İÇ HABERLER
okuma süresi: 8 dak.

Erhürman: Tatar herhangi kapı açmayan tek cumhurbaşkanı; var olan geçişler de zorlaştı!

Erhürman: Tatar herhangi kapı açmayan tek cumhurbaşkanı; var olan geçişler de zorlaştı!

CTP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın geride bıraktığı 5 yılı eleştirerek, Tatar döneminde ilk kez kapsamlı müzakerelerin yapılmadığını ve hiçbir kapının açılmadığını söyledi. Federasyonun Türk tezi olduğunu hatırlatan Erhürman, önemli olanın çözümün adı değil içeriği olduğunu vurguladı.

Yayın Tarihi: 11/09/25 13:16
Güncelleme Tarihi: 11/09/25 14:57
okuma süresi: 8 dak.
Erhürman: Tatar herhangi kapı açmayan tek cumhurbaşkanı; var olan geçişler de zorlaştı!

Cumhurbaşkanı adayı ve Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs Postası TV’de yayımlanan ve Gökhan Altıner’in hazırlayıp sunduğu “Sabah Postası” programına konuk oldu.

"ERSİN TATAR, KENDİ DÖNEMİNDE KAPI AÇILMAYAN TEK CUMHURBAŞKANI OLMASININ YANI SIRA, VAR OLAN KAPILARDA DA GEÇİŞLER ZORLANDI"

Programda ilk olarak Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın "Çözümsüzlüğün sorumlusu Erhürman'dır" sözünü değerlendiren Erhürman, Tatar’ın döneminde Kıbrıs Türkünün siyaset tarihinde ilk kez kapsamlı resmi müzakerelerin gerçekleşmediğini, geride bırakılan 5 yıl boyunca hiçbir gelişme kaydedilmediğini belirtti. Dört Cumhurbaşkanı döneminde de en az bir geçiş kapısının açıldığını ifade eden Erhürman, ilk defa bir Cumhurbaşkanı döneminde kapı açılmadığını, hatta var olan kapılarda da geçişlerde sıkıntıların başladığını söyledi. Karma evlilikten doğan çocukların kimlik alma hakkından da bahseden Erhürman, bunun tırnak içerisinde "Kıbrıs Cumhuriyeti" kimliği olduğunu, bunun Rum değil Avrupa Birliği müktesebatı kapsamında Avrupa Birliği vatandaşlığı olduğunu da vurguladı.

Geride kalan 5 yıl boyunca Tatar’ın hiçbir gelişme sağlamadığını ifade eden Erhürman, kendisinin gerek müzakereci olarak daha önce rol aldığını gerekse de gerçekleşen tüm müzakereleri sahadan takip ettiğini, Tatar’ın ise böyle bir deneyiminin olmadığını söyledi. Bunun en somut örneğinin de Tatar’ın cumhurbaşkanlığı dönemi olduğunu dile getirdi.

"'FEDERASYON BİZİ AZINLIK HALİNE GETİRECEKTİR' DEMEK, ŞİMDİYE KADAR BU POLİTİKAYI SAVUNMUŞ TÜRKİYE VE CUMHURBAŞKANLARINA DA BUNU SAVUNDUN DEMEKTİR"

Federasyonun bir Türk tezi olduğunu da hatırlatan Erhürman, bunun 1973 yılında dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit’in hükümet programında yer aldığını, federasyonun “Gerek bölgede, gerek adada kalıcı istikrarın coğrafi temelli federasyondur” tanımı ile aktarıldığını, bu tanımın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de okunduğunu hatırlattı.

Bu bağlamda Doruk Zirveleri’nin de gerçekleştiğini ve federal çözümün Birleşmiş Milletler’in parametresi haline geldiğini ifade eden Erhürman, “Federasyon bizi azınlık haline getirecektir” sözünün hem önceki Cumhurbaşkanlarına hem de Türkiye’nin oluşturduğu bu politikaya karşı gelmek anlamına geldiğini söyledi.

"ÖNEMLİ OLAN ÇÖZÜMÜN ADI DEĞİL İÇERİĞİDİR, SİZ BU MODELE İSTER FEDERASYON İSTER KONFEDERASYON DEYİN"

Kendi çözüm modelinin iki eşit kurucu devletin kendi yetkilerini egemen biçimde kullandığı, iki bölgeli ve iki toplumlu, merkezdeki yetkilerin ise siyasi eşitlik temelinde paylaşıldığı bir mekanizma olduğunu belirten Erhürman, bunun adına federasyon mu, konfederasyon mu, başka bir şey mi dendiğinin önemli olmadığını, asıl önemli olanın içeriği olduğunu vurguladı.

"BUGÜN GELİNEN NOKTADA KIBRIS ADINA TÜM KARARLARI HRİSTODULİDİS ALIRKEN, YARATILAN KRİZLERİN SONUCUNDA KIBRISLI TÜRKLER SIĞINAK KONUŞMAK ZORUNDA KALDI"

Şimdiye kadar Tatar’ın savunduğu politikalar çerçevesinde Kıbrıs’ı ilgilendiren başta deniz yetki alanı, enerji ve diğer konularda Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis’in tek başına karar aldığını söyleyen Erhürman, bu kararların Kıbrıslı Türklerin egemenlik haklarını ihlal ettiğini belirtti. Tatar’ın bu ihlallere göz yumduğunu ifade eden Erhürman, kendisinin Hristodulidis’e Kıbrıslı Türkler olmadan karar almasına müsaade etmeyeceğini kaydetti. Kıbrıs Türkünün “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin eşit kurucu ortağı olduğunu hatırlatan Erhürman, bugün gelinen noktada Hristodulidis’in yarattığı krizler sonucunda Kıbrıslı Türklerin sığınak konuşmak zorunda kaldığını söyledi.

"BEN İKİ EŞİT KURUCU DEVLET TEMELİNDE BİR ÇÖZÜM SAVUNUYORUM; BELKİ DE TATAR İLE İÇERİĞİ KONUŞSAK, AYNI ŞEYİ KONUŞTUĞUMUZU ANLAYACAĞIZ"

Tatar’ın isimlere takıntılı olduğunu belirten Erhürman, “Belki de içerik konuşulsa aynı şeyi konuştuğumuzu anlayacağız” dedi. Kendilerinin de iki eşit kurucu devleti savunduğunu söyleyen Erhürman, en temel farkın Tatar’ın modelinde Kıbrıslı Türklerin adanın tamamında sahip olabileceği tüm haklardan vazgeçmesi olduğunu vurguladı. Erhürman başta garantörlük hakkı olmak üzere bunların “Kıbrıs Cumhuriyeti” üzerindeki haklar olduğunun altını çizdi.

Kıbrıs sorununda kapsamlı bir çözüme ulaşılıncaya kadar, 1960’tan kaynaklanan tüm haklardan Kıbrıslı Türklerin de faydalanması gerektiğini söyleyen Erhürman, bu hakların geri alınması için mücadele edeceğini belirtti. Tatar’ın pozisyon olarak bunu yapmadığını ve yapamayacağını söyleyen Erhürman, yapılması gerekenin iki egemen eşit kurucu devletin haklarını savunmak ve geri almak olduğunu ifade etti.

ERHÜRMAN, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM POLİTİKASININ ZORLUĞUNU KÜRESEL AÇIDAN DA DEĞERLENDİRDİ

Kıbrıs sorununun uluslararası boyutuna da değinen Erhürman, başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kendi iç meselelerinden ötürü iki devletli çözüme sıcak bakmadığını, Türk Devletler Teşkilatı’ndaki devletlerin de bu kararı desteklemediğini söyledi. Avrupa Birliği çatısı altında İspanya gibi devletlerin bu modeli reddettiğini belirten Erhürman, Türkiye’nin dahi Suriye’de bu tip bir modeli reddettiğini hatırlattı. Erhürman, küresel gelişmeler ışığında iki devletli çözümün neredeyse imkânsız olduğunu vurguladı.

"TATAR'IN KAPSAMLI MÜZAKERELER İÇİN ÖN ŞART KOYDUĞU 3D KABUL EDİLİNCE, BM PARAMETRELERİ ÇERÇEVESİNDE FEDERASYON KONUŞULACAK"

Tatar’ın 3D politikasını da değerlendiren Erhürman, tüm bu politikaların iki devletli çözüme oturmak değil, kapsamlı çözüm masasına oturmak için ön şart olduğunu belirtti. BM tarafından bu şartların kabul edilmesi durumunda federasyon görüşmelerinin başlayacağını ifade etti. Doğrudan temas, uçuş ve ticaret konularının şimdiye kadar tüm Cumhurbaşkanları tarafından müzakere edildiğini hatırlatan Erhürman, bunları ön şart olarak koymanın anlamsız olduğunu, çünkü kabul edilmesi halinde kapsamlı müzakerelerin zaten BM parametreleri çerçevesinde başlayacağını söyledi.

Eylül ayında gerçekleşecek üçlü görüşmeye de değinen Erhürman, BM Genel Kurulu çerçevesinde her yıl tüm üye ülkelerin bir araya geldiğini, bu bağlamda üçlü bir görüşmenin çok doğal olduğunu, ancak bunun çözüme yönelik önemli bir adım anlamına gelmediğini kaydetti. Cenevre ve New York’taki müzakereleri de değerlendiren Erhürman, bu zirvelerin Gazze’deki soykırım esnasında gerçekleştiğini, Kıbrıs’ta ise müzakereciler düzeyinde Haspolat sınır kapısının açılması gibi konuların gündeme geldiğini söyledi.

"ESAS ANKET SAHADADIR, SAHADA GÖRDÜKLERİMİZ, ANKETLER KADAR SEVİNDİRİCİDİR"

Programda son olarak Cumhurbaşkanlığı anketlerini de değerlendiren Erhürman, bir adayın “önde giden bir aday yok” demesinin tabloyu çok açık biçimde ortaya koyduğunu, kendileri açısından da tablonun olumlu göründüğünü dile getirdi. Ancak esas anketin sahada görüldüğünü vurgulayan Erhürman, sahada gördüklerinin de anketler kadar sevindirici olduğunu kaydetti.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Haberi Facebook'ta gör