Deniz İşçioğlu: TAM Parti’nin başarısını kadrolar belirleyecek

Kamu yönetimi uzmanı Deniz İşçioğlu, Serdar Denktaş liderliğinde kurulan TAM Parti’sini değerlendirdi

Kamu yönetimi uzmanı Deniz İşçioğlu, yeni kurulan TAM Partisi’nin siyasi geleceğine dair soru üzerine değerlendirmelerde bulunarak, bir partinin başarısının yalnızca lider figürüyle değil, kadrolarla birlikte şekilleneceğini vurguladı.

İşçioğlu’na göre, toplum Serdar Denktaş’ın fikirlerine yabancı değil; ancak siyasi başarı, bu fikirlerin kimlerle birlikte hayata geçirileceğiyle doğrudan ilişkili olacak.

Toplumun tarihsel olarak lider odaklı yapılarla şekillendiğini söyleyen İşçioğlu, bir liderin etrafında kimlerin toplanacağının da siyasi yönelimleri doğrudan etkilediğini ifade etti.

“Serdar Denktaş’ın görüşlerini toplum bilir ama sonucu, onun etrafında oluşacak kadrolarla birlikte göreceğiz,” diyen İşçioğlu, yeni partilerde başarıya dair öngörülerin, kadroların sahneye çıkmasıyla daha net yapılabileceğini belirtti.

“ZAMAN EN DEĞERLİ KAYNAK, SATIN ALINAMAZ”

Siyaset yapımında kaynakların doğru tespitinin önemine dikkat çeken İşçioğlu, özellikle zaman kaynağının altını çizdi.

“Zaman en önemli kaynaktır; satın alınmaz, kiralanamaz,” diyerek siyasal planlamanın gerçekçi bir zemine oturtulması gerektiğini belirtti. “Elimizde testere değil balta varsa, ona göre planlama yapılmalı. Sadece efor harcamak yetmiyor,” sözleriyle hükümette kaynak yönetiminin önemine dikkat çekti.

YENİ PARTİLERDE TABAN VE KADRO UYUMU KRİTİK

İşçioğlu, siyasal partilerin doğasının yalnızca ülkemize özgü olmadığını, dünyada da partilerin ya sivil toplumdan doğduğunu ya da mevcut partilerin içinden kopan alternatif yapılarla şekillendiğini ifade etti.

“Kitle partilerinde herkesin aynı şeyi savunması mümkün değildir. Vekillerin yüzde yüz hemfikir olması zaten beklenemez,” diyen İşçioğlu, küçük partilerde taban ve kadro arasındaki görüş yakınlığının daha fazla olabileceğini söyledi.

Tek partili iktidarlarda istikrarın daha kolay sağlanabildiğini belirten İşçioğlu, siyasal yapının istikrarla ikrar (toplumsal mutabakat) arasındaki dengeyi de gözetmesi gerektiğini vurguladı.

“Farklı görüşlerin oluşabilmesi siyasetin doğası gereğidir. Ama bu çeşitlilik, istikrarı da bozmayacak şekilde yönetilmelidir,” şeklinde konuştu.