GÜNEY KIBRIS
okuma süresi: 5 dak.

Ulusal ötenazi: Kilise tarihinde en net ret!

Ulusal ötenazi: Kilise tarihinde en net ret!

Rum kilise söyleminin ideolojik temeli Makarios döneminde atıldı; Bugünkü Rum Başpiskopos Yeorgios’un Ada'da federal çözüm "ulusal ötenazidir", kabul edemeyiz” açıklaması, federasyonun Rum tarafında artık “taktik bir söylem bile olmaktan çıktığını” gösteriyor olabilir... Yeorgios çıkışı bir sapma değil, kilise tarihin devamı.

Yayın Tarihi: 26/12/25 08:03
okuma süresi: 5 dak.
Ulusal ötenazi: Kilise tarihinde en net ret!

Rum Başpiskoposu Yeorgios’un, Noel genelgesinde iki bölgeli iki toplumlu federasyon ve iki devletli çözüm modellerini “ulusal ötenazi” olarak niteleyerek reddetmesi, kilise tarihinde “siyasi bir devam” olarak öne çıkıyor…

Rum Başpiskoposu Yeorgios, Noel genelgesinde iki bölgeli iki toplumlu federasyon ve iki devletli çözüm modellerini “ulusal ötenazi” olarak niteleyerek reddetti; olası bir çözümün AB vatandaşlarının tüm haklarını eksiksiz güvence altına alması gerektiğini savundu.

Güney Kıbrıs'ta Başpiskopos Yeorgios, Türkiye’nin Kıbrıs’taki hedeflerinin değişmediğini savunarak yeni lider Tufan Erhürman’ı da “Türkiye’nin uzvu” olmakla suçladı. 

Bu yaklaşımda en sert, en açık siyasal-dinî çizgi Makarios döneminde şekilleniyor. Rum Ortodoks Kilisesi’nde bu söylem kişisel değil, kurumsal ve tarihsel…

Makarios’tan Yeorgios’a uzanan Rum Ortodoks Kilisesi çizgisi, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini hiçbir dönemde kabul etmedi; bugün ‘ulusal ötenazi’ olarak tanımlanan federasyon, aslında onlarca yıldır reddedilen bir model…

MAKARİOS III (Başpiskopos ve Cumhurbaşkanı) – 1950–1977

Rum siyasetinde En belirleyici figür Makarios III. Kilise–devlet ayrımını fiilen ortadan kaldıran isim.

Makarios yalnızca başpiskopos değil, aynı zamanda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanıydı. Açık biçimde Enosis’i (Yunanistan’a bağlanma) savundu. Kıbrıslı Türkleri “azınlık” olarak tanımladı, siyasi eşitliği reddetti.

1963–64 olayları öncesinde ve sonrasında yaptığı açıklamalarda, Türk toplumunun “ayrı siyasi varlık” talebini kabul etmeyeceğini defalarca vurguladı. Makarios’un yaklaşımı tarihe “Kıbrıs Helen’dir ve Helen kalacaktır” şeklinde geçti.

HRİSOSTOMOS I (1977–2006)

Makarios’un çizgisini daha yumuşak dil, aynı sert içerikle sürdürdü. 2004 Annan Planı sürecinde Rum Ortodoks Kilisesi, Hrisostomos I öncülüğünde “hayır” cephesinin en güçlü aktörlerinden biri oldu.

Federasyonu, “Türklerin kalıcı olarak adaya yerleşmesi” şeklinde tanımladı. Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitliğe dayalı çözümü reddeden açıklamaları Rum basınına yansıdı.

HRİSOSTOMOS II (2006–2022)

Söylemi tekrar sertleştiren isim. Türkiye’yi açık biçimde “işgalci” olarak tanımladı. Federasyon için “Türklerin adayı kontrol altına almasının yolu” değerlendirmesini yaptı. Maraş, doğal gaz ve Doğu Akdeniz konularında Türkiye’yi hedef alan çok sayıda açıklaması oldu.

YEORGIOS (2022– )

Öncekilerden farkı, federasyonu da, iki devleti de açıkça reddetmesi. “Ulusal ötenazi” çıkışı, Rum Kilisesi tarihinde en net ret olarak kayda geçti. Bu açıklama, federasyonun Rum tarafında artık taktik bir söylem bile olmaktan çıktığını gösteriyor.

Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliği Rum tarafında hiçbir dönemde içselleştirilmedi. Rum Ortodoks Kilisesi’nde başpiskoposlar değişiyor, çizgi değişmiyor. Rum tarafında federasyon söylemi uluslararası vitrin için, içeride ise tehdit olarak görülüyor. Bugünkü Yeorgios çıkışı bir sapma değil, tarihin devamı…

Makarios’tan Yeorgios’a uzanan Rum Ortodoks Kilisesi çizgisi, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini hiçbir dönemde kabul etmedi; bugün ‘ulusal ötenazi’ olarak tanımlanan federasyon, aslında onlarca yıldır reddedilen bir model…

RUM ULUSAL KONSEYİ İLE RUM ORTODOKS KİLİSESİ

Rum Ortodoks Kilisesi ile Rum Ulusal Konseyi arasındaki ilişki, Kıbrıs meselesinde yalnızca “görüş alışverişi” düzeyinde değil, ortak ideolojik hatta dayalı bir eşgüdüm olarak dikkat çekiyor.

Kilise, özellikle kritik dönemeçlerde ulusal söylemi sertleştirirken; Rum Ulusal Konseyi bu söylemi siyasi zemine taşıyan bir mekanizma işlevi görüyor.

Başpiskoposların federasyon, Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliği konularındaki açıklamalarının, Ulusal Konsey toplantıları öncesi ya da sonrasında kamuoyuna yansıması tesadüf olarak değerlendirilmiyor.

Aksine bu durum, kilisenin “ulusal kırmızı çizgileri” belirleyen, Ulusal Konseyin ise bu çizgileri devlet politikası hâline getiren bir yapı içinde hareket ettiğini gösteriyor.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Haberi Facebook'ta gör