AP’de Kıbrıs oturumu: AB müzakerelerin BM parametreleri çerçevesinde yeniden başlamasını istiyor

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) var olduğu ileri sürülen “Türk işgali ve istilasının” tartışıldığı oturumunda, “Kıbrıs’taki bölünmenin kabul edilemeyeceği” ve Avrupa Birliği’nin aldığı yeni inisiyatiflerle müzakerelerin yeniden başlaması gerektiği mesajı verildi.

AVRUPA KOMİSYONU: AVRUPA BİRLİĞİ, KIBRIS'TA BİRLEŞMİŞ MİLLETLER PARAMETRELERİNE VE AB MÜKTESEBATINA UYGUN BİR ÇÖZÜMÜ DESTEKLİYOR

Haravgi gazetesi, oturumda Avrupa Komisyonu adına konuşma yapan Uluslararası Ortaklıklardan Sorumlu Avrupa Komiseri Josef Sikela’nın, AB’nin Kıbrıs’ta Birleşmiş Milletler parametreleri, uluslararası hukuk ilkeleri ve AB Müktesebatına uygun bir çözümü desteklediğini kaydederek, çözümün yalnızca Kıbrıs için değil, Doğu Akdeniz ile Avrupa’nın tamamı için faydalı olacağına işaret ettiğini yazdı.

Habere göre Sikela, Avrupa Komisyonu’nun Johannes Hahn’ı Kıbrıs Özel Temsilcisi olarak atamasına atıfta bulunarak, AB’nin çözüm sürecinde aktif rol oynadığını dile getirdi.

Sikela, gelecek hafta düzenlenecek gayri resmi beşli görüşmenin önemine işaret ederek, bu görüşmeden olumlu sonuçlar çıkmasını ümit ettiğini ve "kolonizasyonun" en kritik sorunlardan biri olup bir an önce çözülmesi gerektiğini söyledi.

AKEL MİLLETVEKİLİ: AB, ERDOĞAN'IN BAŞINI OKŞAYARAK, KENDİSİNE AVRUPA GÜVENLİĞİNİN GARANTÖR ROLÜNÜ BAHŞEDİYOR

Gazete, AKEL’in AP’daki Milletvekili Yorgos Yeorgiu’nun ise 1974 yılında Kıbrıs’ta NATO’nun yönlendirmesiyle “faşist darbe ile işgal” yaşandığını ve bugün hala, “yakıcı bölünmenin” önlerinde olduğunu söylediğini yazdı.

Habere göre Yeorgiu, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Türkiye’nin kuzeyde ayrı bir devlet istediklerini ve AB’nin de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “başını okşayarak, kendisine Avrupa güvenliğinin garantörü rolünü bahşettiğini” ileri sürdü.

Gazete, Yeşiller adına konuşma yapan Kai Tegethoff’un da “Kıbrıs halkının travmatik tecrübesinden” ve ortasından ikiye bölünmüş Avrupa başkentinden bahsederek, eğer Avrupa Uluslararası Hukuku savunmak istiyorsa, Kıbrıs’taki “ihlallere” göz yummaması gerektiğini söylediğini yazdı.