Eski Veteriner Dairesi Müdürü Akçaba: Araç lastikleri taşıyıcı, limanlarda havuz bile yok

Ülkemizde 1960'tan sonra ilk kez şap hastalığı tespit edildiği ifade ediliyor.

Şap, ilk kez 2007-2008 yıllarında Güney Kıbrıs'tan bulaşma riski ile gündeme gelmişti. 

İskele’ye bağlı Boğaziçi köyünde faaliyet gösteren bir mandırada şap hastalığının tespit edilmesi üzerine bölgede karantina, aşılama, biyo-güvenlik ve hayvan hareketlerine yönelik kapsamlı önlemler gündeme geldi.

Yetkililer, hastalığın yayılmasını önlemek amacıyla riskli temasların sınırlandırıldığını belirtirken, Eski Veteriner Dairesi Müdürü Nazım Akçaba ise mevcut uygulamaların yetersizliğine dikkat çekti.

“ASIL TAŞIYICI ARAÇ LASTİKLERİ, AMA LİMANLARDA HAVUZ BİLE YOK”

Kıbrıs Postası’na konuşan Eski Veteriner Dairesi Müdürü Nazım Akçaba, şap hastalığının taşınmasında en büyük riskin araç lastikleri olduğuna vurgu yaptı.

Akçaba, liman girişlerinde araçların dezenfeksiyondan geçirilmesi için basit bir havuz sisteminin dahi kurulmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Bizde karantina uygulamaları 200 yıllık yasalara dayanıyor ama en basit önlemler alınmıyor. Türkiye şap konusunda kırmızı çizgi kategoride. Buna rağmen liman girişlerinde araçlar için bir havuz sistemi yok. Şap sadece balya taşıyan araçlarla gelmez; her türlü araç lastiğiyle taşınabilir. Bunlar en kritik kaynaklar.”

“BELANIN BİZİ BULMASINI BEKLİYORUZ”

Akçaba, ülkede hayvan hastalıklarıyla mücadelede süreklilik sorunu yaşandığını savunarak, alınan önlemlerin genellikle geçici kaldığını söyledi.

“Bir mavi dil hastalığı gündeme gelir, aşılama programı başlar ama sonra bırakılır. İstikrar yok. Hep belanın bizi bulmasını bekliyoruz” diyen Akçaba, şap hastalığında da benzer bir tabloyla karşı karşıya olunduğunu ifade etti.

Akçaba, şap hastalığının hellim ihracatı açısından da ciddi riskler barındırdığını vurguladı. Hastalığın varlığı halinde özel sağlık sertifikalarının zorunlu hale geldiğini hatırlatan Akçaba, bunun ihracat süreçlerini doğrudan etkileyebileceğine dikkat çekti.

2007–2008 DENEYİMİ: “YOL HARİTASI VE ACİL EYLEM PLANLARI VAR”

Eski müdür, 2007–2008 yıllarında Güney Kıbrıs’ta şap hastalığı şüphesi üzerine kapsamlı önlemler alındığını anımsattı. O dönemde özellikle 10–12 sınır kapısında sıkı kontroller uygulandığını belirten Akçaba, Veteriner Dairesi bünyesinde bu tür durumlar için önceden hazırlanmış acil eylem planları ve yol haritaları bulunduğunu söyledi.

“CANLI VE KARKAS ETTE RİSK GÖZ ARDI EDİLMEMELİ”

Canlı hayvan ve et ithalatına da değinen Akçaba, özellikle karkas ette şap virüsünün bozulmadan onlarca yıl kalabilme riski bulunduğunu ifade ederek bu alanda daha sıkı denetim ve kontrol mekanizmalarının şart olduğunu vurguladı.

Kıbrıs Postası’na konuşan dair eski müdür konu hakkında şöyle dedi;

“Bizde bir karantina uygulaması 200 yıllık yasalardan geliyor. Türkiye şap konusunda kırmızı çizgi kategoride… Doyasıyla en azından liman girişlerine araçlar için bir havuz sisteminin çoktan kurulması gerekirdi. İlla balya taşıyan araç meselesi değil... Her türlü araçlarda lastiklerle taşınma, en kritik taşınma sebebi… Kaynak bunlar… En basit önlem alınmadı. Hep belanın bizi bulmasını bekliyoruz… Mesela ülkemizde bir mavi dil hastalığı konuşulur, bir aşılama programı başlar ama sonra bırakılır. İstikrar yok…

Şap hastalığının hellim ihracatını da etkileyen yönleri vardır; özel sağlık sertifikası aranır.

2007 -8 yılarında Güney Kıbrıs’ta şap hastalığı şüphesi üzerine o dönem gerekli önlemleri almıştık. Özellikle 10-12 sınır kapısında… Yani ilgili veteriner dairesinde, izlenecek yol haritası ile ilgili acil eylem planları var.

Canlı et ithali konusunda da, özellikle karkas ette şapın hiç bozulmadan onlarca yıl kalma riski var.”