Ömer Suay: Yüreklere düşen kor ateş 365 gündür sönmüyor
KKTC Engelliler Derneği Başkanı Ömer Suay, 6 Şubat depremi ile ilgili yaptığı paylaşımında “Yüreklere düşen kor ateş 365 gündür bir an olsun sönmedi” dedi.
KKTC Engelliler Derneği Başkanı Ömer Suay, 6 Şubat depremi ile ilgili sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulundu.
Ömer Suay, depremin üstünden 1 yıl geçmesine rağmen, yüreklere düşen kor ateşin sönmediğini ifade etti.
Suay, depremin 3. Gününde bölgeye gitme kararı aldığını söyleyerek, “KKTC Engelliler Dayanışma Derneği olarak son derece büyük bir organizasyona hazırlanmaya başlamıştık. Evkaf'ın, gönüllülerimizin ve gönlü güzel kıymetli bir iş insanımızın sağladığı büyük katkı ve oluşturduğumuz gönüllü ekibimizle yollara düştük” dedi.
Düşündükçe hala duygulandığını da ifade eden Suay, “Dayanışma ruhu o kadar yüksekti ki herkes elindeki avucundakini yanındakinden esirgemiyordu” ifadelerini kullandı.
Suay, “Adeta hiç uyumadığımız, sadece günün birkaç saatinde otomobil içinde dinlenerek geçen 3 gün, hayatımda önemli bir dönüm noktası oldu diyebilirim” dedi.
Ömer Suay’ın yayımladığı tam metin şu şekilde:
“Tam 1 yıl geçti. Ancak yüreklere düşen o kor ateş, 6 Şubat 2023 tarihinden beridir, yani 365 gündür bir an olsun hiç sönmedi.
Vakit gece yarısıydı. Saat 02:55 dolaylarında bilgisayarın başından ancak kalkabilmiştim. Son birkaç gündür elimdeki iş yoğunluğunun fazla olması ve o gün saatlerce bilgisayarda kodlama yapmış olmam nedeniyle çok yorgundum.
Yastığa başımı koyar koymaz uyudum diyebilirim. Yarım saat bile geçmeden uyanmıştım. Bir sallantı olduğunu hissediyor, uyku mahmurluğuyla ne olduğuna anlam veremiyordum. Birkaç saniye sonra kendime gelir gelmez eşimi uyandırdım ve hemen çocukların yanına koştuk.
Bu ifadeler daha çok uzar gider. Ancak bizim için başlangıç işte böyle olmuştu. Sonrası zaten malum. Olan oldu, yuvalara, gönüllere ateş düştü.
Afetin büyüklüğünün henüz kimse farkında değildi. Yine de bir gerçek vardı ki çok hızlı bir şekilde bir şeyler yapılması gerekiyordu.
İkinci günde, sabahın erken saatlerinde eski Evkaf Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim Benter ve yardımcısı Mehmet Güneş ile bir araya geldik.
Yapılabileceklere, atılabilecek adımlara dair istişarelerde bulunurken ikinci büyük depremi de hissettik maalesef. Gözlerimiz dolmuş, adeta konuşamaz olmuştuk.
3. güne gelindiğinde deprem bölgesine gitme kararı aldım. Kanımın damarlarımda durmadığını, yerimde oturabilmemin mümkün olmadığını, karınca kararınca da olsa elimden geleni yapmam gerektiğini hissediyordum.
KKTC Engelliler Dayanışma Derneği olarak son derece büyük bir organizasyona hazırlanmaya başlamıştık. Evkaf'ın, gönüllülerimizin ve gönlü güzel kıymetli bir iş insanımızın sağladığı büyük katkı ve oluşturduğumuz gönüllü ekibimizle yollara düştük.
Adana'dan kiraladığımız araçları ve yolcu otobüsünü komple yardım malzemeleriyle doldurduk. Bölgede görev alan kurumlarla da temas kurarak Adana, Osmaniye, Gaziantep Nurdağı, Kahramanmaraş Türkoğlu, Kahramanmaraş merkez hattına uğraya uğraya Pazarcık ilçesine kadar ulaştık.
Hatta depremin merkez üssü olan Büyüknacar Köyü'nü dahi ziyaret etmek kısmet oldu.
Tedarik etmiş olduğumuz çocuk bezi, özel hijyen malzemeleri, battaniye, gıda, su ve atıştırmalık gibi tüm malzemeleri teslim etmeye başladık.
Sokak sokak, adım adım geziyor, mümkün mertebe daha fazla afetzedeye ulaşmaya gayret ediyorduk.
Ve bugün dahi hatırladığımda duygulandığım bir detayı sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Dayanışma ruhu o kadar yüksekti ki herkes elindeki avucundakini yanındakinden esirgemiyordu. Büyük şehirlerden bir şekilde gelmeyi başaran güzel insanlarımız, kendi imkanlarıyla yardım etmeye, faydalı olmaya çalışıyordu.
O an kimse kimseyi tanımasa da büyük bir ekip haline dönüşmüştük. Biz 8 kişilik bir ekip olsak da gönüllü bireylerin fazla olması nedeniyle doğal bir görev dağılımı ortamı oluşmuştu.
Şu mahallede çadır eksik. Aşağı tarafta battaniye ihtiyacı var. O köyde temiz su yok. Bu bölgede çorapsız çocuklar var, gibi ifadelerle herkes birbirini yönlendiriyordu.
Hava çok soğuk, yollar buzlu ve çatlak olduğu için ulaşım hiç kolay değildi.
Enkazlardan gelen haberler ile bir umutlanıyor, bir hüzünleniyorduk.
Her adım başı enkaz olduğunu ve her enkaz başında bekleyen insanları, daha da önemlisi o ortamın ruh halini bir an olsun hissetmeye çalışın.
Gerçekten bizim için dahi çok zor günlerdi. Allah tekrarını yaşatmasın...
Yaşananlardan da dersler çıkarılsın ki hem mevcut yönetmeliklere uygun yapılar oluşturulsun hem de belirli düzenlemeler ile başımızı soktuğumuz yuvalar mezarımız olmasın.
Dönüş yoluna geçtiğimizde bölgeden ayrılmak isteyen çok sayıda aileye de taşımacılık hizmeti sağlayarak, yardımcı olmaya çalışmıştık.
Son olarak da Adana otellerine yerleştirilmeye başlanan depremzedeleri ziyaret ettik ve kıyafet ve oyuncak gibi ikramlarımızı teslim ettik çok şükür.
Adeta hiç uyumadığımız, sadece günün birkaç saatinde otomobil içinde dinlenerek geçen 3 gün, hayatımda önemli bir dönüm noktası oldu diyebilirim.
Neyin önemli ve önemsiz, hangi konunun acil ya da gereksiz olduğunu bugün daha iyi anlayabildiğime inanıyorum.
İnsan hayatı bir nefes alıp vermek kadar çok kısa. Hiçbir şey için geç değil.
Ailenize ya da sevdiklerinize kızmış, kırılmış olabilirsiniz. Ancak bir fırsat vermek gerekmez mi? Hiç düşündünüz mü? Ya yarını göremezseniz?
Ben artık hayata bu şekilde bakmaya gayret ediyorum. Çizginin dışına her çıktığımı hissettiğimde de aklıma deprem bölgesindeki yaşadıklarımı getirmeye çalışıyorum.
Bu vesileyle, Şampiyon Melekler takımımıza ve depremde hayatını kaybeden tüm insanlara Allah'tan rahmet, kalanlara da sabır diliyorum.”
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.