "aynı hamam aynı tas" anlayışı ile KKTC ekonomisi yönetilmeye çalışılmaktadır.
Hâlbuki çağdaş ülkeler çeşitli sektörlere tanıdıkları vergi teşviklerinin belli dönemler itibariyle analiz ve değerlendirilmesini yapmakta ve devletin yaptığı vergi fedakârlığı karşılığında ekonomik beklentileri karşılama durumu ölçülmekte ve duruma göre yeni yol haritaları saptanmaktadır. Herşeyi bir tarafa bıraksak dahi teşvik belgesi olmayan işletmelere yönelik olarak yürürlükteki KDV uygulamasında hala daha işletmelerin satın aldıkları makine-teçhizat ile bina-inşaat harcamaları dolayısıyla yüklenilen KDV'lerin indirim konusu yapılmasına ancak 3 yılda ve 3 eşit taksitte izin verilmekte olmasının nedenini anlamak mümkün değildir. Böyle bir KDV uygulayan hiçbir ülkede yoktur.
Dünyada meydana gelen ekonomik globalleşme konusundaki değişiklikler bir yana, özellikle yakın ilişkilerimizin bulunduğu TC ve GKRY ile rekabet edilebileceği konusunda bu ülkelerin almış veya almakta olduğu önlemler ile teşvik düzenlemeleri maalesef hiçbir makamı ilgilendirmemektedir. Bunları ilgilendiren tek konu yetkililerin içi boş "cek-caklı" beyanatlarla gün geçsin maaş gelsin, yeterli gelmeyen kısmını da TC karşılasın anlayışıdır.
Yaklaşık 15 yıldan beri kamu maliyesinde ve dolayısıyla vergi hukukunda meydana gelen değişikliklerin büyük bir kısmını güncelliğini yitirmiş, sağlanan bazı teşvikler, yasal boşluklar ve denetimsizlikler dolayısıyla da bir tür ranta dönüşmüş olup kayıtdışı ekonominin de ivme kazanmasına zemin oluşturmuştur.
25.10.1984 tarihinden itibaren TC vergi hukukunda yeralmaya başlayan KDV Kanununda çağımıza uygun olarak bugüne kadar yüzlerce değişik düzenlemeleri yapılırken 1992 yılında model olarak esas aldığımız 47/1992 sayılı KDV Yasamızda birkaç zorunlu değişiklik haricinde kapsamlı ve ekonominin önünü açacak yasal düzenlemeler maalesef yapılmamıştır. Yetkililerle bu konuyu konuştuğumuz zaman vergi gelirlerinde kayıp olacağı gerekçesi ile karşılaşmaktayız. Diğer bir anlatımla, gelir kaybı endişesiyle (ki ben şahsen inanmıyorum) ülke ekonomisinin gelişmesine gerekli yasal düzenlemeler yapılmamak suretiyle takozlar konmakta ayrıca KKTC uluslararası vergi hukukunda da uzaklaştırılmaktadır.
GKRY'nin (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) KDV hukuku ve uygulamaları incelendiği zaman yukarıdaki yazıda belirtildiği gibi KDV teşvikleri sadece bazı koşullarla ve teşvik belgesine bağlı yatırımlara sağlanmamakta bu metodun yerine tüm işletmelere verilmekte ve yapılan yatırımlar dolayısıyla yatırımcıların yüklendikleri ve indiremedikleri KDV miktarları başvuru üzerine en geç 90 gün içerisinde iade edilmektedir.
Yürürlükteki teşvik yasaları ile vergi mevzuatı arasında da çelişkiler bulunmakta olup bunların ülke yararına uyumlaştırılması ve gerçek yatırımları KKTC'de üretime yönelik yatırım yapmayı teşvik edecek mevcut unsurların birçoğu önemini kaybetmiştir. KKTC'nin ekonomik rakipleri teşvikler hakkında sürekli çalışmalar yapmak suretiyle yatırımları daha cazip ve güvenilir hale dönüştürmek suretiyle rekabet edebilirlik potansiyellerini geliştirirlerken KKTC'ni yönetenler "bu karar iyi karar", "vergi kayıplarımız olur" anlayışı ile yerinde saymayı uygun görmektedirler. Eğitim ve turizm sektörleri her ne kadar da KKTC ekonomisinin lokomotifi olarak kabul görmüşse de bu konuların da revize edilmesinin zamanı gelmiştir. Bazı teşvikli sektörler doyum noktasına gelmiş olmalarına rağmen hala daha teşviklerden yararlanmaya devam etmekte olmaları da üzerinde durulması gereken bir unsurdur.
Bu nedenlerden dolayı mevcut teşviklerin gözden geçirilerek bu konudaki düzenlemelerden ne amaçlandı? KKTC'ne ne kadar yararı? Olduğu konusunda ciddi ve güven verici yeni teşvikler öngörülmedikçe KKTC'ne yatırım yapma potansiyelini büyük ölçüde olumsuz etkileyici kanaatindeyim. Dağa-taşa konutlar yapma özellikle de gerekli altyapısı olmayın veya çok kısıtlı olan bir ülke için sürdürülebilir bir kalkınma şekli değildir. Bu tür yatırımlar belli dönemler için ekonomiye olumlu etki yapabilir ancak bu etkinin devamlılığı pek mümkün değildir. Her şey plan ve programlara bağlı kalmak ve bunları cesaretle uygulamakla mümkündür. Her konuda bürokratik engeller ve hantal kamu yönetimi olduğu sürece hükümetlerin yapabileceği pek bir şey olmadığı kanaatindeyim.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.