İÇ HABERLER
okuma süresi: 13 dak.

Murat: Yüksek Mahkeme, çocuklara işlenen cinsel suçlarda cezaların ibret verici olması gerektiğini benimsedi

Murat: Yüksek Mahkeme, çocuklara işlenen cinsel suçlarda cezaların ibret verici olması gerektiğini benimsedi

Avukat Aslı Murat, çocuklara yönelik cinsel suçlarla ilgili yasal düzenlemeleri ve mahkeme kararlarını değerlendirerek, "Yüksek Mahkeme, çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda verilen cezaların kamu yararını gözeterek caydırıcı ve ibret verici nitelikte olması gerektiği prensibini benimsemiştir." dedi.

Yayın Tarihi: 28/04/25 08:11
okuma süresi: 13 dak.
Murat: Yüksek Mahkeme, çocuklara işlenen cinsel suçlarda cezaların ibret verici olması gerektiğini benimsedi

Avukat Aslı Murat, çocuklara yönelik cinsel suçlarla ilgili yasal düzenlemeler, uygulamadaki eksiklikler ve çocukların korunmasına yönelik önerilerini Kıbrıs Postası'na anlattı.

Murat, “Çocuklara yönelik cinsel suçlar, Ceza Yasası’nda 2014 yılında yapılan değişikliklerle, geçmişe nazaran daha ağır yaptırımlarla düzenlenmiştir. Yasa, on altı yaşından küçük çocuklara yönelik cinsel tecavüz suçunu işlerse, cezası ömür boyu hapis cezasıdır. Suça teşebbüs edilmesi durumunda ise on beş yıla kadar hapis cezası ile yargılanabilir. Eğer suçu işleyen kişi on sekiz yaşından küçükse farklı bir şekilde cezalandırılabilir” dedi.

Murat, çocuğun cinsel istismarı suçunun tanımını yaparak, “Çocuğun cinsel istismarı suçu ise, on sekiz yaşından büyük bir kimsenin on altı yaşından küçük bir çocukla, cinsel ilişki gerçekleşmeden, cinsel amaçlı fiziksel temas kurması veya çocuğun temas kurmasını sağlaması durumunda oluşur. Bu durumda suçu işleyen kişi ağır bir suç işlemiş sayılır ve altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fail on sekiz yaşından küçükse ve mağdur da on altı yaşından küçükse, bu durumda suç hafif olarak değerlendirilir. Ancak fail ile mağdur arasındaki yaş farkı iki yıl veya daha az ise, yani yaşıt kabul edilecek bir durum söz konusuysa, fail suç işlemiş sayılmaz. Yine de eğer eylem zor kullanılarak veya tehditle gerçekleştirilmişse, fail cezalandırılır ve hafif suç kapsamında cezalandırılır” ifadelerini kullandı.

Ceza Yasası’ndaki çocuklara karşı işlenen cinsel nitelikli suçlara yönelik düzenlemelerin bir kısmını aktaran Murat, hukuk sistemindeki önemli bir özelliğe dikkat çekerek şöyle konuştu: “Ayrıca hukuk sistemimizdeki en önemli özelliklerden biri de, Yüksek Mahkeme Kararlarının içtihat oluşturması ve kararlarda belirtilen ilke ve prensiplerin sonradan ortaya çıkacak yargılamalarda da göz önünde bulundurulmasıdır. Yüksek Mahkeme, çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda verilen cezaların kamu yararını gözeterek caydırıcı ve ibret verici nitelikte olması gerektiği prensibini benimsemiştir. Mahkeme en son verilen kararında, çocuklara karşı cinsel suçlarda yaşanan artışın toplumda ciddi bir huzursuzluk ve tedirginlik yarattığını vurgulamış ve bu nedenle hafifletici sebeplere aşırı önem verilmemesi gerektiğini belirtmiştir.”

Mahkeme kararlarına dikkat çeken Murat, “Mahkeme, suçun mağdur üzerinde yarattığı ağır psikolojik travmayı dikkate alarak ve benzer olgularda verilen düşük cezaların yetersiz kaldığını göz önünde bulundurarak, kamu yararını ön planda tutmanın zorunluluğuna işaret etmiştir. Kararlarında, Alt Mahkemelerin cinsel suçlardan mahkûm olanlara ceza takdir ederken suçun vahameti ile orantılı, kamu yararını koruyan, caydırıcı ve ibret verici cezalar vermeleri gerektiğini özellikle vurgulayan Yüksek Mahkeme, toplumu ve mağdurları derinden etkileyen bu tür suçların yaygınlaşmasına karşı dirayetli ve net bir mesaj vermiştir. Mahkeme'nin yaklaşımı nettir: Toplumu ve mağdurları derinden etkileyen bu vahim suçlara karşı güçlü, caydırıcı ve kamu yararını gözeten cezalar şarttır. Tabi ki cezalandırmak yeterli değildir. Esas önemli olan yargılama gerektirmeyecek şekilde çocukların cinsel nitelikli suçlara karşı korunması, sosyal destek mekanizmaları ve eğitim aracılığıyla güçlendirilmesidir. Maalesef en acı yanı da, çocukların en yakınları tarafından mağdur edilmesidir ki bu noktada devletlere çok büyük bir görev düşmektedir. Kutsal ve dokunulmaz aile safsatasına kapılmadan, çocuk koruma politikalarını hayata koyacak şekilde mevzuatın ve uygulamaların vakit kaybetmeden geliştirilmesi gerekir” dedi.

Murat, mevzuattaki eksiklere değinerek, “Kısmen yeterli ancak uygulamada önemli boşluklar vardır. En önemli sorunlardan biri, mevzuatımızın da parçası haline getirilen, anayasaya aykırılıkları dahi iddia edilemeyecek derece güçlendirilmiş yasal metinlerden Çocuk Hakları Sözleşmesi ile Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi’nde, 18 yaşın altındaki tüm bireyleri çocuk olarak tanımlarken, Ceza Yasası ve Sosyal Hizmetler’e ilişkin mevzuatta 16 yaş altı kriteri uygulanmaktadır. 16-18 yaş altı çocuklar maalesef bu koruma kalkanı dışında kalmaktadır. Koruma sistemi parçalı hale gelip, ergenliğin en belirgin şekilde yaşandığı dönemde boşluklar sebebiyle, hak ihlallerine karşı adım atılması hususunda aksaklıklar yaşanmaktadır” ifadelerini kullandı.

Yaş kriteri dışında kurumsal eksikliklere de işaret eden Murat, “Yaş kısmı yanında kurumsal eksiklikler de mevcuttur. Mesela Çocuk İzlem Merkezi (ÇİM) gibi uzmanlaşmış kurumlar yoktur. Oysa istismar durumlarında bu merkezlerde tıbbi, psikolojik, sosyal hizmet desteği eş zamanlı verilmelidir. İstismara maruz kalan çocukların, cezai süreçlerde (soruşturma ve yargılama aşamaları dahil) uygulamada hâlâ çocuğun ifadesinin tekrar tekrar alınması, Mahkemede yüz yüze gelme gibi travmatize edici uygulamalara rastlanabiliyor. Bunun en büyük nedeni ceza yargılamalarındaki usul kurallarından kaynaklanmaktadır. O yüzden çocuk dostu adaleti gerçekleştirmek istiyorsak sadece ceza yasasında değil, bir bütün olarak adli sürecin tamamında uygulanan kuralların yeniden ele alınıp tadil edilmesi gerekmektedir. Mağdur avukatlığı gibi bir müessesemiz olmamasına rağmen, çocukların doğrudan ve ücretsiz hukuki destek hakkı sağlanması çok önemlidir. Adalete erişimdeki en temel araçlardan biri olan adli yardım alanındaki mevzuatta var olan boşlukta en fazla çocuklar etkilenmektedir” dedi.

Cinsel nitelikli suçların sadece hukuki boyutla ele alınamayacağını vurgulayan Murat, “Cinsel nitelikli suçlar, sadece hukuki boyutu ile değerlendirilemez. En önemli bacaklarından biri de çocuğun üstün yararını gözetecek psikolojik yardım sürecinin de hassasiyetle ele alınması gerekir” ifadelerini kullandı.

İfade sürecinde dikkat edilmesi gereken hususlara da değinen Murat, şu şekilde konuştu:

“Tek seferlik ifade esastır. Gereksiz tekrarlar çocuğu yeniden travmatize eder. Mahkemede gerçekleştireceği tanıklık esnasında, kırılgan tanık olacağına yönelik özel tedbirlerin alınması gerekir. Mümkünse fiziksel manada Mahkeme salonunda olmayıp, görüntülü şekilde duruşmaya bağlanması sağlanmalıdır."

  • Çocuk dostu ortam: Polis karakolu değil, özel odalarda ve çocuğun rahat hissedeceği fiziksel koşullarda yapılmalıdır. Polis karakolu da olacaksa, çocuk hakları alanında uzmanlaşmış polislerin görev alacağı Polis müdürlükleri – karakollarında Çocuk Şubelerin / Birimlerinin oluşturulması.

  • Uzman eşliği: Sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve gerektiğinde pedagojik destekçi bulunmalıdır.

  • Çocuk, sürecin nasıl işleyeceği hakkında bilgilendirilmeli, hakları kendisine yaşına uygun şekilde açıklanmalıdır.

  • Sorgulamada basit, açık, kısa sorular kullanılmalı, çocuğun duygusal güvenliği korunmalıdır.

  • Çocuk ifadeyi verirken yanında güvendiği bir yetişkinin bulunmasına izin verilmelidir.”

KKTC uygulamaları hakkında bilgi veren Murat, “Sosyal Hizmetler Dairesi bu süreçlere dahil olabiliyor ancak yaş sınırı maalesef aksaklıkların yaşanmasına neden oluyor. Mahkemelerin fiziksel ortamları ve personele dair eğitimler yetersiz. Tek merkezden yönetilen adalet mekanizması (Çocuk İzlem Merkezi gibi) bulunmuyor” dedi.

Çocuk istismarına yönelik cezaların en üst sınırdan verildiğini belirten Murat, “Çocuk istismarına yönelik mevzuattaki hapislik sınırının en üstünden cezalar verilmeye başlandı ve yukarda da değindiğim üzere Mahkemeler ağır ceza verme konusunda hassas davranıyor ama 6 yıl ile sınırlı bir cezadan bahsediyoruz. Belki de bu sürenin güncellenmesi gerekebilir. Ama hapis cezaları caydırıcı da olsa bu tip suçlarda ayrıca toplumun geneline yönelik önleyici icraatların hayata geçirilmesi gerekir. Ayrıca bu tip suçları işleyen kişilerin, cezaevinde kaldığı süre ve çıktıktan sonra devam ettirecekleri özel rehabilitasyon programlarına katılması zorunlu hale getirilmelidir. Suçla mücadele etmek sadece hapis cezası vererek sağlanamaz. Rehabilitasyonun en önemli bacaklarından biri de zihniyetin dönüştürülmesi ve bireylere insan hakları odaklı bir perspektif kazandırmaktır” ifadelerini kullandı.

KKTC’de çocuklara yönelik sosyal hizmet mekanizmalarının var olduğunu ancak yetersiz olduğunu söyleyen Murat, mevcut destekleri ve eksiklikleri şu şekilde sıraladı:

“Var olan destekler:

  • Sosyal Hizmetler Dairesi: Koruma kararı alabilir, psikososyal destek sunabilir. Ama Dairenin hizmet şemasının ve çalışma koşullarının da yeniden ele alınması gerekir. Bir memurun her türlü toplumsal grupla çalışması değil, uzmanlaşıp belli alanlarda yönelmesi gerekir. Mesela çocuklarla, engellilerle, yaşlılarla, göçmenlerle gibi gruplara yönelik çalışacakları bir sistem kurulmalıdır. Modern sosyal hizmet anlayışı bunu gerektirir. Her konuda uzmanlaşıp ihtiyaç durulan hizmeti vermeniz pek de mümkün değildir.

  • Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde psikolojik destek hizmetleri verilebiliyor.

  • SOS Çocuk Köyü çocuklar ve ailelere yönelik projeler üzerine çalışıyor.”

Eksikleri ise,

  • “Çocuk İzlem Merkezi yok.
  • Çocuğun adli sürecinden sonra rehabilitasyonu için psikolojik izlem ve takip sistemi kurulmuş değil.

  • Mağdur çocuğa yönelik destek süreci çoğunlukla dava bitince sona eriyor. Oysa ki çocuğun adli süreç öncesi, süresince ve sonrasında çok disiplinli destek alması şarttır.

  • Ülkedeki kontrol edilemez nüfus artışı, Türkçe bilmeyen çocuklar gibi pek çok problem de yapısal anlamda çocukların güçlendirilmesini zorlaştırmaktadır. Sosyal Hizmetler Dairesi’nin hem personel hem de bütçe yönünden güçlendirilmesi gerekir. Bu hali ile sorunları çözebilme yetisi azalıyor” şeklinde anlattı.

Murat, haberleştirme sürecinde çocuğun üstün yararının korunması gerektiğine vurgu yaparak, “Mahkeme’de gerçekleşen yargılamalar çocuklar söz konusu olduğunda kapalı şekilde yapılmaktadır. Çocukların cinsel nitelikli suçlara maruz kalması durumunda, haberleştirme sürecinde temel ilke çocuğun üstün yararının korunmasıdır. Bu konuda Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme gibi uluslararası belgeler çok açık bir çerçeve çizer. Haberde çocuğun kimliğini açığa çıkarabilecek isim, fotoğraf, yaş, okul, aile bilgileri gibi her türlü unsurdan kesinlikle kaçınılmalıdır. Kullanılan dil sansasyonel, travmatik veya suçlayıcı olmamalı; çocuğun onurunu, psikolojik bütünlüğünü ve özel hayatını koruyacak bir hassasiyetle seçilmelidir. Çocuk, yaşadığı travmanın yeniden mağduru haline getirilmemeli, haber dili ile güçlendirilmeli ve korunmalıdır. Ayrıca yargı süreci tamamlanmadan suç isnatlarında bulunulmamalı; masumiyet karinesi ihlal edilmemelidir. Medya, kamuoyunu bilgilendirirken, çocuk haklarına saygılı davranmak ve çocuğun desteklenmesine katkı sağlayacak bir yaklaşım benimsemekle yükümlüdür. Ayrıca haberde, koruma, destek ve rehabilitasyon mekanizmalarına dair bilgilendirme yapılarak çocukların güçlendirilmesine katkı sağlanmalıdır” dedi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.