Türkiye’nin tecrübelerinden yararlanmalıyız
Dış ilişkiler, ya da uluslararası diyalog, elbette tek bir kurum üzerinden yürüyemez, yürütülemez.
Hedef olması gereken bir gerçeğimiz var, yerellikten çıkmamız gerek.
Tabi ki bu sadece siyasetle olmaz, ekonomik faaliyetlerden, spor ve kültürel faaliyetlere kadar, pek çok yolu var.
Ancak bir organizasyon ve planlama eksikliği yaşanıyor.
Belki de önemsenmiyor, ama net, bu bir hata.
Dışişleri Bakanlığı var, fakat bu organizasyonun bütün yükünü bu kuruma bırakmak veya oradan beklemek, büyük bir yanlış olur.
Bu bir alan ve bu alanda bir bütün olarak bulunmak ve bir bütün olarak hareket etmek şart.
Belki hep aynı noktaya ve beklentiye geliyoruz ama zorlamak, istemek, talep etmek, uğraşmak, planlı bir diplomasi gerek.
Her fırsatı, imkânı, kullanmak, her yol ve kapıyı aralamak, kolay mı, elbette değil.
Kıbrıs sorununda, hukuki olarak haklı olduğumuz konularda, en büyük destek Türkiye’den olmak zorunda.
Türkiye desteklemiyor demiyorum, istemek ve Türkiye’nin sunacağı her türlü hak, tecrübe, maddi, manevi desteği talep etmekten söz ediyorum.
Diplomatik alanda ki olanaklar, bizim gibi tanınmayan bir devlet için çok çok önemlidir.
Türkiye’nin büyükelçilikleri ve diplomatik kurumları, sivil toplum örgütleri, iş ve ekonomik ilişkileri, iyi niyet ve teamüllerle yıllar önce kurduğu dostluklar, Kıbrıslı Türklerin sesi oluyordur ve daha güçlüsü, daha etkilisi mümkündür.
Buna örnek olarak, Türkiye aracılığıyla kurulan ikili ilişkiler, gözlemci sıfatıyla temsilci olunan toplantılar var ve yine aynı soru, yeterli midir, işte mesele budur.
Yeterli değildir ve dahasının yapılması mümkündür.
KKTC ekonomisi, üretim hacmi, Türkiye için devede kulak.
KKTC üretiminin tümüne pazar olunsa, ne üretim ne de pazar sorunu yaşanır.
KKTC de ekonominin devamlılığı, üretimle sağlanabilir ve söylediğim gibi hem Türkiye, hem de Türkiye aracılığı ile üçüncü ülkelere açılma daha sürdürülebilir bir noktaya getirilebilir.
Bunlar boş beklentiler değil, daha önce yapıldı, yine yapılabilir.
Ve elbette uluslararası ilişkiler, Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak, sorunun haklı taraflarının, anlatılması, bu noktada diplomasinin kullanılması, lobicilik, yurt dışı Kıbrıslı Türklerin, KKTC ile bağlarının güçlendirilmesi, hepsi bütünlüklü bir politikanın parçaları olarak bir araya getirilebilir.
İşte yerellikten kurtulup, içine kapanık kalmaktan çıkıp, bunları zorlamak, Türkiye’den yardım talep edilmesi gerekiyor.
Tek başına bir dış ilişki sürdürmemiz mümkün değil.
Bunların tümü, Kıbrıs adasının ve KKTC’nin içinde bulunduğu gerçekler ışığında düşünülmeli.
Kıbrıs sorununun çözümü uzak ve masanın etrafında tüm taraflar olmazsa, hep eksik kalacak.
Türk tarafının masayı ne kadar zorlayacağı, karşılık bulup, bulmayacağı, her zaman bir soru işareti.
Esas hedef, Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs sorununun çözümünü beklemeden, Kıbrıslı Rumlar gibi, her anlamda insanca bir yaşamı yaşayabilmesi, dünya ile her türlü ilişkiyi kurabilmesi olmalı.
Bunu gerçekleştirebilmek için, Türkiye’nin diplomatik tecrübesi, ilişki ağı, yıllara dayanmakta, bunları kullanmalıyız, kısaca söylediğim bu.

Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.