EKONOMİ & FİNANS
okuma süresi: 11 dak.

İktisatbank piyasa analizi: Fed indirime hazır, altın rekor kırıyor; Fransa ve Japonya siyaseti sarsıldı!

İktisatbank piyasa analizi: Fed indirime hazır, altın rekor kırıyor; Fransa ve Japonya siyaseti sarsıldı!

İktisatbank, 8 Eylül 2025’e ilişkin piyasa analiz raporunu yayımladı. Raporda, "Fed indirime hazır, altın rekor kırıyor. Fransa ve Japonya siyaseti sarsıldı!” ifadeleri kullanıldı.

Yayın Tarihi: 08/09/25 07:30
okuma süresi: 11 dak.
İktisatbank piyasa analizi: Fed indirime hazır, altın rekor kırıyor; Fransa ve Japonya siyaseti sarsıldı!
A- A A+

İktisatbank'ın 8 Eylül 2025’e ilişkin Günlük Piyasa Analiz ve Yorumu şu şekilde:

Her ayın ilk cuması olduğu üzere açıklanan ABD tarım dışı istihdam verisi, dünyanın en büyük ekonomisinin sağlığına dair en kritik göstergelerden biri olarak kabul ediliyor. Beklentilerin çok altında gelen son veri, Fed’in eylül toplantısında faiz indirimine gideceği beklentilerini kuvvetlendirdi. Bu tablo küresel hisse senetlerinde alım iştahını artırırken, ABD tahvil getirileri ve dolar geriledi.

Japonya’da ise göreve geleli bir yıl bile olmadan Başbakan Ishiba, yükselen yaşam maliyetlerinin yarattığı seçmen öfkesinin iktidara ağır kayıplar yaşatmasının ardından sorumluluk alarak istifa etti. 68 yaşındaki Ishiba, “bayrağı yeni nesle devretme zamanı” dedi. Piyasalar, yerine geçecek ismin maliye ve para politikasında gevşeme yanlısı olabileceği endişesiyle BOJ’un politika patikasına dair belirsizlikleri fiyatlıyor. Bu sabah Nikkei endeksi %1,5 yükseliş kaydederken alımlar Asya geneline yayıldı. ABD vadelileri de pozitif bölgede işlem görüyor. Öte yandan Japonya’da uzun vadeli devlet tahvili faizleri yükselişle haftaya başlarken, YEN ise değer kaybetti. Gözler, uzun vadeli tahvil faizlerinin seyrinde kalmaya devam etmeli.

ABD tarafında yatırımcıların gözü bu hafta açıklanacak enflasyon verilerinde olacak. Fed’in 25 baz puanlık indirimi tamamen (%92) fiyatlanmış durumda; 50 baz puanlık jumbo indirime ise şimdilik cılız da olsa %8 olasılık veriliyor. Yıl sonuna kadar toplamda 68 baz puanlık gevşeme bekleniyor. Beklentilerin üzerinde açıklanacak enflasyonun faiz indirim beklentilerinin zayıflayacağını, bunu da piyasalarda satış baskısı olarak karşılık bulacağını göz ardı etmeyelim.

Petrol fiyatlarının ise OPEC+’ın ekimden itibaren üretim artış hızını yavaşlatma kararı sonrası yaklaşık %1 yükseldiğini görüyoruz. Her ne kadar büyümeye yönelik görünüm pek de iyi olmasa da (petrole yönelik talep düşük), İran ve Rusya'ya yönelik yaptırım kararları ile brent cinsi ham petrol kabaca 65 dolar seviyelerinde uzun bir süredir yatay bir seyir izliyor.

Avrupa cephesinde ise Fransa Başbakanı Bayrou’nun bugün güven oylamasını kaybetmesi ile siyasi krizin daha da derinleşebileceğini düşünüyoruz. Böyle bir gerçekleşme, son üç yılda dördüncü kez hükûmet değişimine yol açarak euro bölgesinin ikinci büyük ekonomisini daha da derin bir siyasi belirsizliğe sürükleyebileceğini düşünüyoruz. Siyasi kriz, borç oranı GSYH’nin %114 seviyesine ulaşmış olan Fransa'nın bütçe disiplinini sağlama çabalarını daha da zora sokacaktır. Kredi notu indirimleri riski artarken, tahvil spreadleri ise genişliyor (30 yıllık tahvil getirisi geçen hafta son 16 yılın zirvesine yükseldi.). Fransa'da 2024 erken seçimlerinden bu yana parlamentoda çoğunluk bulunamıyor. Aşırı sağ Ulusal Birlik en büyük parti, parçalı sol ittifak ise en büyük blok konumunda. Bu tablo, Fransa’nın Avrupa’da “hasta adam” olarak anılmasına yol açıyor. Ortak para birimi EUR bu sabah son beş haftadır olduğu üzere önemli bir değişim göstermeden 1,17 seviyesinde yer almaya devam ettiğini not edelim.

ABD'de en büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi bu yıl %10 yükselmiş olsa da, ya da Nisan başında Trump'ın açıkladığı tarifeler sonrası oluşan dip seviyeleri baz alırsak %33 yükselmiş olsa da, 22,4 olan Fiyat Kazanç (F/K) oranıyla 15,9 olan tarihsel ortalamanın oldukça üzerinde işlem gördüğünün altını çizmek gerekiyor. F/K oranı, bir hissenin bir yılda üreteceği 1 dolar kâr için yatırımcının 22,4 dolar ödemeye razı olduğunu gösteriyor. F/K oranı yatırım yapılacak şirket ile ilgili ileriye dönük beklentileri yansıtsa da, hisselerin pahalı olduğu anlamına da geliyor.

Fransa ve Japonya örneklerinden de görüleceği üzere, fiat yani itibarlı (kâğıt) para sistemine yönelik endişelerin artması ile ya da büyüyen bütçe açıkları ile altının ons fiyatı haftanın son iş gününü zayıf gelen istihdam raporunun faiz indirim beklentilerini desteklemesi ile altının ons fiyatı 3,600 dolar seviyesine kadar yükselerek yeni bir rekor kırdı (yılbaşından bu yana %37 prim yaptı.). Gümüşün ons fiyatı ise 41 dolar seviyesini test etti. 125bin dolar seviyesindeki hedef seviyemizi bir ay önce test eden dijital altın (bitcoin) ise bir sonraki hamle öncesinde altının yükselişine boyun eğmeye devam ettiğini not etmemiz gerekiyor. Bütçe açıklarına yönelik endişe devam ettikçe, arzı sabit olan değer saklama araçları ve gümüşün değer kazanmaya devam edeceğini düşünüyoruz.

Türkiye cephesinde ise, CHP İstanbul Kongre kararı sonrasında artan siyasi tansiyon haftanın son iş günü de etkili olmayı sürdürürken, hafta sonunda iç siyasi tansiyonun biraz daha tırmandığını gördük. CHP'nin İstanbul İl Başkanlığına girişler polis tarafından engellenmesi ile sokak olaylarının yaşandığını görüyoruz. 15 Eylül tarihinde gelecek kararın mutlak butlan olma riskinin de arttığını düşünüyoruz. TCMB'nin 2 Eylül valörlü işlemlerinde net YP pozisyonu 1,6 milyar, 3 Eylül valörlü işlemlerde ise 3,6 milyar gerilemesi ardından 4 Eylül valörlü işlemlerde 350 milyon dolar artış kaydetti (swap ve hazine dövizleri hâriç net yabancı para pozisyonu 43,7 milyar dolar). Hisse senetleri haftalık bazda %5 gerilerken, faiz indirim beklentilerine yönelik rüzgârın terse döndüğüne ilişkin endişe ile bankacılık hisseleri ise %7,4 geriledi. Bir bankacı olarak, çok rahat bir şekilde faiz indirimlerinin banka bilançolarına yaradığının altını bir kez daha çizmek isterim.

TCMB'nin olağan PPK toplantısının perşembe günü sonuçlanacağını hatırlatalım. Siyasi tansiyon öncesi 300 baz puan olan faiz indirim beklentisi her ne kadar biraz törpülense de, hâlen daha korunduğunu görüyoruz. TCMB'nin ekonomi dışındaki konulara karşı aksiyon almak zorunda kaldığını, bunun da taze izlerini 19 Mart sürecinden bu yana tecrübe ettiğimizi tekrar hatırlatmak isteriz. Şöyle ki, Aralık 2024'te faiz indirime soyunan TCMB, politika faizini Ocak ve Mart başında da indirerek %50'den %42,50 seviyesine kadar çekmesi ardından, 19 Mart tarihinde yaşanan siyasi iklim değişikliği karşısında TL'yi korumak adına Nisan ayında politika faizini yeniden %46 seviyesine yükseltmek zorunda kalmış, hatta uzun bir süre fonlamayı da faiz koridorunun üst bandı olan %49'dan yapmıştı. Akabinde, Temmuz toplantısına kadar bekleyen TCMB, yeniden faiz indirimine soyunmuşken şimdi gündem yeniden siyaset olunca kafalar da hâliyle oldukça karışmış durumda.

Tıptan örnek vermek gerekirse, kansere (enflasyon) karşı uygulanan kemoterapi (bir nevi zehir = faiz) tedavisinin dozu ve zamanlamasını iyi ayarlayamazsanız, hastayı bu sefer de uzayan tedaviden kaybedebilirsiniz. Bu minvalde işini bu zamana kadar doğru yapan TCMB'yi ya da ekonomi yönetimini yine zor bir sürecin beklediğini düşünüyoruz! Tedavinin yeniden uzaması, reel sektör ve ekonomi üzerinde ilave tahribat yaratabileceğini düşünüyoruz. Bu nedenle, faiz indiriminin geleceğine kesin gözüyle bakıyoruz.
Enflasyonla ilgili soruna karşı uzun bir süredir talebi kısma yönünde sıkı bir para politikası izleyen TCMB'nin, paranın maliyetini artırarak ekonomiyi soğutmayı tercih ettiğini biliyoruz. Lâkin enflasyonun bir diğer bileşeni var ki onun da adı arz açığı ve bunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Sanayide çarklar zorlansa da, biz daha basit olan konut (kira) ve eğitim ile sağlık cephesini ön plana çıkarmak isteriz. KKTC'de eğitim kalemi son bir yılda %64 artarken, sağlık kalemi %61 ile ikinci sırada yer aldı. Kira yani barınma kalemi %32 artarken, gıda ve alkolsüz içecekler kalemi sadece geçen ay %10,72 artış kaydetti. Basit bir yaklaşımla, TCMB bugün faiz artırsa, eğitim kalemi mi ucuzlayacak yoksa kira mı? Kamu, eğitim, sağlık gibi alanlarda ya da ucuz konut üretiminin önünü açmadıkça, sıkı para politikası ile enflasyondaki katılıkları kırmamız pek de kolay olmayabileceğini düşünüyoruz.

Yeni gün başlamadan önce, Filenin Sultanları, Tayland’da düzenlenen 2025 Dünya Şampiyonası'nda otuz beş maçtır yenilmeyen İtalya ile finalde karşılaştı ve nefes kesen mücadelede karar setinde 3-2 kaybederek dünya ikinci oldu. Türk voleybol tarihinde bir ilki gerçekleştiren Kadın Milli takımına yaşattığı büyük gurur nedeniyle teşekkür ediyoruz. Erik Dalını bir sonra sefere sakladık diyelim! Öte yandan, Erkek Milli Basketbol takımı ise Avrupa Şampiyonasında çeyrek finale kaldı.

Dün gece geç saatlerde ise 2026-2028 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) Resmî Gazete'de yayımlandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz bugün sunum yaparak OVP'yi kamuoyu ile paylaşacak. Ana çerçeve ve metodolojisinin geçen yılki OVP ile aynı olduğunu görüyoruz. Enflasyon beklentisi TCMB'nin son Enflasyon Raporu sunduğu oranlarla aynı: enflasyonun 2025’te %28,5, 2026’da %16’ya gerilemesi ve 2027’den itibaren tek haneli seviyelere inmesi öngörülüyor. Büyümenin ise 2026'dan itibaren sırayla %3,8, %4,3 ve %5,0 olması tahmin ediliyor. TL'de reel değerlenme varsayımı korunduğunu görüyoruz. USDTRY kuru ile hesaplamalara baz teşkil eden varsayımların ise (yıllık ortalama) 2025'ten başlayarak yıllar itibariyle sırası ile 39,63, 46,60, 50,71 ve 53,76 olarak hesaplamalarda kullanıldığını not edelim.

İktisatbank Günlük Piyasa Analiz ve Yorumu 8 Eylül Pazartesi

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Haberi Facebook'ta gör