YUSUFCUK GİBİ
Eylüldü.
Sessiz, minicik turuncu rüzgarlı, eski bir eylüldü.
Ellerim cebimde, derinlere yürüyordum.
Eylül, bitmek üzereydi ve iyice tenha.
Kalbimde tanıdık tanımadık hüzünler, ben halâ hayatın delikanlısı, ruh vaz geçmiyor çünkü, ruh vaz geçmiyor aşkın senfonisinden.
Eylüldü, iki bin küsur yıllık.
Eski bir eylüldü.
Sırları dökülüyordu gördüklerimin.
Bahçelerde yapraklar dökülüyordu, süzülüyordu.
Sarı, çok sarıydı her yer.
Tılsımlı bir hayat yaşadım ben, harflerin büyüsünü sevdim. Kelimelerin büyücülerini okudum.
Ağır aheste çoğalan hüzünse sonbahar, kışın durgunluğuna doğru bütün köprülerde durup dinleneceğim.
Özgür olan bütün nefeslerde, bir şiir okuyacağım.
Bir müzik dinleyeceğim, adını ilâhi bir emir gibi zikrederek.
Bu da benim seçimim.
Bir uçtan bir uca yürüyebilirim memleketimin yollarını.
Zeytinlerde yürürüm, harnıplarda, babutsalarda.
Yaseminlerde yürürüm, gecetütenlerde.
Börtü böceğin, dağın taşın adı Kıbrıs, sen yani.
Güneşi sırtına almış bir Yusufçuk olupi, arkama bile bakmadan süzülürüm “kanatlarımın” beni götürdüğü yere.
Kendi güneşime sırtımı vererek, kanat açarım bir Yusufçuk gibi aşkı getirmek için.
İşte, sevdalısı olduğum memleketim için bir göç yaşamakta içimdeki Yusufçuk.
Ne kal derim ona ne de git.
Kalırsa bugünüm, giderse yarınım olur.
Yusufçuk oldum işte. sevdam ölümüne, en uçtaki sonbaharıma uçuyorum.
Yorulmam, bizim yüreğimizin şah damarı devrim.
Yıkılmam, şerham şerham kanasam da.
Başka türlüsünü bilmiyorum çünkü.
Memlekettir benim yârim.
Memletimin gül yanağından gayrı her yerde her şeyde hep bareber, dedim ömrümce.
Ömrüm seni sevdikçe.
Ömrüm sence.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.