Celal Özkızan: Herkes elini taşın altına koyarken ultra zenginlerden vergi bile alınmıyor
Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge sorumlusu Celal Özkızan, "Herkes elini taşın altına koyarken ultra zenginlerden vergi bile alınmıyor" açıklamasını yaptı.
Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu ve Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge sorumlusu Celal Özkızan, 'Emeğin Gündemi' programında, kısa süre önce açıklanan vergi listelerini, ultra zenginlerin ve büyük sermayenin neden vergi ödemediğini, Servet Vergisi'ne duyulan ihtiyacı ve ülkede yaşanan eşitsizlikleri konuştular.
“YAŞANAN SORUNLARLA İLGİLİ MUHALEFETTEN SADECE 3 TEPKİ GELMESİ SÜRECE ZARAR VERİYOR”
Emrullah Turanlı’nın, Kıbrıs’ın kuzeyinde en çok zarar eden işletme beyanında bulunduğundan bahseden Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge sorumlusu Celal Özkızan, Havalimanı işletmecisinin genel müdürü Serhat Özçelik’in vergi konusundaki açıklamasına değinerek durumun yasal hırsızlık olduğunu söyledi.
Bizi acı acı güldüren bu durumun gündelik hayata komik olmayan bir şekilde yansıdığını ifade eden Özkızan, bozuk yolları, toplu taşımasız trafikte geçen uzun saatleri, özel sektör emekçilerinin ödenmeyen ek mesailerini bu duruma örnek gösterdi. Özkızan, bu sorunlar gündeme geldiğinde muhalif olarak görünen kesimden 3 tepki görüldüğünü ve bunun sürece zarar verdiğini aktardı. Devletin kaynak yok diyerek hiçbir şey yapmadığı ve vergi listelerinde dünya zengininin, büyük telefon şirket sahiplerinin isimlerini görmeyince kişilerin canın sıkıldığından bahseden Özkızan, bu durumla sadece dalga geçen, sorun ne olursa olsun meseleyi Kıbrıs sorununa bağlayan ve son zamanlarda CTP’de ve TDP’de görülen “bakın UBP ne kötü bizi hükümete getirirseniz bu işer ortadan kalkacak” yaklaşımlarının görüldüğünü söyledi.
Özkızan, 2022 senesinde kurumlar vergisinde Emrullah Turanlı’nın şirketinin ismi olmadığına, 2021 yılında yine zarar ettiğine dikkat çekerek genel müdürün her sene rakamları değiştirerek aynı açıklamayı yaptığını ve Emrullah Turanlı’nın şahıs olarak şahıslar vergisi listesinde de isminin olmadığını aktardı.
“HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYARKEN ULTRA ZENGİNLERDEN VERGİ BİLE ALINMIYOR”
100 bin sterline Girne’de bir ev bile alınamayacağından bahseden Özkızan, gelirini 100 bin sterlinden fazla beyan etmiş kişi sayısının sadece 21 olduğunu belirtti. “Vergi listelerine bakacak olursak kimsenin ev veya arabaya alamayacak durumda olması gerekir” dedi. Özkızan, bütçe politikasıyla ilgili çürütmemiz gereken 2 devasa yalan olduğunu ortaya koyarak bunlardan birinin “kaynak yok” diğerinin ise “var olan kaynağımızın çoğunu memur maaşlarına harcıyoruz ifadeleri olduğunu aktardı. Nüfusa yetecek ve artacak kadar kaynak olduğunu, bütçenin yüzde 30’unu kapsayan bir kısmının kamu çalışanına verildiğini ekledi. Özkızan, sürekli giderler üzerinden konuşulduğuna değinerek ihtiyaçlar arttıkça giderlerin arttığı gibi, giderler gibi gelirleri de artırmak gerektiğini ifade etti. Bütçe konusunun gelirleri artırmak üzerinden konuşulmamasının tek sebebinin dönüp dolaşıp servet vergisine bağlanacak olmasından kaynaklı olduğuna dikkat çeken Özkızan, herkesin elini taşın altını koyduğunu fakat asıl kaynağı elinde bulunduran ultra zenginlerden vergi toplanmadığının altını çizdi.
“İKTİDAR YAPISINA KARŞI TOPLUMSAL MUHALEFET ÖRMEK GEREK”
Dolaylı ve dolaysız vergi ayrımına değinen Özkızan, “Bizim ülkemizde CTP’nin hükümete geldiği 2004 yılına kadar dolaysız vergilerin gelir vergisinden hep her zaman daha azdı” dedi. 1990-2003 dönemi boyunca toplanan her yüz dolaylı vergiye karşılık 122 gelir vergisi toplandığını ekledi. Özkızan, 2003-2004 yılında toplanan her yüz dolaylı vergiye karşılık 77 gelir vergisi toplanmaya başladığına dikkat çekti. Özkızan, vergilerimizin ağırlığının gelir vergisinden herkesin eşit şekilde ödediği, vatandaşa yük olan dolaylı vergiye kaymasının CTP’nin döneminde gerçekleştiğini aktardı. Bunun nedenini inşaat sermayesinin palazlanması ve muazzam gelirler elde edilmesi olarak açıklayan Özkızan, vergilerin ne CTP ne de UBP tarafından toplanamadığını söyledi. Özkızan, bir partiyi eleştirirken kendi geçmişine de bakılması gerektiğini belirterek, konunun CTP izin verdiği için sermaye arttı gibi basit olmadığını başka güçler olduğunu ve bu yüzden hükümet olunsa bile iktidar olunamayacağını söyledi. İktidar yapısına karşı toplumsal bir muhalefet örmek gerektiğini ifade etti.
Özkızan, köy yapmak için parası olmayan hükümetin mesele özel inşaat şirketlerine para aktarmak olduğunda bir anda gönlünün bollaştığını ifade ederek, bunun sosyal konu değil inşaat şirketlerinin ellerinde patlayan evleri hükümet olarak satın almak olarak açıkladı.
ERSOY: FORBES LİSTELERİNE GİRMİŞ İSİMLERİN VERGİ LİSTESİNDE İSMİ YOK
Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, vergi listelerine bakıldığında ortada büyük anomaliler olduğunu belirterek Forbes listelerine girmiş isimlerin vergi listelerinde olmayışına değindi. Ortaya çıkan rakamların komik olduğunda bahsederek insana gerçeküstü bir tablo gibi sunulduğunu ekledi. Gerçeğin bu kadar aleni bir şekilde çarptırıldığını belirten Ersoy, reel rakamlarla verilen vergiler arasındaki uçuruma insanın gerçekten şaştığını söyledi. Vergi listelerinin sermaye sınıfının, patron örgütlerinin açıklamalarıyla bu vergi listelerinin okunması gerektiğine değindi.
Ersoy, bu rakamların güvenilir olmadığını belirterek çok büyük şirketlere iş yapan muhasip şirket sahiplerinin kişisel vergi beyanlarına bakıldığında 13 bin TL gibi bir rakam görüldüğünü aktardı.
Sermaye sınıfının karakteristik özelliğinin bizim hayatımızı da nasıl biçimlendiğinin özetlediğini belirten Ersoy, Kıbrıs’ın kuzeyinde sermaye sınıfına her türlü hizmetin sunulduğunu, vurkaç ve kısa vadede karını maksimize etmeye odaklı bir yapısı olduğundan bahsederek karanlık işlerin de çevrilebildiğini bir yeraltı sermayesi de olduğunu ekledi. Ersoy, dünyadaki neoliberalizmin de Kıbrıs’ın kuzeyinde etki ettiğinin altını çizdi.
Vergi meselesini bütçeden ve maliye politikasından ayrı düşünülemeyeceğini ifade eden Ersoy, devlet vergisini toplumsal ihtiyaçları karşılayabilmek için topladığını söyledi. Neoliberal düzende devletin bu sorumluluklardan geri çekildiğini ve piyasalaştırdığından bahseden Ersoy, bu yüzden bütçesini oluştururken kendi vergisini de toplamaktan kaçınmaya başladığını aktardı.
“HALKIN, EMEK VE SERMAYE ARASINDAKİ ÇELİŞKİ ÜZERİNDEN TEPKİSİNİ GÖSTERMEYE İHTİYACI VAR”
Ersoy, denetim yapmanın sihirli değnek gibi görüldüğünü belirterek, denetimi özel sektörde sendikalaşmayla nasıl yapılabileceğini gösteren bir yol olduğunu söyledi. İktidarın sermaye yapısı üzerinden kontrol edildiği yerde denetimle bir şey yapılamayacağını, denetleyici mekanizmayı kuracak olanın emekten yana talepler ve emekten yana örgütlenmeler olduğunun altını çizdi.
Genişlemeci bir maliye politikasına girmemiz gerektiğini belirten Ersoy, böylece hayatın ucuzlatılabileceğini söyledi. 2004 yılında inşaat sermayesinin patlaması ekonominin temel sürükleyici haline getirdiğini belirterek bu ekonomik faaliyetin bize hiçbir şey kazandırmadığını söyledi. Ev sahibi olma oranının giderek azaldığını ekledi. Ersoy, ihtiyaç duyduğumuz toplu taşıma olmayışından fayda sağlayan kesimler gibi şeyin belirli sektörlere kendine has vergiler getirilmesi olduğunu aktardı. Ortada para ve üretim araçlarına sahip olan, toplumsal üretim zenginliğini kendi tekeline geçiren ile, emeğiyle geçinin arasında büyük bir çelişki olduğunu ortaya koyan Ersoy, vergilerin nereye harcanması gerektiğiyle ilgili hepimizin söz sahibi olmamız ve şeffaf bir şekilde bu süreçleri görmemiz gerektiğini söyledi. Halkın dolaylı vergiler ve sermaye tarafından gasp edilen haklarıyla ciddi bir şekilde ezildiğinin altını çizen Ersoy, bu ezilmeye, halk, sınıf üzerinden karşı koymadığı sürece devam edeceğini belirtti. Halkın, emek ve sermaye arasındaki çelişki üzerinden tepkisini göstermeye ihtiyacı olduğunu ekledi.
RAHVANCIOĞLU: VERGİ LİSTELERİNE BAKILDIĞINDA, İNSANIN ÖFKE VE ÜLKENİN DÜŞTÜĞÜ DURUMA DAİR UTANÇ HİSSEDİLİYOR
Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu vergi listelerine baktığında insanın öfke ve ülkenin düştüğü duruma dair utanç hissettiğini ifade ederek, kişinin kayıt altında ve vergilerini ödeyerek yaşadığı için kendini enayi gibi de hissettiğini, dumura uğradığını söyledi.
Rahvancıoğlu, “bizim ülkede algı şeklinde yaşanıyor. Hem bir algı yaratma hem de almak anlamında algı” ifadelerini kullanarak vergi vermediğini konuştuğumuz şirketlerin her türlü teşvik, hibe muafiyetten yararlandığının altını çizdi. Vergi vermemekle kalmadıklarını üstüne aldıklarını da ekledi. Rahvancıoğlu, bu durumun sadece UBP döneminde değil on yıllardır böyle olduğunu, sermayenin korunması gerektiği zihniyetinin genetik kodlarının doğuştan işlendiğini aktardı.
“SERVET VERGİSİ ADALETSİZ DÜZENDEN BİR ÇIKIŞ YOLUDUR”
Sağcısından solcusuna herkesin bu tablonun ve gerçeklerin farkında olduğunu ifade eden Rahvancıoğlu, şirketlerin kazandıkları halde vergi vermediklerini söyledi. Şirketlerin ise yıllardır vergi ödemediğini ve yıllar geçtikçe daha da profesyonelleşerek işi daha titiz yaptıklarını ve herkesin bildiğini ekledi. Rahvancıoğlu, servet vergisinin bu yıl ve önceki yıllarda ödenmemiş onlarca vergi olduğu gibi kişisel servete tabi edilmiş toplumsal zenginliğin bir defada sadece toplumun en zengin yüzde 2’sinden tahsil edilmesi olarak açıkladı. Toplumun büyük bir çoğunluğunun hayatına dokunacak olan bir şey olmadığını belirten Rahvancıoğlu, servet vergisinden ortaya çıkacak kaynakla sosyal devlet politikalarının uygulanması için sunulmuş, onlarca yıldır oluşturulmuş olan, haksız adaletsiz düzenden bir çıkış yolu olduğunu söyledi.
“ÇALIŞMA HAYATINI KAYIT ALTINA ALMANIN İLK ADIMI SENDİKALAŞMA”
Rahvancıoğlu, vergi adaleti olmadığından bahsederek vergilerin toplanmadığını ve sağlıklı bir artan oranlı gelir vergisi sisteminin de oturtulmadığını söyledi. Ekonomik bir yapının içinde kayıt dışılık varsa sağlıklı bir vergilendirmenin yapılmasının da mümkün olmadığına dikkat çeken Rahvancıoğlu, kaçak işçinin sadece kayıt dışı gibi algılandığını fakat kayıt altına alınmayan her şeyin kayıt dışı olduğundan bahsetti. Çalışma yaşamının kayıt altına alınmasının birinci adımının sendikalaşmaktan geçtiğini vurgulayan Rahvancıoğlu, iş yerinde sendika olduğu zaman birtakım işlemlerin kayıt altına almanın daha kolay olduğunu ve böylece vergi beyanlarını gizlemenin daha da zorlaşacağını aktardı. Rahvancıoğlu, servet vergisinden, vergiye kayıttan, sigortaya kadar her şeyin birbirine bağlantılı bir bütün olduğunu söyledi.
“VERİLERE BAKILDIĞINDA EN ZENGİNLER DIŞINDAKİ HERKES FAKİRLEŞİYOR”
KKTC İstatistik Kurumu tarafından ortaya koyulan 2016-2023 yılları gelir dağılımı verilerinden bahseden Rahvancıoğlu, verilere bakıldığında en zenginin gittikçe zenginleştiğini fakirin ise fakirleştiğini belirtti. Aradaki eşitsizliğin net bir şekilde görüldüğünün altını çizen Rahvancıoğlu, en zengin dışında herkesin fakirleştiğine dikkat çekti. Rahvancıoğlu toplumun yüzde 80’ine rağmen sadece yüzde 20’sinin zenginleştiğini ve bunun dur denilmesi gerek bir gidişat olduğunu aktardı. Bu şekilde toplum olmaktan çıkılacağını ve köle- sahibi ilişkisine geri dönüleceğini ekledi.
Rahvancıoğlu, emekçilerin sermaye karşısında güçlendirilmesi gereken bir kesim olduğunu belirterek, sosyal devlet politikalarının gereği olan sosyal haklar söz konusu olduğunda sınıfsal mücadele vermeye devam edeceklerini söyledi. Sermayeye vergi verildiğinde, işçisi daha ucuza işe gelebilsin diye toplu taşıma gibi toplumsal ve sosyal yatırım istemesine neden olacağını aktardı. Rahvancıoğlu, sermayenin parayı verdikten sonra o parayla nasıl kendime yarar sağlarım diye düşündüğünü, kolay vazgeçmediğini ifade ederek “biz de emekçiler olarak kolay vazgeçmeyelim, sermayenin ve hükümetin ensesinde olalım, sınıfsal mücadele için güçlerimizi birleştirelim” dedi.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.