Erhürman: Türk tezi olan federasyona "Azınlık Tezi" demek, Türkiye'nin şimdiye kadar azınlığımızı savunduğu anlamına gelir

Kıbrıs Postası TV’de yayınlanan, Ulaş Barış’ın sunduğu “Gündem” programına konuk olan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, kendisine sorulan soruları yanıtladı.

Konuşmasına federasyon tezine yapılan azınlık eleştirileri üzerine başlayan Erhürman, federasyonun bir Türk tezi olduğunu hatırlatarak, "Türk tezi olan federasyona "Azınlık Tezi" demek, Türkiye'nin şimdiye kadar azınlığımızı savunduğu anlamına gelir" dedi.

Coğrafi, iki bölgeli federasyonun Türkiye tarafından Bülent Ecevit’ten Annan Planı’na kadar desteklendiğini belirten Erhürman, "Federasyon Kıbrıslı Türkleri azınlık yapacaktır" açıklamasının çok yanlış olduğunu vurguladı.

Siyasi eşitliği güvence altına alan 1977-79 Doruk Anlaşmalarına işaret eden Erhürman, bu zirve sayesinde Kıbrıslı Türklerin iki bölgeli bir federasyon halinde azınlık olmayacağını ifade etti.

"BERLİN'DE SİYASİ EŞİTLİK KONUSU, YENİDEN GÜVENCE ALTINA ALINMIŞTIR"

Birleşmiş Milletler parametrelerince güvence altına alınmış olan, siyasi eşitlik olmadan hiçbir çözüm modelinin kabul edilebilir olmadığını belirten Erhürman, bu konunun tartışılabilir olmadığını söyledi.

Güney Kıbrıs Devlet Başkanı Nikos Hristodulidis'e güvenip güvenmediği sorusuna ise Erhürman, Crans Montana’nın çöküşünden sonra Berlin’de siyasi eşitliğin yeniden güvence altına alındığı bir zirve gerçekleştirildiğini, ancak Hristodulidis’in Berlin’e değil Crans Montana’ya dönmek istediğinden, iyi niyetinden şüpheli olduğunu, ancak CTP’nin sunduğu çerçeve içerisinde Hristodulidis ile müzakere edeceklerini ifade etti.

"AKEL VE DISY, SİYASİ EŞİTLİK İLKELERİNİ KABUL EDERKEN, HRİSTODULİDİS'İN BU KONU HAKKINDA BİR AÇIKLAMASI YOK"

Siyasi eşitlik konusunda Akel ve Disy yetkilileri ile görüştüğünü dile getiren Erhürman, dönüşümlü başkanlık ve "one favourable vote" ilkelerini siyasi eşitliğin bir parçası olarak kabul ettiklerini, ancak Hristodulidis’in bu konuda bir açıklama yapmadığını belirtti.

Mart ayında yapılacak olan gayri resmi görüşmeleri de değerlendiren Erhürman, Hristodulidis’in görüşmeden önce Kıbrıslı Türklerin dahil olmadığı uluslararası anlaşmalar imzalamasının iyi niyetten yoksun olduğunu ifade etti.

Görüşme hakkında Tatar’dan bir beklentisi olmadığını belirten Erhürman, Hristodulidis’in “ya hep ya hiç” politikası ve görüşme öncesi tutumundan ötürü de beklentisi olmadığını söyledi.

"AB ÇATISI ALTINDA İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM, ADANIN TAMAMI ÜZERİNDE TÜRKİYE GARANTÖRLÜĞÜNÜN KALDIRILMASINA SEBEP OLACAKTIR"

AB çatısı altında iki devletli çözüm tezinin mümkün olmadığını, olduğu takdirde ise mülkiyet meselesinde Avrupa mahkemelerinde muhatap olacaklarını ve bunun yeni zorluklar getireceğini belirten Erhürman, garantörlük anlaşmasının adanın tamamından çıkarak sadece kuzeyinde olacağını ifade etti.

Erhürman, bu durumda iki devletli çözüm halinde garanti anlaşmasının konuşulmasının anlamsız olduğunu, hangi devletin kiminle ne anlaşma yapacaksa, kendisinin karar vereceğini söyleyerek, iki devletli çözüm halinde Türkiye'nin garantörlüğünün sadece adanın kuzeyinde devam edeceğini işaret etti.

"CTP'NİN 4 MADDELİK MÜZAKERE METODU, AYNI ZAMANDA BİRLEŞMİŞ MİLLETLER'İN VERDİĞİ BİR SÖZDÜR"

CTP’nin siyasi eşitlik, takvim içerisinde, sonuç odaklı ve statükoya dönülmeyecek 4 maddelik müzakere ön şartına değinen Erhürman, bunun sadece partilerinin değil, Birleşmiş Milletler’in sözü olduğunu belirterek, başlayacakları müzakerenin sonucu her ne olursa olsun, Kıbrıslı Türklerin izolasyonlarının kaldırılacağı bir amacı taşıyacağını söyledi.

Son olarak Erhürman, federasyon modelinde, merkez federal yetkilerin azaltılarak kanatları güçlendirilmiş bir model sayesinde konfederal bir çözüme benzeyen bir sonuca varılabileceğini, arada ince bir çizgi olduğunu ancak önemli olanın çözüm modelinin isminin değil, siyasi eşitliğin ve iki bölgeli bir çözüm olduğunu belirtti.