Prof. Dr. Hasan Amca: "Küresel yükseköğretimde uyanma zamanı"
Prof. Dr. Hasan Amca, Malezya örneğini hatırlatarak, bir dönem uluslararası öğrenciler açısından cazibe merkezi olan ülkelerin kalite düşüşü nedeniyle hızla gerilediğini, bugün ise yeniden toparlanmak için büyük çaba harcadığına dikkati çekerek; “uyandırma çağrısı değil, yükseköğretimde uyanma zamanı”.
Prof. Dr. Hasan Amca, Kıbrıs Postası için yaptığı kapsamlı “akademik nitelikli” değerlendirmede, küresel yükseköğretim sisteminin Covid sonrası dönemde derin bir dönüşümden geçtiğine dikkat çekerek, dünya genelinde yüzlerce üniversitenin kapandığını veya birleştiğini, bu tablonun KKTC üniversiteleri açısından bir "uyandırma çağrısı" olduğunu dile getirdi..
Amca’nın analizine göre, ABD, Birleşik Krallık, Avustralya ve Kanada’dan oluşan ve “Big Four” olarak adlandırılan ülkeler hâlâ uluslararası öğrenci pazarının merkezinde yer alsa da, küresel dengeler hızla değişiyor.
Almanya, Fransa, Singapur ve yükselen Asya ülkeleri yeni çekim merkezleri haline gelirken, öğrenciler artık daha uygun maliyetli, güvenli ve yatırım getirisi net olan eğitim modellerini tercih ediyor.

KÜRESEL KAPANMA DALGASI: JAPONYA, GÜNEY KORE, ABD
Prof. Dr. Hasan Amca, Japonya ve Güney Kore’de son yıllarda onlarca üniversitenin kapandığını veya birleştiğini, ABD’de ise özellikle kâr amaçlı ve taşra bölgelerinde bulunan üniversitelerin hızla sistem dışına itildiğini belirtiyor.
Sadece ABD’de son beş yılda 79 üniversitenin kapandığı, 80 üniversitenin ise kapanma riskiyle karşı karşıya olduğu ifade ediliyor.
Bu durum, yükseköğretimde “zombi üniversiteler” tartışmasını da beraberinde getiriyor.
ÖĞRENCİLER ARTIK “DİPLOMA” DEĞİL “GETİRİ” SORUYOR
Analizde öne çıkan başlıklardan biri de üniversite diplomasının yatırım getirisi süresinin (ROI) uzaması. Amca, öğrencilerin ve ailelerin artık eğitimi bir “sosyal statü” değil, ekonomik ve mesleki yatırım olarak değerlendirdiğini vurguluyor.
Çevrim içi eğitim platformlarının yükselişi, kısa süreli sertifika programları ve iş dünyasının üniversitelerden kopan yetenek talebi, klasik üniversite modelini zorluyor.
GÜNEY KIBRIS: BAŞARILI BİR “AB MERKEZİ” MODELİ
Prof. Dr. Hasan Amca, Güney Kıbrıs üniversitelerini ayrı bir başlık altında değerlendiriyor.
2023 verilerine göre Güney Kıbrıs’ta üniversite öğrencilerinin %22,3’ü yabancı öğrenci ve bu oran AB ortalamasının üzerinde…
İngilizce programlar, AB tanınırlığı, görece erişilebilir maliyetler ve kurumsal vize desteği Güney Kıbrıs’ı cazip kılıyor. Ancak barınma krizi, bürokrasi ve çalışma izinleri de en çok şikâyet edilen başlıklar arasında yer alıyor.

KKTC ÜNİVERSİTELERİ DIŞARIDAN NASIL GÖRÜLÜYOR?
ChatGBT 5.2 ile yapılan derin araştırma sonucu yapılan analizde;
Analizde, KKTC üniversitelerinin uluslararası algısına da yer veriliyor. Dış gözle yapılan değerlendirmelerde KKTC’nin;
düşük maliyet,
İngilizce eğitim,
esnek kabul koşulları nedeniyle tercih edildiği ancak;
diploma tanınırlığı,
istihdam olanakları,
siyasi izolasyon algısı nedeniyle eleştirildiği belirtiliyor.
“BU SADECE UYARI DEĞİL, UYANDIRMA ÇAĞRISI”
Prof. Dr. Hasan Amca, Malezya örneğini hatırlatarak, bir dönem uluslararası öğrenciler açısından cazibe merkezi olan ülkelerin kalite düşüşü nedeniyle hızla gerilediğini, bugün ise yeniden toparlanmak için büyük çaba harcadığını ifade ediyor.
KKTC için bu sürecin bir “uyandırma çağrısı değil, alarm düdüğü” olduğuna dikkat çeken Amca, kalite, sürdürülebilirlik, dayanıklılık ve kapsayıcılık kavramlarının merkeze alınması gerektiğini vurguluyor.
Amca’ya göre küresel yükseköğretimde ayakta kalmak, artık yalnızca öğrenci sayısını artırmakla değil;
akademik kalite, araştırma kapasitesi, mezun istihdamı ve uzun vadeli stratejik konumlanma ile mümkün olacak…
KÜRESEL YÜKSEKÖĞRETİME GENEL BİR BAKIŞ
Prof. Dr. Hasan Amca’nın “Dünya Çapında Ülkelerin Yükseköğretimdeki Hedefleri, Başarıları ve Başarısızlıklarının Güncel Bir Analizi” başlıklı değerlendirmesi şöyle;
“Küresel yükseköğretim alanını bugünkü durumuna bakıldığında “Big Four” diye anılan ABD, Birleşik Krallık, Avustralya ve Kanada, uluslararası öğrenci pazarında geleneksel olarak en çok öğrenci çeken ülkeleri ifade eder.
“Big Four”un öne çıkmasının nedenlerinin başında, küresel öğrenci sayısının çok büyük bir kısmını birlikte çekmeleri, İngilizce eğitim vermeleri, güçlü üniversite markalarına sahip olmaları, mezuniyet sonrası çalışma ve göç imkânları sağlamaları ve uzun yıllardır oturmuş öğrenci vizesi sistemlerine sahip olmaları gelmektedir. Almanya ve Fransa büyük oyuncular oldukları halde genellikle “Big Four” arasında yer almazlar.
Bu ülkeler “Major European Destinations” olarak ayrı sınıflandırılırlar. Singapur ise en büyük oyunculardan olmasına rağmen “bölgesel hub” olarak değerlendirilir ve klasik Big Four içerisinde yer almaz.
Bu nedenle uluslararası yükseköğretim alanındaki yeni eğilimleri değerlendirirken, “Big Four”, Singapur, Almanya ve Fransa’yı değerlendirme dışında tutmakta yarar var.
Covid sonrası dönemde yükseköğretim küresel boyutta ciddi bir dönüşüm geçirmektedir. Bir yandan, uluslararası mobil öğrenci sayıları hızla artarken, diğer yandan da öğrenci kayıtları bölgeler arasında kaymaya devam etmektedir. Bu arada dünya çapında yükseköğretim kurumlarında 254 milyondan fazla öğrenci kayıtlı durumdadır (Universityworldnews, 2025). Fakat artan talebe rağmen, birçok ülkede üniversitelerin bir zamanlar popüler olan bölümleri kapanmakta veya diğer bölümlerle birleşmektedir. Daha da önemlisi, üniversitelerin kendilerinin ciddi oranda kapandıkları veya başka üniversitelerle birleştikleri de görülmektedir.
Bu başarısızlıklar, öğrencileri, üniversite personelini ve toplumun diğer kesimlerini etkilediğinden dolayı otoriteler tarafından gündeme alınmakta ve uzun süreli ciddi politikalar geliştirilmektedir. Yaşanan bu olumsuz gelişmelerin görünen ve görünmeyen birçok nedeni var. Bunlar arasında:
- Öğrenci gönderen ülkelerde oluşan nüfus değişimleri yükseköğretim kurumları üzerinde bir belirsizlik yaratmaktadır. Nüfus değişiminin nedenleri arasında aşağıdaki olaylar yet almaktadır:
- Ülkeler arasında değişen doğurganlık oranları,
- Yerel yükseköğretim kalitesinin ve kapasitesinin yetersizliği ve fırsat eşitsizliği,
- Gençler arasında yüksek işsizlik oranları,
- Ekonomik krizler, uzun süreli durgunluk ve orta sınıfın büyümesi,
- Gelişmiş ülkelerde vize ve maliyet engellerinin artması,
- Beyin göçünün normalleşmesi ve ailelerin bunu bir çeşit strateji olarak benimsenmesi ve eğitimin kalıcı göçe giden bir yol olarak görülmesi,
- Üniversite diplomalarının yatırım getiri süresinin çok uzaması (return on investment). Keystone Education Group CEO'su Fredrik Högemark, bu yıl, verilerde en büyük değişikliğin yaşandığı yıllardan biri olduğunu söylüyor. Özellikle öğrenciler, her zamankinden daha fazla uygun fiyatlı ve güvenli yükseköğretim kurumları aramakta ve yatırım getiri süresinin bir zorunluluk haline geldiğini vurguluyor. Özellikle 2025 yılında açıklanan politika değişiklikleri, öğrencilerin planlarını değiştirmelerine neden olurken, küreselleşme karşıtı önlemlerin de uluslararası yükseköğretimi etkilediği gözlemlenmektedir." (ICEF, 2025a).
- Yükseköğretime ve en önemli çıktısı olan bilime karşı popülist muhalefetlerin artması,
- Özelleşen yükseköğretim kurumlarının devletin fonlarından yeterince faydalanamaması,
- Teknolojik dönüşüm ve özellikle işe alım yapan büyük uluslararası kuruluşların talebi doğrultusunda, yetenek kazanma amacıyla, Coursera, Udemy, edX gibi kurumlardan alınan, çevrimiçi öğrenmenin yükselişi.
Yukarıda bahsedilen nedenlerden dolayı birçok ülkede sıkıntılar sonucu ortaya çıkan olumsuz tepkilerden dolayı yükseköğretim stratejilerini yeniden şekillendiren bir kampüs kapanma veya birleşme dalgası ortaya çıkmıştır. Son zamanlarda küresel ölçekte yüzlerce üniversite ya kapanmış ya da birleşmiş oldukları görülmektedir.

KÜRESEL ÖLÇEKTE OLUMLU VE OLUMSUZ DALGALANMALAR
Değişen demografik yapı, artan üniversite işletme ve öğretim maliyetleri ve yükseköğretimin çıktılarının değerlerine ilişkin gelişen genel algılar neticesinde birçok ülkede üniversiteler ayakta kalmak için mücadele ediyorlar.
Öğrencilerin büyük çoğunluğu özel üniversitelerde eğitim gören Malezya, Güney Kore, Japonya ve Tayvan gibi ciddi demografik düşüşler yaşayan yükseköğretim kurumlarına sahip ülkeler ve bu ülkelerde devletin özel üniversiteler üzerinde önemli bir etkisi olduğunu da ekleyince olayın vahameti daha da belirginleşiyor.
“University World News” dergisinin 17 Aralık 2025 tarihli yazısında verilen bilgiler doğrultusunda Japonya'da ve Güney Kore’de son birkaç yılda 33 üniversitenin kapandığı ve 29 üniversitenin de diğer üniversitelerle birleştiği ve bu sayıların artmaya devam edeceği bildirilmiştir. Birçok üniversite de “zombi üniversite” olarak adlandırıldılar. Bu ülkelerde başarısız olan kurumların çoğu da belirgin ölçekte nüfus azalması görülen taşra bölgelerinde bulunuyor.
ABD’de de son yıllarda birçok kâr amacı güden, özellikle “saf öğrencileri gerçekçi olmayan beklentiler ve kredilere erişimle cezbeden özel üniversitenin” kapandığı veya diğer üniversiteler tarafından satın alındığı görülmektedir. Ancak devlet düzenleyicilerinin müdahale etmesi sonucunda ciddi ekonomik sorunlar yaşadıkları yine “University World News” dergisinin ayni tarihli yazısında vurgulanmıştır.
Bir zamanlar öğrenci nüfusu 470.000’e kadar çıkan ABD'nin en büyük üniversitelerinden Phoenix Üniversitesi, öğrenci sayısının 80.000’e kadar düşmüş olmasından dolayı başka bir üniversiteye satışı gündemdedir (Richert, 2025; Universityworldnews, 2025). Benzer şekilde Ashford ve Kaplan Üniversiteleri de ayni kaderi yaşadıkları bildirilmiştir. Ayni sebeplerle ABD’de son beş yılda, özel ve nüfusu azalan kırsal bölgelerde bulunan 79 üniversite öğrenci kayıtları hızla düştüğünden dolayı kapanmış, 80 üniversite de kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardır.
Kamuya ait birçok üniversite de benzer kaderi paylaşmaktadır. Örneğin Pennsylvania eyaletinde, eyalet hükümeti maliyetleri düşürmek için birçok üniversiteyi birleştirme yönüne gitmektedir.
Keystone platformlarında 2023 sonbaharından bu yana, ABD'ye olan uluslararası ilginin %47 oranında düştüğü, bununla birlikte, özellikle uluslararası öğrenci gönderen en büyük iki pazar olan Hindistan ve Çin'de, mezuniyet sonrası çalışma fırsatlarının ve isteğe bağlı pratik eğitim de ABD'deki kayıtları olumlu yönde etkilemektedir.
Olumlu ve olumsuz etkilerin ortalaması, ABD yükseköğretim sektörüne olan ilgiyi dengelediği ve istikrarlı bir düzeyde ve hala ilginin dünya çapında en yüksekte olduğunu gösteriyor (ICEF, 2025a).
İngiltere’de de pek nitelikli olmayan üniversitelerin birçoğunun mali sıkıntılar içerisinde olduklarından, çok sayıda hem akademik hem de yönetsel personeli işten çıkarmakta oldukları rapor edilmiştir. Ortalamada ise Birleşik Krallık üniversitelerine ilginin %7 civarında arttığı belirlenmiştir. Toplamda İtalya, İspanya, Fransa ve Almanya’ya olan ilginin, Kanada ve Avustralya'dan daha fazla olduğu kaydedilmiştir. İspanya'nın öğrenciler tarafından tercih edilme oranı ise İngiltere düzeyine yaklaşmıştır (ICEF, 2025a).
Kanada'da da birçok üniversitede, çok ağır olmamakla beraber, benzer sıkıntıların yaşandığı bildirilmiştir. Avustralya'da ise, şüpheli akademik politikalar izleyen 80'den fazla kolej/meslek yüksekokulu kapanmıştır.
Bu olayın önemi, Avustralya’daki toplam 833 bin uluslararası öğrencinin 348 bininin yüksekokul/kolej gibi okullarda mesleki teknik eğitim alıyor olmasıdır. Avustralya’nın uluslararası yükseköğretimdeki başarısı %33 yüksekokul/kolej, %19 Lisans ve %33 lisansüstü uluslararası öğrenci olarak en sağlıklı dağılıma sahip oluşundan kaynaklanmaktadır.
Avustralya üniversitelerinde ise hiçbir üniversitenin tehdit altında olmadığı rapor edilmiştir. Küresel ölçekte kapanmalar ve birleşmeler araştırma odaklı üniversitelerden daha çok akademik hiyerarşinin alt kademelerindeki kurumları etkiliyor. Trump yönetimi altında sıkıntı yaşayan ABD'de yükseköğretim kurumlarının da krizlerle karşılaşabilecekleri, ancak bu krizlerin varoluşsal düzeye çıkmayacakları da yapılan araştırmalar sonucu tespit edilmiştir (ICEF, 2025a).
Benzer bir şekilde son zamanlarda üniversite ve yüksekokul/kolej sayısının hızla arttığı Hindistan da birçok yükseköğretim kurumu bu krizden nasibini almış, özellikle küçük ve özel mühendislik ve işletme okulları gibi daha küçük kurumlar kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardır.

Örneğin, yalnızca 2024 yılında, Kerala eyaletindeki Mahatma Gandhi Üniversitesi'ne bağlı 14 kolej, azalan öğrenci sayısı ve mali zorluklar nedeniyle kapatılırken, 2025 akademik yılında, Tüm Hindistan Teknik Eğitim Konseyi (AICTE), ülke genelinde 27 özel kolejin kapatılmasını onayladı. Nüfusu artmaya devam ederken yükseköğrenim fırsatı arayan gençlerin sayısının artarken, 2035 yılına kadar brüt kayıt oranını %50'ye çıkarmayı planladığı halde, planların büyük ölçüde aksayabileceği tahmin edilmektedir (AICTE, 2025).
Üniversitelerin ekonomin performanslarını (başarımlarını) değerlendiren kurumlar, krizdeki bir yüksekokul/kolej veya üniversitenin genellikle birçok erken uyarı işareti gösterdiğini belirtmektedirler. Bu işaretlerin en başında da zaman içinde öğrenci kayıtlarında sürekli bir düşüş gözlemlenmesi yer almaktadır (ICEF, 2025a). Ayni kaynaklar, öğrenim ücretlerine aşırı bağımlılığın da bir kriz göstergesi olarak kabul edildiğine işaret ediyorlar.
Akademik performansın düşüşünün en önemli göstergesi olarak da, öğretim üyesi sözleşmelerinin yenilenmemesi, programların azaltılması veya kapatılması ve uygun yedekleme yapılmadan öğretim üyelerinin görevlerinden ayrılmaları veya uzaklaştırılmaları da yer almaktadır.
Sık sık yükseköğretim kurumlarının liderlerinin değişmeleri gibi yönetimsel sorunlar ve gerekli bakımlar yapılmadığı için kötüleşen kampüs altyapısı, ödenmemiş faturalar ve öğrenci destek hizmetlerinin yetersizliği gibi sorunlar da düşüşün diğer işaretleri olarak belirlenmiştir (Universityworldnews, 2025).
Son 5 yılda (2020–2025) uluslararası öğrenci çekimi hızlanan/yükselen ülkelere bakıldığında (ABD, Birleşik Krallık, Avustralya, Kanada, Almanya, Fransa, Singapur gibi büyük oyuncular hariç) ICEF Monitor, University World News ve Educations.com gibi kaynaklardan faydalanarak elde edilen bilgilerden derlenen sonuçlara bakıldığında, aşağıdaki sonuçlar elde edilebilir:
- Japonya 2024 yılında uluslararası öğrenci sayısında büyük bir artış sağlayarak “yükselen Asya” hedeflerinden birisi olmuştur (ICEF, 2025b).
- Güney Kore, 2027 için koyduğu 300 bin uluslararası öğrenci hedefine planlanandan erken ulaşmış ve saldırgan bir kapasite artışı ile yeni çekim merkezlerinden biri olmuştur (ICEF, 2025b).
- Tayvan, 2027 için koyduğu 300 bin uluslararası öğrenci hedefine ulaşmayı hedefliyor ve artan öğrenci ilgisi ile alternatif Asya rotası olarak yükseliyor (ICEF, 2025b).
- Malezya devlet stratejileri ve erişilebilirlik avantajlarıyla kademeli ama istikrarlı olarak yükselmeye devam ediyor. Özellikle Asya içi mobiliteden aslan payını koparmaya çalışıyor (ICEF, 2025b).
- BAE (özellikle Dubai), Hindistan gibi bazı büyük gönderici pazarlardan yüksek pay alarak bölgesel “hub” olma konusunda çok ciddi yatırımlarla desteklenen bir program izliyor (IndianTimes, 2025).
- İspanya, “Big Four” dışı yeni dalga “Major European Destinations” içinde yer alıyor. Etkili bir maliyet, program çeşitliliği ve vize seçenekleri sunarak uluslararası öğrenci sayısını artırmaya çalışıyor (TheEconomicTimes, 2025).
- Portekiz, educations.com haberine göre uygun yaşam maliyeti ve yaşam kalitesi algısı yaratarak öğrenci ilgisinde yükselen hedef ülkeler arasında yer alıyor (Educations, 2025).
- Orta ve Doğu Avrupa yükselenlerinden Çek ve Litvanya “istikrarlı popüler ama son dönemde yön değişimiyle yeniden öne çıkanlar” grubunda yer alarak uygun maliyetli AB hedef ülkeleri olarak büyük talep görüyorlar (Educations, 2025).
- Malta da hızlı ilgi artışı gösteren, niş ama yükselen hedef ülke örneklerinden biri olarak yarışta yet almaktadır (Educations, 2025).
- Güney Afrika, alternatif öğrenci alan ülkeler içinde, özellikle Afrika kıtasından düzenli talep alan ülkelerin başında gelmektedir. Bölgesel pazarda maliyet/İngilizce eğitim avantajı ile kendisini konumlandırıyor (Educations, 2025).
GÜNEY KIBRIS’TAKİ ÜNİVERSİTELERİN GENEL DURUMU
Aşağıdaki analiz Güney Kıbrıs’taki UCY, CUT, UNIC, European University Cyprus ve Frederick Üniversitesi gibi üniversiteleri içine alan ve son 5 yıl içerisinde meydana gelen eğilimleri özetlemektedir.
Kıbrıs’ın AB içinde yabancı öğrenci oranı yüksek ülkelerden biri olduğu da önemli bir bağlam: 2023’te Kıbrıs’ta yükseköğretimde yabancı öğrenci payı%22,3 ile AB’de üst sıralarda görünüyor (Eurostat, 2025a). Aşağıdaki grafik AB genelinde üniversite öğrencilerinin toplamının yüzde kaçının uluslararası öğrencilerden oluştuğunu gösteriyor.
1) Güney Kıbrıs’taki Üniversitelere Öğrenciler Hangi Ülkelerden Geliyor?
Resmî raporlara göre Güney Kıbrıs’taki üniversite öğrencilerinin sınıflaması
- “Higher Education Mapping Study” bulgularına göre 2021–2022 yılında öğrencilerin %45’i Kıbrıs doğumlu, %41’i AB ülkelerinde doğmuş, %14’ü AB dışından, üçüncü ülke doğumlu (Archeia, 2022; YouthWiki, 2025).
- En fazla öğrenci gönderen kaynak ülkeler (Archeia, 2022; YouthWiki, 2025).
- AB/Avrupa Ülkeleri: Coğrafi yakınlık, AB dolaşım serbestliği, eğitim ve yaşam maliyeti ve de iklim nedeniyle, özellikle Yunanistan başta olmak üzere Güney ve Doğu Avrupa ülkeleri, Romanya, Bulgaristan, Ukrayna (Eurostat, 2025b).
- Orta Doğu ve Doğu Akdeniz Ülkeleri: Coğrafi yakınlık ve İngilizce programlar nedeniyle Levant hattı ülkeleri (Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Ürdün), Hindistan, Nepal, Pakistan, Bangladeş, Sri Lanka (Eurostat, 2025b).
- Afrika ve Güney Asya Ülkeleri: Özellikle İngilizce program ve uygun maliyet tercih nedeni. Sahra Altı Afrika, Orta Doğu, Güney ve Orta Asya ülkeleri
2) Uluslararası öğrenciler neden Güney Kıbrıs’ı seçiyorlar?
En güçlü motivasyonlar (StudyinCyprus, 2025; UNIC, 2025; UniversityofCyprus, 2025)
- AB standardı ve tanınırlık algısı: Kıbrıs’ta yükseköğretim kalite güvencesi/AB uyumu “Study in Cyprus” resmî tanıtım dokümanlarında özellikle vurgulanıyor. (StudyinCyprus, 2025)
- Üniversitelerde ve yüksekokullarda/kolejlerde İngilizce program bolluğu: Örneğin University of Nicosia’ya yüzün üzerinde ülkeden öğrenci gelmektedir. UNIC toplam program sayısı da 45 civarında lisans, 81 civarında yükseklisans ve 21 civarında doktora programı ile 12500 civarında öğrenciye hizmet vermektedir. Özellikle lisansüstü programların sayısının lisans programlarından 2 kattan daha yüksek oluşu dikkat çekicidir.
- Göreceli Olarak Erişilebilir Maliyet ve Akdeniz Yaşamı: Uygun yaşam maliyeti ve öğrenim ücreti, iklim koşulları ve yaşam kalitesi teması ile öğrenci çekmeye dayalı bir pazarlama stratejisi.
- Konum avantajı: Avrupa, Orta Doğu ve Afrika ülkelerine yakınlık, kısa uçuşlar, aile ziyaret kolaylığı ve kültürel yakınlık.
- Vize/Oturum Süreçlerinde Kurumsal Destek: Günay Kıbrıs üniversitelerinin büyük çoğunluğu uluslararası öğrencilere giriş ve ikamet izinleri konularında koordinasyon ve rehberlik hizmeti sunarak destek oluyor. (StudyinCyprus, 2025; UniversityofCyprus, 2025)
- Schengen Ülkeleri: Kıbrıs, Schengen iş birliğine katılıyor fakat iç sınır kontrolleri kaldırıldığından dolayı tam Schengen üyesi olamıyor.
3) Güney Kıbrıs Üniversitelerinde Öğrencilerin En Çok Sevdikleri ve Sevmedikleri Şeyler
EN ÇOK SEVİLENLER
- İklim, deniz ve Akdeniz sosyal hayatını içeren yaşam tarzı.
- Kampüslerin uluslararası ortamı: Üniversite ortamlarının çok kültürlü oluşu.
- İngilizce eğitim nedeniyle uyum kolaylığı.
- AB içinde tanınırlık ve mobilite kolaylığı algısı: Özellikle Erasmus veya iş bağlantıları beklentisi nedeniyle.
EN ÇOK ŞİKÂYET EDİLENLER
- Bürokrasi, oturma ve ikamet izin süreçleri: Evrak yenileme ve bekleme konularına yönelik kurumsal ofislerin varlığı, aynı zamanda ihtiyacın yaygınlığını da gösteriyor. (UniversityofCyprus, 2025)
- Barınma ve kira baskısı: Bu konuda özellikle Lefkoşa ve Limasol gibi merkezlerde çok büyük bir sıkıntı yaşanmaktadır.
- İş bulma veya çalışma kısıtları ve “kırılganlık” hissi: 2025 tarihli bazı akademik çalışmalar, öğrenci vizeleriyle gelen uluslararası öğrencilerin güvencesizlik ve dışlanma gibi zorluklar yaşadıklarına işaret ediyor.
- Günlük dilin Rumca/Yunanca oluşu, uluslararası öğrencilere bazı kamu hizmetlerinde iletişim zorluğu yaratıyor.
TÜRKİYE’DEKİ ÜNİVERSİTELERİN DURUMU VE DÜNYADAKİ KONUMLANDIRILMALARI
Malezya ve Singapur üniversite ve diğer yükseköğretim kurumları 2010-2013 yıllarında, aşırı artan üniversite sayısından dolayı gelişen kalitesiz eğitim, mezunların mezuniyet sonrası iş bulamaması, diplomalarının kalitesinin düşüklüğü, güvenilirliklerinin sorgulanması ve işletme bozuklukları nedeniyle krize girip top yekûn kepenk indirmişlerdi. Kısa bir süre içerisinde, alınan önlemlerle Singapur uluslararası öğrenci sayısında seçicilik ve üniversitelerin kalite güvence sistemlerinin devletin kalite kurumları tarafından sürekli denetlenmesiyle hızla toparlanmıştı.
Malezya ise bu hasarı yıllarca tamir edemediğinden, “en uygun fiyata en iyi eğitim hedefi” olarak tahtını o yılların yükselen ülkelerinden olan Türkiye’ye kaptırdı. 2014-2018 yılları arasında Türkiye’de yükseköğretim gören uluslararası öğrenci sayısı %250’den fazla artarak en çok dikkat çeken ülkelerden biri olmuştu (OECD, 2025). Devam eden yıllarda Türkiye’nin büyüme hızı %200 civarına gerilese de. Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar’ın açıklamalarından da anlaşıldığı gibi Türkiye 2025 itibarıyla, 378 bin uluslararası öğrenciyle, Fransa’yı geçerek dünyada en çok uluslararası öğrenci barındıran 8. ülke oldu (YÖK, 2025).

KKTC ÜNİVERSİTELERİNİN KKTC DIŞINDAN GÖRÜNÜŞÜ
ChatGPT 5.2 Plus’a Internet üzerindeki tüm kaynakları taratarak, “aşağıdaki noktalara değinerek KKTC yükseköğretim alanını özetleyen derin bir araştırma yap” promptu ile yaptırdığım derin araştırma sonucu aşağıdaki tablo üretilmiştir. Bu araştırmanın sebebi, KKTC üniversitelerinin bizim dışımızdan nasıl göründüğüne dair objektif bir bilgi elde etmekti.
- Kuzey Kıbrıs'taki üniversitelerde eğitim görmek için gelen öğrenciler nereden geliyorlar?
- Bu öğrenciler neden Kuzey Kıbrıs'ı seçiyorlar?
- En çok sevdikleri ve sevmedikleri şeyler nelerdir?
Araştırma sonucu aşağıdaki tablo üretilmiştir. Bu tablo özellikle bir dış göz gibi KKTC yükseköğretim alanını görmesi açısından önemlidir.
KKTC Üniversiteleri Özeti - ChatGPT 5.2 Plus Gözünden (KKTC ve Türkiye Hariç)
|
Başlık |
Bulgular |
|
Öğrenci Gelen Kaynak Ülkeleri |
Sahra Altı Afrika (Kenya, Libya, Sudan, Zimbabve gibi), Orta Doğu, Güney ve Orta Asya; özellikle Nijerya, İran, Pakistan, Levant ülkeleri (Suriye, Irak, Ürdün, Lübnan, Filistin), Fas, Azerbaycan, Kazakistan, gibi ülkelerden gelen öğrenciler ağırlıktadır. |
|
Tercih Nedenleri |
Düşük eğitim maliyetleri, İngilizce programlar, esnek kabul ve vize süreçleri ile kendi ülkelerindeki eğitimsel, ekonomik ve sosyo‑politik kısıtlar belirleyicidir. |
|
Beğeni / Eleştiriler |
Çok kültürlü kampüs ortamı ve İngilizce eğitim olumlu bulunurken; diploma tanınırlığı, istihdam olanakları, barınma koşulları ve siyasi izolasyon algısı eleştirilmektedir. |
Not: Bu çalışma ChatGPT 5.2 Plus tarafından yapılmıştır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Küresel yükseköğretim alanının gittikçe daha rekabetçi oluşu, sadece popülist hükümetler tarafından getirilen kısıtlamalar değil (Universityworldnews, 2025), aynı zamanda yapay zekâ, değişen işgücü piyasaları, öğrenci gönderen ülkelerdeki nüfus ve jeopolitik ve benzeri gelişmeler yükseköğretim kurumlarının ekonomik performanslarını olumsuz etkilemektedir.
Buna ek olarak, küresel ölçekte işe alım yapan büyük kurumların üniversitelerde verilen eğitimin %13-16 arasında bir oranın işverenlerin talep ettiği becerileri içerdiğini bildirmeleri, bu nedenle de “yetenek geliştirici ve diplomaya götürmeyen kısa süreli kurslara yönelin” çağrısı da yükseköğretim kurumlarının ekonomik performanslarını olumsuz etkilemektedir (McKinsey, 2014). Bu faktörler sadece akademik zümre tarafından değil, aynı zamanda kalite güvence kuruluşları ve düzenleyici kurumlar tarafından da dikkatle ele alınmaktadır. En büyük sorumluluk da üniversite seçerken, akademik kurumların karşılaştığı zorluklardan en çok etkilenmekte olan öğrencilere ve ailelere düşmektedir.

Küresel düzeyde gerçekleşen olumsuz etkilere dikkat çeken University World News (Universityworldnews, 2025) karşısında, ICEF Monitor ise başarılı yükseköğretim kurumlarına ve yükselen uluslararası mobil öğrenci sayılarına dikkat çekmektedir (ICEF, 2025a). Öğrenci azalması, yönetim sıkıntıları ve ilginin azalması sonucu krize giren üniversitelerin, bilimsel araştırmalara yeterince yatırım yapmayan ve daha zayıf ve düşük maliyetli öğrencileri hedefleyen üniversiteler oluşu da özellikle dikkate alınmalıdır.
Özellikle 2010 yıllarının başında bu sebeplerle çöküşe uğrayan ve tahtını Türkiye’ye (çok küçük bir oranda da KKTC’ye) kaptıran Malezya’ya olan ilginin %64 civarında artışı (ICEF, 2025a), gerek eğitim öğretim gerekse araştırma kalitesi açısından dünyayla rekabet ederek hayatta kalmaya çalışan kırılgan KKTC yükseköğretim kurumları için bir “uyandırma çağrısı” olmalıdır.
Bir zamanlar KKTC’ye en çok öğrenci gönderen ülkelerden Sahra Altı Afrika, Orta Doğu, Güney Asya ve birçok Orta Asya ülkesinden (Nijerya, İran, Suriye, Pakistan, Ürdün, Zimbabve gibi) gelen gençlerin yükseköğretim amacıyla Avrupa, Kanada ve Avustralya’ya ek olarak yeniden canlanan Malezya, Tayvan, Güney Kore, Güney Afrika ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere yönlenmeleri de uyandırma çağrısından öteye, bir “alarm düdüğü” olarak ele alınmalıdır.
Sonsöz: Kendimizi dünyadan soyutlayamayacağımız için dünyada neler olduğunu devamlı takip ederek, rekabet gücümüzü artırmak için kalitemizi, ilerleme yönümüzü ve hızımızı sürekli kontrol etmemiz ve artırmamız lazım. Dönüp geriye baktığımızda üzülmemek için. Strategic konumlandırmamızı ve planlarımızı yaparken de, McKinsey’in önerdiği gibi sürdürülebilirliğe ek olarak, içgörülülük, dayanıklılık, kapsayıcılık ve adalet konseptlerine de yer vermeliyiz.”
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.