Başbakan Üstel: Egemenliğin ve garantörlüğün önemi bir kez daha ortaya çıktı

Başbakan Ünal Üstel, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada uluslararası gelişmeleri ve Kıbrıs sorununu değerlendirdi. İsrail-Gazze savaşı ile Ukrayna-Rusya savaşının uzun süredir devam ettiğine işaret eden Üstel, son olarak İsrail-İran savaşının da başladığını belirtti. Uluslararası kamuoyunun bu savaşlara sessiz kaldığını ifade eden Başbakan Üstel, “Savaşların önüne geçilemiyor. Uluslararası kurumların ne kadar yetersiz kaldığı görünüyor” dedi.

Yaşanan gelişmelerin, egemenliğin ve garantörlüğün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayan Üstel, Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında insan mübadeleleri yaşandığını, ardından da toprak dağıtımıyla ilgili çalışmalar yapıldığını anımsattı; buna karşın Rum tarafının, Vasilik Yasası kapsamında mevcut çalışmaları ötelediğini ifade etti.

Mülkiyet sorununun iade ve takas yoluyla çözülmesi gerektiğini belirten Üstel, Güney Kıbrıs’ın yaptığı tutuklamaların gayri yasal olduğunu söyledi. Üstel, “Bizim insanlarımız tedirgin ediliyor. Rum tarafı, bizim ekonomimizi çökertmek için elinden geleni yapıyor” şeklinde konuştu.

Hükümete geldiklerinde Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) ayrı bir kaynak yarattıklarını ve gerekli ödemeleri yaptıklarını belirten Üstel, bugüne kadar 230 dosyanın sonuçlandırıldığını aktardı.

Kıbrıs Türk halkının yıllardır adalete ulaşamadığını dile getiren Başbakan Ünal Üstel, “Biz dünyadan adalet istiyoruz. Kıbrıs Türkü bugüne kadar hak ettiği adaleti görmedi. Türkiye’nin garantörlüğünde egemen bir devlet olmalıyız” dedi.

ERHÜRMAN

Başbakan Üstel'den sonra yeniden söz alan Tufan Erhürman, kavramların birbirine karıştığını, Ukrayna ve Rusya’nın iki egemen devlet olduğunu, aralarında egemen eşitlik bulunduğunu kaydederek, “Egemen devletler arasında da savaş olabilir” dedi.

Garantörlük konusuna da işaret eden Erhürman, Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünün bu adanın tamamında geçerli olduğunu söyledi.

Erhürman, “Siz ‘iki ayrı devlet’ dediğinizde KKTC üzerindeki garantörlükten bahsediyorsunuz ama bu Türkiye’nin garantörlük hakkını daraltmak demektir. ‘İki devletli çözümü ve garantilerin devamını istiyorum’ diyorsunuz ama bu ikisi birbirini tutmuyor” dedi.

Erhürman, 50 senede yaşananlardan ders çıkarılması gerektiğini ancak bunun yapılmadığını da söyledi.