AB’nin ‘sahte yargı’ söylemi ve rehine iddialarına Türk iş insanlarından yanıt

Avrupa Birliği (AB) Sözcüsü, KKTC’de beş Kıbrıslı Rum’un yargılanmasına ilişkin yaptığı açıklamada, AB’nin ne “sahte devleti” ne de “yargı sistemini” tanıdığını belirtti. Sözcü, söz konusu yargılamalardan endişe duyulduğunu, ayrıca mülkiyet anlaşmazlıklarının ve cezai kovuşturmaların mevcut siyasi gerilimlerin merkezinde yer aldığını kaydetti.

Söz konusu açıklama, sosyal medyada farklı yorumlara yol açtı. Yazar Hasan Erçakıca, Kıbrıslı Rum zanlıların fotoğrafını paylaşarak, “Bunun bedelinin ağır olacağını yazmıştık... Daha işin başındayız... Bu rehinelerden nasıl kurtulacağımızı kimse bilmiyor sanırım!” ifadelerini kullandı.

Erçakıca’nın sözleri, AB’nin söylemleriyle birleşince kamuoyunda “rehine siyaseti” tartışmasını yükseltti.Ancak bu söyleme karşı çıkanlar da oldu. İş insanı Salih Kayım, Erçakıca’nın paylaşımına verdiği yanıtta, hukukun üstünlüğüne vurgu yaparak sert eleştiriler yöneltti:

“Ne rehinesi ben anlamadım! Yasa yasadır; benim, senin, herkesin uyması gerekir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mahkemelerinde uyuşturucu suçundan ceza alanlar da mı rehine? Trafik suçundan yatanlar da mı rehine? Washington DC mahkemesi Tomazus’un açtığı davada, ‘Kıbrıs’ın kuzeyinde ABD olarak biz tanımasak da tüm kurumlarıyla çalışan bir devlet sistemi vardır, yargısı bağımsızdır’ dememiş miydi? Ayrıca 2015’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de KKTC yargısının bağımsızlığını ve işlevini kabul etmişti.”

Kayım’ın çıkışı, Kıbrıslı Türk iş insanlarının genel yaklaşımını yansıtarak dikkat çekti. Yargının bağımsızlığını ve Anglo-Sakson hukuk sistemine dayanan yapısını hatırlatan bu tavır, hem AB’nin “sahte yargı” nitelemesine hem de “rehine siyaseti” söylemine karşı güçlü bir yanıt oldu.

Ne olmuştu?

Andreas Kypriano, Annia Kypriano, Niki Geogoria, Antonis Lourol ve Gregory Geogoria, İskele’de bir özel mülke izinsiz girmek ve askeri bölgeyi ihlal etmekle suçlanmıştı.
Kıbrıslı Rumlar’ın yargılanması devam ediyor.