Kendimizi soyutlarken dünyada yerimizi kaybediyor muyuz?
MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Dünyanın en büyük ekonomik bloklarından biri olan, Avrupa Birliği (AB), yapay zekâ, biyoteknoloji ve uygun fiyatlı temiz enerji gibi, geleceğin ekonomisinde kritik önem taşıyan alanlara odaklanıyor. Avrupa Komisyonu'nun çıkardığı yeni bir taslak belge, önümüzdeki iki yılda bu alanlarda 29 önlem ve stratejiyi özetliyor. Amaç, Avrupa'nın küresel rekabet gücünü artırmak ve karbon emisyonlarından arınmış bir imalat sektörü yaratmak. Diğer yandan da, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin 2026 yılında Avrupa Birliği Konseyi Dönem Başkanlığı'na hazırlanması, güneydeki üniversitelerin dünya sıralamalarında öne çıkması ve gençlere yönelik AB temelli simülasyon projeleriyle desteklenen, farkındalık kampanyaları, adanın güneyinde dünyaya entegre bir vizyonun benimsendiğini gösteriyor.
Peki, KKTC bu tablonun neresinde? İleri teknoloji, bilimsel yenilikler, temiz enerji ve sosyal projeler yerine ülke, hangi konularla gündemde kalıyor? KKTC, neden dünyadan soyutlanmış bir yapıyı, sürekli olarak türbülansız bir liman gibi kabulleniyor?
KKTC’nin Gerçeklikten Kopuk Gündemi Sürekli Genişliyor...
KKTC, onlarca yıldır tanınmamışlığın ve perde arkasında kalmışlığın yarattığı çıkmazlarla boğuşuyor. Bugün tartışılan gündem maddelerine baktığımızda, çağ dışı problemlerle zaman kaybedildiğini görüyoruz:
- Partizanlık ve yozlaşma: Kamu kaynaklarının adil dağıtılamaması ve siyasete olan güvensizlik.
- Eğitim ve sağlıkta yapısal sorunlar: Okulların fiziksel yetersizlikleri, atanamayan öğretmenler ve devlet hastanelerindeki ihmal vakaları.
- Gençliğin umutsuzluğu: Artan uyuşturucu kullanımı, işsizlik ve sosyal yoksunluk.
- Adaletsizlik ve büyüyen sosyal eşitsizlik: Hukukun üstünlüğüne duyulan inancın azalması.
Bu sorunlar, KKTC’yi dünyadan daha da izole eden ve kendi iç dinamikleriyle kısıtlayan bir sarmalı besliyor. Hâlbuki günümüzde dünyanın geri kalmış bölgeleri bile dijital dönüşüm ve küresel entegrasyon yolunda adımlar atarken, KKTC kendi kabuğuna çekilmeyi tercih etmiş gibi görünüyor.
Neden Soyutlanıyoruz?
Bu sorunun birden fazla nedeni var:
- Tanınmamışlığın Yükü: KKTC’nin uluslararası alanda tanınmaması, ekonomik ve siyasal izolasyonu artırıyor. Tanınmamışlığı aşmak için somut adımlar yerine mevcut durum kabulleniliyor.
- Politik Vizyon Eksikliği: KKTC yönetimleri, geleceğe dönük bir strateji belirlemek yerine, mevcut siyasi yapıyı korumaya odaklanıyor.
- Gençliğin Göz Ardı Edilmesi: Gençlere, vizyon geliştiren bir eğitim ve yarını inşa edebilecek bir ekonomik altyapı sunulmuyor. Bunun sonucunda, genç beyin göçü hızla artıyor.
- Dünya ile Rekabetten Kaçış: Yapay zekâ, biyoteknoloji veya temiz enerji gibi alanlara yatırım yapılmazken, halen şehirleşme sorunları, trafik ve temel altyapı eksikliklerini tartışan bir toplum yapısı söz konusu.
İçe Dönük Siyasetin Tehlikeleri Artıyor...
KKTC’nin dünyadan soyutlanarak kendi içine kapanması, uzun vadede aşağıdaki tehlikeleri beraberinde getiriyor:
- Beyin Göçü: Genç yeteneklerin yurtdışına gitmesiyle ülke, bilgi ve yetenek birikiminden mahrum kalıyor.
- Ekonomik Bağımlılık: Yerel üretim ve inovasyon gelişmedikçe dışa bağımlılık artıyor.
- Kültürel ve Sosyal Yozlaşma: Dünyaya açık olamayan bir toplumda, sığ ve yüzeysel değerler öne çıkıyor.
Çözüm Yolları:
KKTC’nin geleceğe umutla bakabilmesi için şu adımlar acilen atılmalıdır:
- Eğitim Reformu: Bilim ve teknolojiye dayalı bir eğitim sistemi geliştirilmeli. Gençlerin yenilikçi fikirlere sahip olması sağlanmalı.
- Uluslararası Entegrasyon: KKTC, tanınmamışlığı aşmak için yaratıcı dış politika stratejileri benimsemeli ve uluslararası platformlarda aktif rol oynamalıdır.
- Gençlik Yatırımları: Gençlere yönelik istihdam ve girişim projeleri desteklenmelidir. AB ve diğer uluslararası fonlar bu amaca yönlendirilmelidir.
- Dijital Dönüşüm ve Teknoloji Yatırımı: Yapay zekâ, biyoteknoloji, yenilenebilir enerji gibi geleceğin ekonomisine yatırımlar yapılmalı.
- Toplumsal Farkındalık Kampanyaları: Vatandaşlar, KKTC’nin mevcut durumunu sorgulayan ve dünya çapında bir vizyon geliştirmenin önemi konusunda bilinçlendirilmelidir.
Dünya ile Uyumlu Bir KKTC Hayali...
Dünyada ileri teknoloji, bilim ve sosyal bilinç alanında atılan adımlarla, küresel aktörlerin arasında yer bulan toplumlardan ilham almalıyız. KKTC, kendi kendini soyutlayan bir yapı yerine, geleceğe açık, yenilikçi ve dünyayla rekabet edebilen bir toplum olma yolunda adımlar atmalıdır. Bu hayalin gerçekleşmesi, bugün attığımız adımlara bağlıdır.
Sonuç olarak, KKTC’nin sadece iç sorunlarla meşgul olan bir yapıdan çıkıp, dünya sahnesinde yerini alabilmesi için, topyekûn bir zihniyet ve sistem değişikliğine ihtiyacı vardır. Bunun ilk adımı ise, toplumsal farkındalık oluşturarak sorgulayan, eleştiren ve harekete geçen bireylerin yetişmesidir...
Sonuç: Dünyalı Olmanın Gerekliliği...
Neden dünyadan uzaklaşıyoruz veya uzaklaştırılıyoruz? Neden sürekli içsel bakış açısı geliştirilmeye yönlendiriliyoruz? Dünyanın neresindeyiz? Nereye gidiyoruz veya götürülüyoruz? Bu sorular, KKTC’nin geleceğini şekillendirecek kritik noktalardır... Eğer bu sorulara cesaretle yaklaşır ve doğru yanıtlar ararsak, dünyayla barışık, özgüveni yüksek ve kendini yeniden tanımlayabilen bir toplum yaratabiliriz. Bir toplumun gerçek potansiyeli, dünya ile kurduğu bağlarla ölçülür. KKTC’nin yeni bir sayfa açması ve "dünyalı bir vizyon" geliştirmesi, yalnızca kendi kaderini değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel anlamda ilham verecek bir model de olmasını sağlayacaktır...
Bir toplumun geleceği, dünyayı ne kadar kucaklayabildiğiyle doğrudan ilişkilidir. Kendi kabuğunda yaşamayı seçen bir ülke, zamanla kendi varoluş gerekçesini kaybeder... Bugün KKTC’nin ihtiyacı olan en büyük farkındalık, dünyalı bir kimlik geliştirmektir. Çünkü dünyalı olmak, yalnızca bir coğrafyada var olmanın ötesine geçip, evrensel değerlerin taşıyıcısı ve yaratıcısı da olmaktır...
Unutulmamalıdır ki, "Kendi içindeki labirentte kaybolanlar, dış dünyanın aydınlığını asla göremezler..."
Mert MAPOLAR, C.Ht.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.