İÇ HABERLER
okuma süresi: 15 dak.

Ersoy, Özkızan ve Şansal'dan ortak açıklama: Laikliği ve çocuk haklarını savunmak için mücadele ediyoruz

Ersoy, Özkızan ve Şansal'dan ortak açıklama: Laikliği ve çocuk haklarını savunmak için mücadele ediyoruz

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan ve Baraka Kültür Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Nazen Şansal, açıklama yaparak, "Laikliği ve çocuk haklarını savunmak için mücadele ediyoruz." dedi.

Yayın Tarihi: 18/04/25 10:14
okuma süresi: 15 dak.
Ersoy, Özkızan ve Şansal'dan ortak açıklama: Laikliği ve çocuk haklarını savunmak için mücadele ediyoruz
A- A A+

Okullarda başörtüsü meselesini çocukların istismarına yol açacak bir düzenleme olarak değerlendirdiklerini belirten Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, çocukları korumak için çizgiyi çekip geçit yok dediklerini aktardı.

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan ve Baraka Kültür Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Nazen Şansal, Emeğin Gündemi programında “Dayatmaya ve Karanlığa Teslim Olmayacağız" konu başlığını irdelediler.

ERSOY: OKULLARDA BAŞÖRTÜSÜ MESELESİ ÇOCUKLARIN İSTİSMARINA YOL AÇACAK BİR DÜZENLEME

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy programda yaptığı açıklamada, dayatmanın yapılmasına aracı olan işbirlikçilerle pek fikri anlamda tartışamadıklarını, konuyu başörtüsü meselesine indirgemeye çalıştıklarını söyledi. Yetişkinlerin başörtüsünü tartışıyormuşuz havası estirmeye çalıştıklarını ifade eden Ersoy, konumuzun okullarda laiklik, eğitim, çocuk istismarı ve çocuk hakları olduğunu dile getirdi. Okullarda başörtüsü meselesini çocukların istismarına yol açacak bir düzenleme olarak değerlendirdiklerini belirten Ersoy, çocukları korumak için çizgiyi çekip geçit yok dediklerini aktardı.

“ZORUNLU DİN DERSLERİ KALDIRILMALI, SEÇMELİ HALE GETİRİLMELİ VE FELSEFE GRUBU ÖĞRETMENLERİ TARAFINDAN VERİLMELİ”

Ersoy, zorunlu din derslerinin kaldırılması, seçmeli hale getirilmesi ve felsefe grubu öğretmenleri tarafından din sosyolojisi, dinler tarihi, din felsefesi şeklinde bütün dinleri kapsayacak şekilde bir din eğitimi verilmesi savunusunu Bağımsızlık Yolu olarak yıllardan beri dile getirdiklerini söyledi.  Başörtüsü meselesinin ilk tartışılmaya başlandığı zaman inanç özgürlüğü çerçevesinde sunulduğunu hatırlatan Ersoy, derdiniz inanç özgürlüğü ise bu özgürlüğe kavuşabilmek için çocukların din eğitimi alırken soyut düşünme becerilerinin gelişmeye başladığı dönemde dinsel metinlerin ezberletilmesindense, zorunlu din derslerinin kaldırılması ve seçmeli hale getirilmesini tartışmaya açtıklarını anlattı. Din düşmanı, İslam düşmanı söylemleri ile karşılaştıklarını belirten Ersoy, konunun özünü tartışmak istemeyen ve kendi dayatmasını belirli bir güce yaslanarak ortaya koyan kesimin bu söylemleri kullandığını belirtti.

“EŞİTLİK DEĞİL AYRICALIK TALEP EDİYORLAR”

Süreç içerisinde üç savın ortaya konulduğunu, bunların da özgürlük, eşitlik ve kardeşlik olduğunu ifade eden Ersoy, aslında eşitlik değil ayrıcalık talep edildiğini söyledi. Aslında tek bir dinin tek bir mezhebinin sembolü haline gelmiş başörtüsünün rahatça okullarda propagandasının yapılması isteniyor diyen Ersoy, İslam’da başörtüsü zorunludur düşüncesinin de yoruma bağlı olduğunu dile getirdi. Başörtüsü zorunlu olsa da bunun devlet için bir anlam ifade edemeyeceğini belirten Ersoy, herhangi bir dinin herhangi bir referansının devlet için hiçbir önemi olmaması lazım dedi. Erhan Arıklı’nın düzenlediği eylemde niyetin bilinçli bir şekilde toplumu bölmek olduğunu, ayrıca laikliği, çocuk haklarını ve siyasal İslam’ı tartışmamak için konuyu sürekli saptırmaya çalıştığını ifade etti. Türkiyeli-Kıbrıslı çatışması yaratmaya çalıştıklarını anlatan Ersoy, “geldik yerleştik tek gayemiz kardeşlik” pankartının provokasyon olarak hazırlandığını dile getirdi. Pankartın özgürlükten, kardeşlikten eşitlikten bahsetmediğini, kardeşi kardeşe kırdırmaya çalıştığını sözlerine ekledi.

“İLAHİYAT KOLEJİ’NİN YASALLIĞI VE EĞİTİM MODELİ TARTIŞMA KONUSUDUR, KAPATILMALIDIR!”

Başörtüsü takmak isteyen iki kız öğrencinin İlahiyat Kolejine gitmesiyle CTP’li yetkililerin tüzüğü geri çekin demesini eleştiren Ersoy, CTP’nin düzene karşı bir mücadeledense düzeni içerleyen ve sürdürmenin kısa yolunu arayan yaklaşımda olduklarını söyledi.  İlahiyat Koleji’nin yasallığı ve eğitim modelinin zaten tartışma konusu olduğunu söyleyen Ersoy, herhangi bir kız çocuğunun başını kapatarak eğitim almasından yana hiçbir zaman olmadıklarını ve olmayacaklarını vurguladı. Eğitimin herhangi bir dini referanslardan arındırılmış bir şekilde gerçekleşene kadar mücadelelerinin devam edeceğini kaydetti.

ÖZKIZAN: DİNİN SİYASALLAŞMASINA KARŞIYIZ

Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan programda yaptığı açıklamada, okullarda başörtüsü meselesine dayatma olduğu için karşı çıktıklarını, başka herhangi bir konuda da dayatma olsaydı yine karşı çıkacaklarını belirtti. Özkızan, önüne geçmeye çalıştıkları şeyin kültürle dinin iç içe geçmesinden kaynaklanan kaçınılmaz belli başlı öğelerin ön plana çıkması değil, dinin siyasallaşması meselesi olduğunu söyledi. Bugün tartıştıkları konunun son 20-25 yıldır, özellikle Türkiye’de de 80 darbesinden beri ciddi anlamda siyasallaşmış olan İslam dininin yaşadığı tehlike olduğunu anlattı. Özkızan, Yahudi dinini İsrail devletinin siyonizminden bağımsız tartışamıyorsak, ayni şekilde bizim coğrafyamızda da İslam’ı siyasallaşmış İslam’dan bağımsız tartışamayacağımızı vurguladı. Eğer insanlar İslam dinini kişisel inançlarının bir parçası olarak, kültürlerinin zenginliğinin parçası olarak yaşamak istiyorlarsa, aslında bizden önce kendine Müslüman diyen insanların İslam’ın siyasallaşmasına karşı çıkması gerektiğini belirtti.

Özkızan, dini, bir kez eğitim, siyaset ve toplumsal yaşam ile ilgili meseleleri açıklayan veya karar verici pozisyona koyduğunuzda her şeyin dağılmaya başlayacağını ve bunun da sıkıntılı olduğunu söyledi. Din eğitim konusu haline getirilmeye başladığınızda tıpkı Türkiye’de olduğu gibi evrimi müfredattan çıkarıp gerçeğin ne olduğunu bilmeyen nesiller yetiştirmeye başlanacağını belirtti. Kendi içinde farklılık gösteren dini inanç konusunu alıp eğitim, ekonomi ve siyasi konuları belirlemeye ayırdığınızda ortaya kaosun çıkacağını da sözlerine ekledi.

“DERDİMİZ İSLAM’LA DEĞİL DİNİ DAYATMALARLA”

Kıbrıs’ın güneyine gidersek oradaki dini otoritelerle de kavga ederiz diyen Özkızan, derdin İslam’la olmadığını dini dayatmalarla olduğunu söyledi. Kıbrıs’ın güneyinin Ortodoks kilisenin etkisinin ortada olduğunu ifade eden Özkızan, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasanın hazırlandığı dönemde kadınlara oy hakkı verilsin mi verilmesin mi tartışmasının yaşandığını anlattı. Özkızan, oy hakkı tanınmasın diyen Ortodoks kilisesine karşı Kıbrıslı Türk liderliğinin ise kadınlara oy hakkı verilmesi konusunda ısrarcı olduğunu vurguladı.

“LAİKLİK MÜCADELESİNİ EMEK TEMELLİ MÜCADELE İLE BİRLEŞTİRMELİYİZ”

Geçim derdinin şu günlerde siyasal gündemde olmadığını ama vatandaşın hala gündeminde olduğunu ifade eden Özkızan, laiklik mücadelesini emek temelli bir mücadeleye dönüştürmemiz ve emeğin haklarını merkeze alan taleplerle gündemi yüksek tutmamız gerektiğini dile getirdi. Egemenlerin şu anda köşeye sıkışmış durumda olduğunu, ancak iki açıdan da keyiflerinin yerinde olduğunu söyledi. Özkızan, birincisi yoğun gündem nedeniyle geçim derdi gibi hükümetin şimşekleri üzerine çektiği konunun konuşulmadığını, bir diğerinin ise Türki devletlerinin Kıbrıs Cumhuriyeti’nde elçilik açma konusu olduğunu aktardı. Kıbrıslı Türk halkının yalnızlaşmanın içinden geçtiğini, Türkiye’nin en yakın müttefiklerinin kktc’yi tanımayı bir tarafa bırakın tarihlerinde ilk kez Kıbrıs Cumhuriyeti ile dostluk bağları kurduklarını kaydetti. Ersin Tatar’ın kktc’nin tarihinin en kötü cumhurbaşkanı olarak tarihe geçeceğini söyleyen Özkızan, bunların konuşulmadığını bu sebeple daha kapsamlı mücadeleye geçilmesi gerektiğini vurguladı.

Başörtüsü gündemi başlamadan önce, gündemdeki en yakıcı sorunun özel sektörde çalışanlara yapılan yetersiz asgari ücret artışı ve buna dönük verilen mücadeleydi diyen Özkızan, bugün laikliğe dair verdiğimiz mücadeleyi insanların gerçek sıkıntısı geçim derdine bağlamazsak bu coşkulu eylemlilik sürecinin söneceğini belirtti. 

ŞANSAL: HÜKÜMET ÇOCUK HAKLARINA BU DENLİ ÖNEM VERİYORSA NEREDE BU ÇOCUKLARIN ÜCRETSİZ KAMUSAL EĞİTİM, ULAŞIM VE GÜVENLİK HAKKI

Baraka Kültür Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Nazen Şansal programda yaptığı açıklamada, okullarda başörtüsü meselesi olduğu unutturulmaya çalışılan bu sürecin, çocuk haklarıyla ilgili olduğu yok edilmeye çalışılıyor dedi. Bu toplumda yetişkin insanların başörtüsü takmasıyla ilgili bir sorun varmış gibi bir atmosfer yaratılmaya çalışılıyor diyen Şansal, alevi veya başka inançlara sahip kişilerin de haklarının ihlal ediliyor oflanabileceği ancak Sünni İslam inancına sahip insanların haklarının ihlal edildiği ile ilgili bir şeyin söz konusu dahi olamayacağını belirtti. Hükümet çocuk haklarına bu denli önem veriyorsa nerede bu çocukların ücretsiz kamusal eğitim, ulaşım ve güvenlik hakkı diyen Şansal, bunları sağlayamayan hükümetin iki öğrencinin başörtüsü özgürlüğünden bahsedemeyeceğini aktardı. Okullarda başörtüsü serbesiyetliğine özgürlük denmesinin de yanlış olduğunu ifade eden Şansal, bunun özgürlük değil ancak dayatma olabileceğini söyledi.

Psikologlar Derneği ve Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Derneği’nden bilim insanlarının yayınladıkları rapora değinen Şansal, başörtüsünün okullarda serbest bırakılmasının çocukları özgürleştirmeyeceğini, akran baskısına, ayrımcılıkla, dışlanma ve etiketlenme ile karşı karşıya bırakacağını belirttikleri raporu hazırlayarak hükümeti uyardıklarını vurguladı. Buna rağmen hükümetin aldığı emirlere uyarak toplumu ve bilim insanlarını dinlemeden bu tüzüğü geçirdiğini söyleyen Şansal, kendilerine de tüzüğü geri aldırmak düştüğünü söyledi.

“DAHA RADİKAL EYLEMLERLE HUKUK YOLU BİRLİKTE SÜRDÜRÜLMELİ”

Daha radikal eylemlerin doğru bir yol olduğunu düşündüğünü anlatan Şansal, iki hafta boyunca meclis önünde yapılacak eylemlerin ardından genel grev sürecinin yaşanacağını belirtti. Sokaktaki eylemlilik sürecinin ivmesi düşürülmeden bunula beraber hukuk yolunun da kullanılması gerektiğini vurguladı. Anti laiklik uygulamaya karşı laiklik sahiplenicileri olarak her platformu kullanmalıyız diyen Şansal, tüzüğün anayasa mahkemesine götürülüp ara emir talebinin de bir an önce yapılması gerektiğinin altını çizdi. Tüzüğün yapılış biçiminin hem hukuk devleti ilkesine hem de yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırı bir tüzük olduğunu ifade etti.

Şansal, toplumda dini nereye koyduğumuz, nasıl tartıştığımız, toplumla dinin ilişkisini nasıl düzenlediğimizi netleştirmediğimiz sürece din ve devlet ilişkilerinin birbirinden ayrılmasının çok soyut kalacağını vurguladı. Zorunlu din derslerinin kaldırılıp seçmeli hale getirilmesi ve dinler tarihi ve felsefesi olarak bilim insanları ve eğitimciler tarafından anlatılması toplumla dinin ilişkisini doğru düzenleyecek mekanizmaları yaratacağını anlattı. Okullarda zorunlu din derslerinin olması, bu derste de tek bir dinin tek bir mezhebinin öğretiliyor olmasının tüzük gibi laikliğe aykırı bir uygulama olduğunu kaydetti.

“MESELE ASLINDA TÜZÜKTE YAZILDIĞI GİBİ GENÇLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL, NİYETLERİ SİYASAL İSLAM”

Maliye Bakanı sıfatıyla Özdemir Berova’nın fetva veriri gibi başınızı örtmek zorunluluktur açıklaması yapmasına ne cüret ifadesini kullanan Şansal, bunu diyecek kadar niyetlerini açık ettiklerini, meselenin aslında tüzükte yazıldığı gibi gençlerin özgürlüğü değil, niyetlerinin siyasal İslam olduğunu açık etiklerini vurguladı.

Okullarda eşitlik ve özgürlük talebiyle geldiklerini belirten Şansal, okullardaki fırsat eşitliği nerede sorusunu sordu. Yoksul çocuklarla sermayedar büyük patronların çocuklarının ayni eşitlikte okumadığını belirtti. Sermayedarların çocuklarının özel okullarda imkanlar içerisinde okuduğunu, emekçilerin çocuklarının depreme dayanıklı olmayan binalarda ve konteynerlerde okuduğunu vurguladı. Diğer tarafta kendileri her türlü imkana sahip külliye binasına geçmeye hazırlanıyorlar diyen Şansal, toplumun ihtiyacı olan depreme dayanıklı okullar mı, tam teçhizatlı hastane mi yoksa külliye mi ifadelerini kullandı.

“LAİKLİKLE BERABER EMEĞİN HAKLARINI DA KONUŞMAK ZORUNDAYIZ”

Kız çocukları ile erkek çocukları arasında da ayrımcılığa sebep olacak bir uygulama olduğuna da dikkat çeken Şansal, hep kız çocuklarının bedeni üzerinden konuşulduğunu söyledi.  Siyasallaşmış dinin başta çocuk ve kadın hakları olmak üzere insan haklarını elimizden alan bir dayatma getireceğini belirten Şansal, siyasal dinin neoliberal politikalarla birlikte ilerlediğini aktardı. Sadece laikliği konuşarak da bir sonuca varamayacağımızı laiklikle beraber emeğin haklarını da konuşmak zorunda olduğumuzu söyledi.

İlahiyat Koleji’ni açanların da, ha kuran kursu ha tenis kursu diyenlerin de CTP’liler olduğunu için, şu anda öğrencilerin İlahiyat Koleji’ne gitmesini çözüm olarak önümüze koyabileceklerini söyleyen Şansal, kendilerinin bakış açısına göre İlahiyat Koleji’nin hiç olmaması gerektiğini vurguladı. 18 yaşından küçük çocukların ilahiyatla eğitecek bir okulun laik bir devlette yeri yoktur diyen Şansal, üniversite eğitimini isterlerse ilahiyat üzerine yapabileceklerini belirtti. Şansal, İlahiyat Koleji’nin baştan açılmasının yanlış olduğunu, doğrusunun çocukların bilimle, sanatla ve kültürle yetişmesi olduğunu dile getirdi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.