Kürtajın kamusal sağlık kapsamında olmaması hukuki ve hayati risk yaratıyor!

Kuzey Kıbrıs’ta isteğe bağlı kürtajın kamusal sağlık sisteminde yer almaması, kadınları hem hayati hem hukuki risklerle karşı karşıya bırakıyor. Uzmanlar, güvenli hizmet sunulmazsa benzer vakaların artacağı uyarısında bulunuyor.

Gönyeli’de yaşayan Anastasia Andrilasheva’nın üç haftalık hamileliğini ilaçla sonlandırmasının ardından “Hamileliğin sonlandırılması” suçlamasıyla yargı süreci başlatılması, kürtajın Kuzey Kıbrıs’taki kamusal sağlık sistemi kapsamında sunulmamasını yeniden gündeme taşıdı. Andrilasheva, çıkarıldığı mahkemede 20 bin TL nakit teminatla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
AVUKAT İPÇİLER: KAMUSAL HİZMET YOK, DAVA VAR
Söz konusu olayın ardından sosyal medyada ve haber sitelerinde tartışmalar büyürken, Avukat Cemre İpçiler’in Kıbrıs Postası’nın paylaşımına yaptığı yorum dikkat çekti. İpçiler, “Devlet kamusal sağlık kapsamında kadınlara ücretsiz kürtaj hizmeti sunmuyor. Sonra da ölüm tehlikesi ile hastaneye başvuran kadına dava okunuyor. Bir dahaki sefere hastaneye de gitmeyip ölsünler o zaman” ifadeleriyle tepkisini dile getirdi.
AVUKAT MURAT: SİSTEMİN DOĞURDUĞU BİR ADALETSİZLİKLE KARŞI KARŞIYAYIZ
Kıbrıs Türk Barolar Birliği (KTBB) İnsan Hakları Komitesi Başkanı Avukat Aslı Murat da sosyal medya hesabından olayla ilgili yaptığı açıklamada, Ceza Yasası’nın çağdaş düzenlemelerden çok geride kaldığını ve devlet hastanelerinde yasal süre içinde bile kürtaj hizmeti sunulmamasının kadınları mağdur ettiğini vurguladı. Murat, üç haftalık gebeliğin doktor denetiminde yasal kabul edilecek bir süre olduğunu, ancak kamusal erişim sağlanmadığı için kadınların cezai risklerle karşı karşıya kaldığını belirtti. Mevcut yasanın, özellikle cinsel suç mağdurlarını korumakta yetersiz kaldığını ve eş rızası şartı gibi çağ dışı maddeler içerdiğini kaydeden Murat, “Sistemin doğurduğu bir adaletsizlikle karşı karşıyayız” açıklamasında bulundu.
DEVLET HASTANESİNDE HİZMET YOK, ÖZELDE YÜKSEK MALİYET
Kamu hastanelerinde isteğe bağlı kürtajın yapılmaması, özel hastanelerde ise işlemin yüksek maliyetli olması nedeniyle kadınların güvenli olmayan yolları tercih etmek zorunda kaldığı vurgulanıyor. Bu durumun bireyleri, özellikle ekonomik imkânları kısıtlı olan kadınları hukuki risklerle karşı karşıya bıraktığı belirtiliyor.
“FETÜS DAVASI” HAFIZALARDA TAZELİĞİNİ KORUYOR
Yaşananlar, kamuoyunun hafızasında yer eden ve yaklaşık 10 yıl önce ülke çapında büyük yankı uyandıran “Fetüs Davası”nı da yeniden hatırlattı. Girne’de bir özel hastanede yasa dışı kürtaj yapıldığı iddiaları üzerine başlayan dava süreci, dönemin en tartışmalı yargı dosyalarından biri olmuştu. Söz konusu davada bazı doktorlar ve sağlık çalışanları hakkında, hamileliklerin yasa dışı biçimde sonlandırıldığı gerekçesiyle hukuki işlem başlatılmış, olay uzun süre kamuoyunun gündeminden düşmemişti.
UZMANLARDAN UYARI: GÜVENLİ HİZMET SUNULMAZSA VAKALAR ARTABİLİR
Mevcut yasal çerçeveye ve sağlık sistemine yönelik eleştirilerin arttığı bu süreçte, kadın sağlığına yönelik kamusal hizmetlerin kapsamı ve erişilebilirliği bir kez daha sorgulanmaya başlandı. Uzmanlar, güvenli kürtaj hizmetinin kamusal sağlık sistemi içerisinde yer almaması durumunda, benzer vakaların artabileceğine ve kadınların hayatlarının ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalabileceğine dikkat çekiyor.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.