İÇ HABERLER
okuma süresi: 12 dak.

Trump, Kıbrıs sorununu çözebilir mi?

Trump, Kıbrıs sorununu çözebilir mi?

ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna-Rusya savaşına yaklaşımı ve Kırım konusundaki pozisyonları, Kıbrıs’taki aktörler ve bölgesel güç dengeleri açısından tartışmalara yol açtı. Uzmanlar, Kıbrıs’ın şu anda ABD için öncelikli bir konu olmadığını, ancak enerji koridorları ve bölgedeki stratejik konumunun Washington’un dolaylı etkisini artırabileceğini belirtiyor. Öte yandan, IMEC gibi projeler ve bölgedeki aktörlerin iş birliği potansiyeli, Kıbrıs Sorunu’nda kalıcı çözüm için fırsatlar ve riskler taşıyor.

Yayın Tarihi: 01/09/25 21:10
okuma süresi: 12 dak.
Trump, Kıbrıs sorununu çözebilir mi?

ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna-Rusya savaşına yaklaşımı ve Kırım konusunda aldığı pozisyonlar, Kıbrıs’taki aktörler ve bölgesel güç dengeleri açısından tartışmalara yol açtı.

Trump’ın önceliklerini ve dış politika stratejilerini değerlendiren uzmanlar, Kıbrıs’ın şu anda ABD için acil bir öncelik olmadığını, ancak bölgedeki enerji koridorları ve stratejik konumunun Washington’un dolaylı etkisini artırabileceğini belirtiyor. Öte yandan, Doğu Akdeniz’deki enerji iş birlikleri, IMEC gibi projeler ve bölgedeki aktörlerin iş birliği potansiyeli, Kıbrıs Sorunu’nda kalıcı bir çözüm için fırsatlar ve riskler taşıyor.

Bu gelişmeler ışığında, Trump’ın Kıbrıs sorununda aktif bir çözüm sağlayıp sağlayamayacağı sorusu, hem uluslararası hukukun hem de bölgesel dengelerin gölgesinde tartışılmaya devam ediyor.

TRUMP, UKRAYNA VE RUSYA ARASINDAKİ SAVAŞIN SONA ERDİRİLMESİ İÇİN, KIRIM'DAN VAZGEÇİLMESİNİ ÖNERMİŞTİ

Geçtiğimiz haftalarda ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’e, Rusya ile savaşın sona erdirilmesi için Kırım’dan vazgeçmesi gerektiğini söylemesi, Güney Kıbrıs’ta büyük yankı yaratmıştı.

Trump, Zelenskiy’yi Beyaz Saray’daki kritik görüşmesinden bir gün önce hedef alarak, Rusya’nın işgali altındaki Kırım’ın geri alınmasının ve Ukrayna’nın NATO üyeliğinin herhangi bir uzlaşıda masada olamayacağını söylemiş, bu koşullar kabul edilirse çatışma “neredeyse derhal” sona erebileceğini ifade etmişti.

TRUMP'IN AÇIKLAMALARI RUM TARAFINDA ENDİŞEYLE KARŞILANDI: "KIRIM YAKLAŞIMI, KIBRIS SORUNUNA DA YANSIR MI?" ENDİŞESİ

Bu açıklamalar, Kıbrıs’ta özellikle Rum basınında endişeyle karşılandı. Gazetelerde, Trump’ın yaklaşımının Kıbrıs sorununa da yansıyabileceği ve ileride toprak konusunda Rum tarafını zor durumda bırakabileceği yorumları yapıldı.

Rum hükümeti ise gelişmeler üzerine temkinli bir tavır aldı. Hükümet Sözcüsü Konstantinos Letimbiotis, yaptığı kısa değerlendirmede “Ukrayna’nın toprak bütünlüğü konusunda verdiği mücadeleye destek veriyoruz” ifadelerini kullandı.

ARİS KONSTANTİNİDİS, TRUMP'IN UKRAYNA’DAN SONRA KIBRIS SORUNUNA YÖNEBİLECEĞİ DEĞERLENDİRMELERİNE DİKKAT ÇEKTİ

Konuyla ilgili bir diğer analiz ise Kıbrıs Üniversitesi Uluslararası Hukuk Doçenti Aris Konstantinidis'den gelirken, kendisi ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna’ya yönelik Kırım ve NATO kararları konusundaki tutumunu uluslararası hukuk açısından tehlikeli bulduğunu belirtti. Konstantinidis, “Bu, diğer birçok kişinin iştahını kabartabilir ve bu tür saldırgan politikalarda ısrar etmelerine neden olabilir” dedi. Konstantinidis, örnek olarak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kırım’ı, Kıbrıs’ın kuzeyindeki durumla karşılaştırarak, uluslararası aktörlerin “zorla ele geçirilen toprakları tanıyabileceğini” göstermek isteyebileceğini ifade etti.

Konstantinidis, uluslararası hukukun “yabancı toprakların zorla ilhakını yasaklayan” temel kuralının yarım asırdır "Kıbrıs Cumhuriyeti" için koruma işlevi gördüğünü vurgularken, bu kuralın erozyona uğratılması halinde Kıbrıs’ın gelecekte hukuki zeminde kendini savunmasının zorlaşacağını, Türkiye’nin ise bu kuralı görmezden gelmesinin daha kolay hale geleceğini kaydetti.

Konstantinidis ayrıca, Trump’ın uluslararası hukuku dikkate almadan dünya haritalarını değiştirmeye kararlı bir lider olduğunu savunarak, “Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve Fas’ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasıyla da bu yaklaşımını göstermiştir” dedi. Hukuk uzmanı Konstantinidis, Kıbrıs Türk basınında yer alan bazı yorumların, Trump’ın Ukrayna’dan sonra Kıbrıs sorununa yönelebileceği değerlendirmelerine dikkat çektiğini belirtti.

ABD'NİN BÖLGEDE ARTAN ETKİSİ: RUM ENERJİ BAKANI, ABD GÜDÜMÜNDEKİ IMEC KORİDORUNU DOĞU AKDENİZ'DE ENERJİ İŞ BİRLİĞİNİN ÖNEMLİ BİR ADIMI OLARAK DEĞERLENDİRDİ

ABD'nin bölgedeki önemli girişimlerinden biri olan IMEC koridoru, Güney Kıbrıs Enerji Bakanı Yorgos Papanastasiu tarafından Atina’da düzenlenen Energy Transition Summit: East Med and Southeast Europe başlıklı uluslararası konferansta, ülkesinin Doğu Akdeniz’de enerji iş birliğinin “kavşağı” olduğu öne sürüldü.

Papanastasiu, Güney Kıbrıs’ın bölge ülkeleri ile Avrupa arasında bir köprü rolü oynadığını savundu ve Münhasır Ekonomik Bölge’deki doğal gaz yataklarıyla bölgenin enerji ikmaline katkı sağlayabileceğini öne sürdü.

FİKRİ TOROS: DOĞU AKDENİZ'DEKİ GELİŞMELER, DÜNYA DÜZENİNDE KÖKLÜ BİR DÖNÜŞÜME İŞARET EDİYOR

Yine bölgede yaşanan bu gelişmeler hakkında açıklama yapmış olan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Fikri Toros, Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin dünya düzeninde köklü bir dönüşüme işaret ettiğini söyledi. Toros, artık ülkelerin siyasi pozisyonlarından çok güvenlik ve enerji odaklı ortak çıkarların ön plana çıktığını vurguladı. Kıbrıs sorununun da sadece iki toplumun değil, bölgedeki yeni dünya düzeninin barış, adalet ve eşitlik temelinde kurulup kurulamayacağının bir sınavı olduğunu dile getirdi.

Toros, “Bölgesel kırılganlığın son bulması için, Kıbrıs’ta siyasi eşitliğe dayalı, adil ve kalıcı bir kapsamlı çözüm şarttır” dedi. Uluslararası güçlerin çatışmaları yönetmek yerine kalıcı çözümler üretmeye odaklanması gerektiğini belirten Toros, bunun taraflara somut destek ve cesaret vermeyi, barış süreçlerine bağlı kalmayı gerektirdiğini ifade etti. Toros’a göre, Kıbrıs’ta siyasi eşitliğe ve güvenliğe dayalı ortaklık vizyonuna sahip liderlerin görevde olması da bu süreç için hayati önem taşıyor.

OĞUZ UFUK HAKSEVER: IMEC GİBİ KORİDORLARIN ÇÖZÜME KATKI SAĞLAYACAK GÖREVİ GÖRMESİNDEKİ ÖN KOŞUL, BÖLGE AKTÖRLERİNİN ORTAK ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA İŞLEMESİDİR

Konuyla ilgili olarak Kıbrıs Postası’na değerlendirmede bulunan Doğu Akdeniz Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Araştırma Görevlisi ve Uluslararası İlişkiler Doktora Adayı Oğuz Ufuk Haksever, IMEC gibi enerji yolları ve ekonomik koridorların bölgesel barış için önemli fırsatlar sunduğunu belirtti. Haksever, barışa ulaşmak için aktörlerin bu projeleri rekabet alanı yerine iş birliği alanı olarak görmesinin şart olduğunu vurgularken, aksi halde IMEC ve benzeri ekonomik koridorların çatışma riskini artırabileceğini ifade etti.

Haksever ayrıca, bölgedeki aktörlerin, özellikle Kıbrıs tarafları, Türkiye ve Yunanistan’ın ortak çıkarları doğrultusunda iş birliği yapmasının, bu projelerin çözüme katkı sağlayacak katalizör olmasında ön koşul olduğunu dile getirdi.

"KIBRIS ŞU ANDA TRUMP VE ABD'NİN DIŞ POLİTİKADAKİ ÖNCELİĞİ DEĞİL; ANCAK IMEC ABD'NİN BÖLGEDE DAHA AKTİF BİR ROL OYNAMASI İÇİN FIRSAT YARATABİLİR"

Haksever, IMEC projelerinin ABD tarafından Çin’in Kuşak-Yol İnisiyatifi’ne alternatif olarak görüldüğünü ve bölgedeki etkisini artırmada bir araç olarak kullanılabileceğini söyledi. Haksever, bu bağlamda ABD’nin bölgede daha aktif bir aktör olarak rol oynayabileceğini ve Kıbrıs’ın stratejik öneminin ön plana çıkabileceğini ifade etti.

Ancak Haksever, Kıbrıs’ı şu anda Trump ve ABD’nin dış politika önceliği olarak görmediğini vurguladı. Haksever, Trump’ın popülist bir aktör olarak, iç ve dış siyasette karizmatik liderliğini ön plana çıkaracak adımlar attığını belirtti. Haksever değerlendirmesinin devamında, “Ukrayna-Rusya, Azerbaycan-Ermenistan ve İsrail-Filistin hattında yaşanan aktif çatışmalar, Trump’ın imajını güçlendirmekte önemli rol oynuyor. Bu nedenle, Kıbrıs gibi ‘donmuş çatışma’ olarak görülen ve uzun süredir aktif çatışma yaşanmayan bir çözüm, Trump’ın önceliği değil gibi görünüyor” dedi.

"ABD BÖLGEDEKİ VARLIĞI KIBRIS SORUNUNU ÇÖZMEK YERİNE, GÜNEY KIBRIS İLE DERİNLİKLİ İŞ BİRLİĞİ KURARAK SAĞLAMAYI TERCİH EDİYOR"

Haksever, hem Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki zayıflayan etkisi hem de Güney Kıbrıs’ın Rusya’dan uzaklaşarak ABD ile yakınlaşmasının, Washington’un Kıbrıs Sorunu’nda dolaylı da olsa daha proaktif bir rol üstlenmesine zemin hazırlayabileceğini belirtti. Haksever, bölgesel çatışmalar göz önünde bulundurulduğunda Kıbrıs’ın ABD ve NATO için stratejik öneminin arttığını ifade etti.

Haksever, NATO’nun (üyeleri aracılığıyla) Kıbrıs’ta askeri varlığını artırmasının bölgede hakimiyet ve etkinlik sağlamak açısından kritik önemde olduğunu söyledi. Ancak Haksever, ABD’nin bu varlığını Kıbrıs Sorunu’nu çözmek için değil, Güney Kıbrıs ile derin iş birliği kurarak sağlamayı tercih ettiğini belirterek, ABD’nin önceliğinin statükonun devamından yana olduğunu vurguladı.

"ABD'NİN KIBRIS POLİTİKASI TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİNİ DOĞRUDAN ETKİLEMEKTEDİR"

Haksever, AB açısından da Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’e açılan bir kapı olarak hem bölgede söz sahibi olmasını sağlayan bir aktör hem de üye bir devlet olarak güvenlik konularında paydaşı olduğunu ifade etti. Haksever, ABD’nin Kıbrıs politikası ile Türkiye arasındaki ilişkilerin doğrudan bağlantılı olduğunu belirtti.

Haksever, ABD’nin Kıbrıs üzerinden atacağı adımların NATO müttefiki Türkiye ile ilişkileri doğrudan şekillendirdiğini ve Türkiye’nin pozisyonlanmasında önemli rol oynadığını vurguladı. Haksever, ABD’nin Türkiye ile iyi ilişkilerinin, Kıbrıs’ta Türkiye’nin çıkarlarını gözetmesine ve söz sahibi olmasına zemin sağladığını ifade ederek, “ABD’nin Kıbrıs politikası Türkiye ile olan ilişkilerle doğrudan bağlantılı ve bu ilişkiler, ABD’nin Kıbrıs yaklaşımını belirleyen temel faktörlerden biri olarak öne çıkıyor” dedi.

TRUMP KIBRIS SORUNUNU ÇÖZEBİLİR Mİ?

Tüm bu gelişmeler ışığında, Kıbrıs sorununun çözümü hem uluslararası hukukun hem de bölgesel güç dengelerinin gölgesinde şekilleniyor. Trump’ın Ukrayna ve Kırım konusundaki tutumu, Kıbrıs’ın doğrudan ABD önceliği olmasa da, bölgedeki enerji projeleri ve stratejik konum nedeniyle Washington’un dolaylı etkisini artırabilir.

Uzmanlar, kalıcı bir çözüm için bölgesel aktörlerin iş birliği, enerji koridorlarının doğru yönetimi ve uluslararası güçlerin statükoyu değil, barışı destekleyen adımlar atmasının kritik önem taşıdığını vurguluyor. Bu çerçevede Kıbrıs sorunu, sadece iki toplumun değil, Doğu Akdeniz’deki yeni güç dengelerinin de test sahası olmayı sürdürüyor.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Haberi Facebook'ta gör