KİŞİSEL BAKIM
okuma süresi: 8 dak.

Koronavirüsten kaçarken kilo almayın

Koronavirüsten kaçarken kilo almayın

Koronavirüs salgını nedeniyle evden çıkamayan vatandaşlar raf ömrü uzun olan makarna, pirinç, un, şeker gibi besinlere yöneldi. Bu dönemde ise kilo kontrolünün unutulmaması gerekiyor.

Yayın Tarihi: 27/03/20 17:45
Güncelleme Tarihi: 29/03/20 22:33
okuma süresi: 8 dak.
Koronavirüsten kaçarken kilo almayın
A- A A+

Koronavirüs salgını nedeniyle evden çıkamayan vatandaşlar raf ömrü uzun olan makarna, pirinç, un, şeker gibi besinlere yöneldi. Bu dönemde kilo kontrolünün unutulmaması gerektiğini belirten Diyetisyen Nursena Altunsu, "Fiziksel olarak inaktif olduğumuz bu dönemde glisemik indeksi yüksek olan besinlerin fazla tüketimi kilo alımına sebep olabilir. Pirinç yerine bulguru tercih edin, günün 1 saatini spora ayırın” dedi.

SAĞLIKLI BESLENME ÖNERİLERİNİ TAKİP EDİN

Fiziksel olarak inaktif olunan bu dönemde glisemik indeksi yüksek olan makarna, pirinç, un, şeker gibi besinlerin fazla miktarda tüketiminin vücut ağırlığında artışa neden olabiliyor. Kronik hastalığı olan bireylerde durumun ciddileşmesine sebep olabilir. Salgın nedeni ile hastanelerin yoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda kronik hastalıkların kontrol altında tutulabilmesi için diyetisyenlerce anlatılan sağlıklı beslenme önerileri dikkate alınmalıdır.

PİRİNÇ YERİNE BULGUR TERCİH EDİN

Türkiye Diyetisyenler Derneği Covid-19 salgını beslenme önerileri kılavuzunda da belirtilen yine raf ömrü uzun olan diyet lifi, protein, mineral ve vitaminler açısından zengin kurubaklagiller, bulgur, tam tahıllı unlar, konserve balıklar, yumurta ve dondurularak saklanabilecek mevsim sebze/meyveler beslenmemizin temelini oluşturmalıdır.

Sağlıklı tabak modeline göre her ana öğünde tabağın bir çeyreği sebzelerden, diğer çeyreği tam tahıl ürünlerinden ve kalan yarısının eşit üç parça halinde meyvelerden, yüksek proteinli gıdalardan (kurubaklagiller, et, yumurta, balık, tavuk, yağlı tohumlar) ve süt ürünlerinden oluşması önerilmektedir.

Ayrıca çalışma hayatında olduğu gibi güne erken başlamak ve yeterli uyku, gün içinde olabilecek açlık ataklarının önlenmesine yardımcı olacaktır. Günün en az 1 saatini fiziksel aktiviteye ayırmak beden ve ruh sağlığımız için fayda gösterecektir. Beslenme, uyku düzeni ve fiziksel aktive durumunun dengesi bağışıklık sistemimizi güçlendirecek ve koronavirüsün daha hafif atlatılmasını sağlayacaktır.

"Koronavirüs salgını nedeniyle hepimiz evlere kapandık. Peki bu süreçte nasıl beslenmeliyiz? Diyetisyen Dr. Canel Önel, ev karantinasının en sağlıklı 11 besinini anlattı."

Koronovirüse karşı evden çıkmayın ama sağlıklı beslenmeyi de ihmal etmeyin. Evdeyken abur cubur ya da fast food yerine sağlıklı gıdalar tercih edin. Haftada 1-2 kez balık tüketin. Yemek ve salata soslarında soğan, sarımsak kullanın. Kivi, portakal, limon, nar, doğal yoğurt, maydanoz ve zencefil tüketin. Düzenli olarak kuruyemiş yemeyi unutmayın.

Türkiye koronavirüse karşı ortak mücadele bilinciyle hareket ederken ev karantinasında sağlıklı beslenmenin önemi de giderek artıyor. Bu süreçte kilo almadan bağışıklık sistemini güçlendirmenin mümkün. Günde 5 porsiyon meyve ve sebze tüketimi yani 3 porsiyon meyve ve 2 porsiyon sebze günlük rutinimiz olmalıdır. Bu besinler virüse karşı savaşan C vitaminin vücuda alınmasını sağlar. 1 porsiyon meyve; 1 portakal ya da elma olmalı. 1 porsiyon sebze ise 4 yemek kaşığı sebze yemeği olmalı.

KIZARTMADAN UZAK DURUN

Kızarmış yiyeceklerden kaçınarak ızgara, buharda veya fırında pişirme ve buğulama gibi daha sağlıklı pişirme yöntemlerini seçerek yağ alımını azaltabiliriz. Unutmamak gerekir ki, hareketsizlikle birlikte kilo alımı artar ve yağlı besinlerin kalorisi yüksektir. Evde olduğumuz için bu dönemde fast food'ları ve cips, şeker gibi besin değeri yetersiz olan atıştırmalıkları kısıtlamamız gerekiyor.

Buzdolabı yanımızda ve ucu bucağı olmayan yeme ataklarıyla baş etmek, sürekli mutfağa gitmemek için kendimize bir uğraşı edinebiliriz. Bu zor günlerde hareketsiz yaşam sürdüğümüz için daha fazla lif elde edebilmeleri için beyaz ekmek, açma, simit gibi beyaz unlu ürünler yerine tam tahıllı ekmekleri, tahıllı bisküvi gibi atıştırmalıkları tercih etmeliyiz. Çünkü hareketsizlikle birlikte kabızlık gelişmekte ve çok yaygın görülmektedir.

KOLA YERİNE MADEN SUYU TERCİH EDİN

Meyveli sodalar, kolalar, gazozlar, hazır meyve suları gibi şekerli içecekleri sınırlayın, daha çok su için. Vücudumuzu toksinlerden arındıran en önemli öge sudur. Günlük en az 2 litre su tüketmek çok önemli. İçecek olarak sudan başka maden suyu tercih edilebilir. Tek besin grubunu tüketmeye yönlendiren ya da bazı besin gruplarını kısıtlayan, dengeli ve yeterli olmayan; popüler ya da şok diyetler bu dönemde yapılmamalı veya denenmemelidir. Bu tarz diyetlerde bağışıklığımız düşebilir.

Bu tarz diyetler uyguluyorsanız bu dönemde bırakın. Bu dönemde diyet değil de sağlıklı beslenme alışkanlıklarını uygulamayı hedef haline getirelim. Beslenme düzeni, olabildiğince kişinin protein, karbonhidrat, yağ, vitamin, mineraller ve su gibi besin ögelerini karşılamalıdır. Yeterli ve dengeli beslenme, hem hastalıklardan korunmaya hem de hastalıklarla savaşmaya yardımcı olur.

BU BESİNLERİ SOFRANIZDAN EKSİK ETMEYİN

Yapısındaki bileşikler sayesinde bağışıklık sistemini kuvvetlendirici etkiye sahip soğan ve sarımsağın, yemek ve salata soslarına mutlaka katılması gerekir.

Günlük 5-10 dal maydanoz ise kişinin günlük C vitamini gereksiniminin üçte birini karşılar.

Omega 3 yağ asitleri ve zengin içeriği ile bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği bulunan balığın haftada 1-2 kez mutlaka tüketilmesi gerekir.

E vitamini en kuvvetli antioksidan vitaminler olan fındık-ceviz-badem üçlüsünün düzenli tüketimi bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Zencefil de bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücudun direncini arttırır.

Narın içeriğinde bulunan polifenolik bileşikler ve nara kırmızı rengini veren antosiyaninler, antioksidan kapasitesiyle bağışıklık sistemini güçlendirici özelliğe sahiptir. İçeriğindeki “antosiyanin” adlı bileşen sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir. Ancak narın suyunu sıkıp içmek yerine orta büyüklükte bir narı tüketmek bağırsak sağlığı açısından daha faydalıdır.

Kivi ise tam bir vitamin ve mineral deposudur. C vitamini zengini portakal ve limon hastalıklara karşı vücuda direnç kazandırır.

Doğal yoğurt, kefir gibi probiyotik kaynakları düzenli olarak tüketildiğinde bağırsak florasını zenginleştirerek bağışıklık sistemini güçlendirmektedir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Haberi Facebook'ta gör