EKONOMİ & FİNANS
okuma süresi: 9 dak.

Türkiye’de faiz düşüş trendi sürüyor: Kuzey Kıbrıs bu durumdan nasıl etkilenecek?

Türkiye’de faiz düşüş trendi sürüyor: Kuzey Kıbrıs bu durumdan nasıl etkilenecek?

Türkiye’de siyasi tartışmalar ve yargı süreçlerinin gölgesinde faizlerdeki düşüş trendi devam ediyor. Bloomberg, siyasi belirsizliklerin faiz kararlarını etkilediğini aktarırken, Kuzey Kıbrıs’tan ekonomistler, Türkiye’deki döviz-faiz kıskacının bölgeye aynı biçimde yansımayacağını ve faiz tartışmalarının, ekonomi politikası bağlamında ele alınması gerektiğini vurguladı.

Yayın Tarihi: 12/09/25 08:45
okuma süresi: 9 dak.
Türkiye’de faiz düşüş trendi sürüyor: Kuzey Kıbrıs bu durumdan nasıl etkilenecek?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın politika faizini 40,5’e çekmesi ve aylardır devam eden faiz indirimi eğilimi, hem Türkiye hem de Kuzey Kıbrıs ekonomisi için önemli tartışmaları gündeme getirdi.

Bloomberg, Türkiye’deki siyasi gelişmelerin ve piyasalardaki belirsizliklerin faiz kararlarını etkilediğini aktarırken, Kıbrıs Postası’na konuşan Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, Kuzey Kıbrıs’ın yapısal farklılıkları nedeniyle Türkiye’deki döviz-faiz kıskacının aynı şekilde işlemeyeceğini vurguladı. Özkızan, faiz tartışmalarının yalnızca teknik bir mesele olmadığını, ekonomi politikaları ve toplumsal güç dengeleri çerçevesinde ele alınması gerektiğini belirtti.

Öte yandan yine benzer bir konuyu Kıbrıs Postası'na değerlendirmiş olan eski Enerji ve Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı Erkan Okandan ise, Türkiye ile mali ilişkilerin Kuzey Kıbrıs’a etkisine işaret ederek, “İçeride istediğiniz kadar doğru adımlar atın, TL’nin ne olacağı belirsizliğinde sürdürülebilir ve kalıcı bir bütçe denkliği sağlamak mümkün değil. Çünkü resmen enflasyon ithal ediyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

BLOOMBERG: SİYASİ GELİŞMELER IŞIĞINDA FAİZ İNDİRİMLERİ DEVAM EDECEKTİR

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizini 250 baz puan indirerek yüzde 40,5’e çekti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ve Türkiye'de ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) yönelik soruşturmaların yarattığı siyasi tartışmalardan bu yana devam eden faiz indirimi kararları, bir kez daha beklentilerin üzerinde gerçekleşti.

Bloomberg, CHP’ye yönelik mahkeme kararlarının yatırımcı beklentilerini olumsuz etkilediğini ve Türk hisse senetleri ile lira cinsi tahvillerde satış dalgası yaratarak risk primlerini artırdığını aktardı. Bu gelişmelerin, TCMB’nin faiz kararında dikkate alınan unsurlar arasında olduğu kaydedildi. Kuruluş, Mart ayında Ekrem İmamoğlu’nun görevden alınarak tutuklanmasının piyasalarda sert satışlara yol açtığını; TCMB'nin ise lirayı istikrara kavuşturmak için 50 milyar dolardan fazla rezerv kullandığını ve faiz artırımlarına başvurduğunu hatırlattı.

TÜRKİYE'DE FAİZ DÜŞMEYE DEVAM EDECEK Mİ?

Politika faizinin günlük yaşamda borçlanma maliyetleri üzerinden doğrudan etkili olduğuna işaret eden Bloomberg, enflasyon hedefine yaklaşıldığında merkez bankalarının faiz oranlarını sabit tutarak veya düşürerek harcamaları ve ekonomik büyümeyi teşvik etmeyi amaçladığını vurguladı.

Öte yandan Reuters’ın 17 ekonomistin katılımıyla yaptığı ankette, faiz indirimlerinin yıl sonuna kadar sürmesi ve oranların yüzde 36’ya kadar gerilemesi öngörüldü. 2026 yılı sonunda ise politika faizinin yüzde 23 seviyesine inmesi bekleniyor. TCMB’nin kendi anketinde de Eylül’de faizin yüzde 40,90’a, Ekim’de yüzde 38,60’a, yıl sonunda ise yüzde 36,16’ya çekileceği tahmin edildi.

TÜRKİYE'DEKİ DÜŞÜŞ GÖSTEREN FAİZ TRENDİNİN KUZEY KIBRISA OLASI ETKİLERİ

Türkiye'deki düşüş gösteren faiz trendinin Kuzey Kıbrıs’a olası etkilerini Kıbrıs Postası’na değerlendiren Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, Türkiye’de yaşanan döviz-faiz kıskacının Kuzey Kıbrıs’ta aynı biçimde işlemediğini söyledi. Bunun temel nedeninin iki ekonominin yapısal farklılıkları olduğunu belirten Özkızan, Kuzey Kıbrıs’ta büyümenin ana kaynağının yükseköğrenim ve turizm gelirleri olduğunu vurgulayarak “Öğrenci gelirse yükseköğrenim sektörü sürer, turist gelirse turizm akar gider. Girdi-çıktı olayı yok, üretimle ilişkilendirilmiş sürekli bir dönüşüm yok” ifadelerini kullandı.

Bu nedenle, imalat sektörünün sınırlı olduğunu ve sanayi tabanlı, katma değeri sürekli artıran bir üretim kapasitesinin bulunmadığını aktaran Özkızan, girdi-çıktı döngüsünün en çok görüldüğü sektörün inşaat olduğunu, ancak inşaat sektörünün de reel anlamda sürdürülebilir bir büyüme sağlayamadığını ve 2023’te ciddi bir daralma yaşadığını belirtti. İnşaat sektöründeki gerilemenin ise “keyfi fiyatlama” yoluyla telafi edildiğini dile getiren Özkızan, bunun gerek kara para aklama iddiaları gerekse lüks motivasyonlu yabancı talebiyle ilişkili olduğunu ifade etti.

CELAL ÖZKIZAN: KUZEY KIBRIS'TA FAİZ TARTIŞMASINDAN ÖNCE EKONOMİ POLİTİKASINI KONUŞMALIYIZ

Kuzey Kıbrıs’ta esas sorunun kapsamlı bir ekonomik ve mali politika eksikliği olduğunu vurgulayan Özkızan, banka mevduatlarının büyük bölümünün faize dayalı olduğunu, dolaşımdaki paranın önemli kısmının döviz cinsinden bulunduğunu ve ülkeye giren para akışının içeride yaratılan gerçek değerle uyumlu olmadığını söyleyerek “Faiz ve para politikasını konuşabilmek için önce ekonomi politikasını konuşmamız gerekir” dedi.

Faiz tartışmasının yalnızca teknik bir mesele olmadığını, daha geniş bir ekonomi politikası ve güç ilişkileri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Özkızan, faiz oranlarının yüksek veya düşük olmasının, yapısal ve konjonktürel güç dengeleriyle doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı. Yapısal açılardan da örnek veren Özkızan, Keynesyen genişlemeci mali politika izleyen ülkelerde, kısa vadede enflasyonist etkilere rağmen talep ve yatırım yönlü canlanmayı sağlamak için düşük faiz politikası izlenebileceğini belirtti. Buna karşın neoliberal kemer sıkma yaklaşımında olan ekonomilerde, kısa vadede işsizlik ve sosyal maliyetler artmasına rağmen yüksek faiz politikalarının tercih edildiğini ifade etti.

"TÜRKİYE'DE DÖVİZ-FAİZ KISKACI KAÇINILMAZ BİR DURUM; EKONOMİK VE POLİTİK BAĞLAM GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMADAN FAİZ ORANLARIYLA İLGİLİ TARTIŞILAMAZ"

Konjonktürel etkenlere de dikkat çeken Özkızan, iç ve dış faktörlerin, o dönemdeki farklı aktörlerin taleplerini belirleyici kıldığını söyledi. Örneğin, finansal varlık sahiplerinin genellikle yüksek faiz yanlısı olduğunu, çünkü enflasyonu en büyük tehdit olarak gördüklerini belirten Özkızan, inşaat ve imalat sektörlerinin ise düşük faiz ve enflasyonist bir ortamda daha rahat iş yapabildiğini, bu nedenle bu kesimlerden de düşük faiz yönünde baskı gelebileceğini dile getirdi.

Son olarak Özkızan, Türkiye’de ve pek çok yarı-gelişmekte olan ülkede döviz-faiz kıskacının kaçınılmaz olduğunu, bu nedenle faiz oranlarıyla ilgili tartışmanın ancak bu ekonomik ve politik bağlam göz önünde bulundurularak yapılması gerektiğini vurguladı.

ERKAN OKANDAN: İÇERİDE İSTEDİĞİNİZ KADAR DOĞRU ADIMLAR ATIN, TL'NİN NE OLACAĞI BELİRSİZDİR; ÇÜNKÜ RESMEN ENFLASYON İTHAL EDİYORUZ

Öte yandan geçtiğimiz haftalarda Kıbrıs Postası’na Kuzey Kıbrıs’ın mali durumu ve enflasyon verilerini değerlendiren eski Enerji ve Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı Okandan, Türkiye ile kurulan mali ilişkilere de dikkat çekmişti.

Okandan, “İçeride istediğiniz kadar doğru adımlar atın, TL’nin ne olacağı belirsizliğinde sürdürülebilir ve kalıcı bir bütçe denkliği sağlamak mümkün değil. Çünkü resmen enflasyon ithal ediyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

SİYASİ BELİRSİZLİKLER VE YATIRIMCI BEKLENTİLERİ, FAİZ KARARLARININ ARKASINDAKİ ÖNEMLİ ETKENLER ARASINDA GÖSTERİLİYOR

Türkiye'de siyasi tartışma ve yargılanmaların ışığında, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın politika faizini düşürme trendi, ülke ekonomisinde hem borçlanma maliyetleri hem de enflasyon dinamikleri üzerinde belirleyici rol oynuyor.

Bloomberg’in değerlendirmesinde de görüldüğü gibi, siyasi belirsizlikler ve yatırımcı beklentileri, faiz kararlarının arkasındaki önemli etkenler arasında bulunuyor.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Haberi Facebook'ta gör