Politis: Rum tarafı geçiş noktaları konusunu mütekabiliyet meselesine dönüştürdü

Haberini “İkisi Kıbrıs Sorununda Hareketsiz Bir ‘Hareketliliği’ Pekiştiriyor… Her Şey Değişiyor Barikatlar Konusu Aynı Kalıyor” başlığıyla manşete çeken gazete, New York’ta da geçiş noktalarında anlaşma sağlanamamasının “Kıbrıs sorununun gerçek görüntüsünü gösterdiğini, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis ve BM’nin görüşme sonrasında yaptığı “küçük ilerleme adımlarını yalanladığına” işaret etti.

Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis’in, geçiş noktaları konusunda kendisinden önceki Rum Yönetimi Başkanlarının yapmadığı bir tavır sergilediğine dikkat çeken gazete, Rum tarafının bu konudaki politikasının “görüşme olsun diye görüşme haline geldiğine” vurgu yaparak, bu şekilde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a “iki ayrı varlığın müzakeresi gibi göstermesine fırsat verildiğini” yazdı.

Gazete, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, mart ayında Cenevre’de teşvik ettiği yeni geçiş noktaları açılması meselesinde görüş birliğine varmamalarından çok da memnun görünmediğini ancak anlaşmayı engelleyen, önümüzdeki dönemde aşılabilecek küçük teknik sorunlardan söz ederek tartışmayı iyimserlik düzeyinde tuttuğunu aktardı.

Rum tarafından sızdırılan bilgilere dayanarak, geçiş noktalarıyla ilgili görüşmenin haritalar eşliğinde yapıldığını yazan gazete, meselenin özüyle ilgili konular gerçekçi değerlendirildiğinde geçiş noktalarıyla ilgili anlaşmanın tamamlanmasıyla Güven Yaratıcı Önlemlerin derinlemesine görüşülmesi monopolü yarattığını belirtti.

Gazeteye göre, Rum tarafı yaptığı belirli sızdırmalarla geçiş noktalarıyla ilgili görüşmenin BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in yaptığı yerinde tespitlerin ürünü olan haritalarla gerçekleştiğini ve bunların Rum tarafının sunduğu teklif yelpazesiyle örtüştüğü algısı yaratmaya çalışıyor. Geçiş noktaları açılmasını mütekabiliyet konularına dönüştürdü ki bu, önceki hiçbir Rum Yönetimi Başkanı’nın bu şekilde yapmadığı bir şeydi.

Gazete şimdiki durumda, Hristodulidis’in Ay Demet’te ana trafik güzergahı ile ilgili tek taraflı tekliflerinin henüz gerçekleştirilmediğine ve karşılıklı geçişlerde sorunlar yaşanmakta olduğuna atıf yaptı.

Fileleftheros ise Rum tarafının, New York sonuçlarını mevcut koşullar altında memnuniyet verici bulduğunu yazdı ve şu değerlendirmelerini aktardı:

“BM Genel Sekreteri, görüşmenin müzakerelerin yeniden başlaması hedefiyle bir adım adım sürecin parçası olduğunu söyledi ve sonraki randevuları belirledi. BM Genel Sekreteri, Yunanistan Dışişleri Bakanı ve Birleşik Krallık Avrupa Konuları Sorumlusu, Kıbrıs sorununun çözüm şekli konusunda BM Güvenlik Konseyi kararlarına bağlılık belirtti, Türk ve Kıbrıs Türk taraflarının ortak zemin olmadığı açıklamasına cevap verdi. Sivil toplum danışma konseyi kurulması ve kültürel zenginliğin kayıt ve değişimi teklifi kabul edildi. Mikroplastikler ve hava kalitesiyle ilgili anlaşma. 6 GYÖ’den 4’ü uygulandı. Mayınların temizlenmesi iyi gidiyor, geriye birkaç detay kaldı. Diğer iki konuda Türk tarafının itirazı var. Ara bölgede güneş parkı konusunda Türk tarafı çifte bağlantı konusunda ısrar ediyor. “  

“SİYASİ PARTİLER SÜRECİN CANLI TUTULMASINDAN MEMNUN”

Aynı gazete “Kıbrıs Sorunu: Çaba Canlı... Siyasi Güçlerden New York Toplantısına Çifte Okuma” başlıklı haberinde ise, Rum siyasi partilerinin New York sonuçlarını kendi siyasi tez ve yaklaşımlarına göre değerlendirdiğini, bazılarının da “çıkmaz ilanından, Genel Sekreter’in randevuyu yinelemesi ile kaçınıldığı” üzerinde durduğunu yazdı.

Habere göre DİSİ Başkanı Annita Dimitiru konuk olduğu bir TV kanalında, ana hedeflerinin Kıbrıs sorununun özüne girilmesi ve çözüm müzakerelerin yeniden başlaması olduğunu, bu yönde baskı yapmaları gerektiğini söyledi. Dimitriu “sürecin canlı tutulması önemli. Kararlılığa, tutarlılığa ve tam ve eşit üyesi olduğumuz AB’nin rolünü tam değerlendirmeye ihtiyacımız var” ifadesini kullandı.

DİSİ eski başkanı Averof Neofitu X hesabından yaptığı paylaşımda, sürecin canlı tutulmasını olumlu değerlendirdi ve hiçbir geçiş noktasında anlaşma sağlanamamasından ve AB’nin masada olmamasından kaygı belirtti.

AKEL New York’ta çıkmazın kırılamadığını ancak Genel Sekreter’in müdahalesi ile sürecin canlı tutulduğunu vurguladı. Görüşmelerin GYÖ’ler geçiş noktaları üzerinde dönüp durmasının müzakereleri yeniden başlatma hedefinden ne kadar uzak olunduğunu gösterdiğine dikkat çeken AKEL, GYÖ’lerin önemli olabileceğini fakat müzakerelerin 2017’de kalındığı noktadan devam etmesi üzerine odaklanılması gerektiği görüşünü yineledi.

DİKO sürecin devamının sağlanmasını ve BM kararlarıyla belirlenen zeminin yeniden teyit edilmesini kutladı. “Uzlaşılan Güven Yaratıcı Önlemlerin ileri götürülmesini destekliyoruz.” vurgusu yaptı.

“İKİ BÖLGELİ İKİ TOPLUMLU FEDERASYON ZEMİNİNDEKİ HERHANGİ BİR SÜREÇ BAŞARISIZLIĞA MAHKUMDUR”

ELAM gayriresmi görüşmenin bir kez daha sonuçsuz kaldığını ve süreçte Kıbrıs sorununun özüne bile dokunulmadığını belirttiği açıklamasında “iki bölgeli iki toplumlu federasyon zeminindeki herhangi bir müzakere süreci başarısızlığa mahkumdur çünkü hem yasal devlet ile sahte devleti eşitler hem de Türk uzlaşmazlığını ödüllendirip işgal emrivakilerini sağlamlaştırır” ifadelerine yer verdi.

EDEK, gerek görüşmenin içeriğinin gerek yeni görüşmenin vardığı noktanın, parti olarak en başta dile getirdikleri endişeleri doğruladığını belirttiği açıklamasında “EDEK, Başkan'ı bu nedenle Kıbrıs sorununu gerçek özünden toplumlar arası anlaşmazlık ve güven yaratıcı önlemler meselesine indirgeyecek görüşmelere katılmaktan kaçınmaya çağırdı, çağırmaya devam edecek” dedi.

DİPA, New York görüşmesinden, sürecin devam etmesi sonucunun çıkmasını olumlu buldu, GYÖ’lerde kaydedilen ilerlemeyi kutlamakla birlikte bunların, Kıbrıs sorununun özünün ve masaya geri dönme çabasının altını oyamayacağını kaydetti.

Ekologlar ise Cenevre’deki süreci canlı tutma çabasının tekrarlandığına işaret ederek “müzakerelerin yeniden başlamasıyla ilgili süreç, sorunun özüne dokunulmadan, bazı olumsuz unsurların görmezden gelinebileceği yönündeki temkinli iyimserlik korunarak, suni solunum cihazındadır.” dedi.