Kanlıdere projesi ve sosyal değişim

Anlaşılmayan ya da anlaşılmak istenmeyen bir durum var.

Tek taraflı olabilecek hiçbir şey yoktur.

Hele ki ortaklıklar ve ortak kazançlar söz konusu olunca.

Bir koalisyon, beraber yönetme, beraber üretip, beraber tüketmek.

Tüm bunlar Kıbrıs sorununun özeti gibi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in 6 aylık görev süresi doldu.

Sonuç, malum, müzakerelerin yeniden başlamasına olanak sağlayacak, ortak zemin bulunamadı, sürecin sonucu bu.

"Holguin’in (Kathimerini gazetesine 16 Haziran 2024’te verdiği söyleşide);

 “Hristodulidis hükümetinin önünde çok net bir resim var ve prosedürün kilidin nasıl açabileceğini biliyor” diyerek Kıbrıs sorununda sürecin kilitli kalması konusunda Nikos Hritodulidis’e yönelik net imada bulunduğunu anımsatan gazete, Ada’ya yaptığı ikinci ziyaret çerçevesinde ise Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Kıbrıs sorununda ilerleme sağlanmasına karşı olduğunu hiç gizlemediğini, bu nedenle çabasına Tatar’dan değil Hristodulidis’ten destek beklediğini söylediğini hatırlattı."

Karşılıklı, konuşmalar, suçlamalar, eleştiriler için artık zaman tükendi.

Mevcut durumu değiştirecek, yıllardır aşılamayan sorunların farklı yöntemlerle, iş birlikleriyle ileriye taşıyacak adımlar atılmalı.

Kesin sınırlar çizilmemeli, toplumlar arası iletişimi, günlük yaşamda kolaylaştıracak, neler yapılabilir, bunlara odaklanılmalı.

Mülkiyetle ilgili konular çok ağır, karmaşık ve kişisel suçlamalarla, yargısal tehditlerle çözülmesi mümkün değil.

Konu git gide içinden çıkılmaz bir noktaya doğru sürükleniyor.

BM Genel Sekreteri, her iki tarafa da teknik komiteleri çalıştırma çağrısı yaptı.

Guterres iyi niyet raporunda şöyle dedi:

“Kadın ve gençlerin temsiliyetinin artması, komitelerin çalışmalarına yeni bir ivme kazandırabilir. Her iki toplumun da ortak sorunları tartışabileceği ve ele alabileceği bu organlar, tampon bölge içindeki ve yakınındaki daha büyük siyasi tartışmalardan ve sorunlardan korunmalı ve yalıtılmalıdır.

Liderleri ve temsilcilerini, UNDP aracılığıyla verilen AB desteğinin tüm Kıbrıslıların günlük yaşamlarının yararına kullanılmasını sağlamaları ve Avrupa Birliği'ni kaynakların kullanılabilirliğini geleceğe genişletmeyi düşünmeye çağırıyoruz. AB'nin, potansiyel olarak tampon bölgede yer alacak yenilenebilir güneş enerjisi santrali gibi tartışılan diğer projelere verdiği destek, "karşılıklı olarak kabul edilebilir bir ilerleme yolu üzerinde anlaşmaya varılması hâlinde, herkes için somut faydalar sağlayacak şekilde iki tarafı birbirine yakınlaştırma yönünde önemli bir potansiyel taşımaktadır.”

Pedieos-Kanlı Dere nehri yolunun Lefkoşa'nın kuzeyine kadar uzatılması projesi de benzer şekilde her iki taraftan insanları birbirine yakınlaştırma ve güven inşa etme açısından önemli ve anlamlı bir potansiyele sahiptir. İki tarafın projeyi ileriye taşıma yönündeki anlaşmasının ışığında, mevcut ve gelecekteki potansiyel fon sağlayıcıları ilerlemeye ve projeyi aciliyet duygusuyla desteklemeye çağırıyorum.”

Lefkoşa Türk Belediyesi başkanı Mehmet Harmancı konuyla ilgili bir açıklama yaptı;

"LTB Başkanı Harmancı, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, son İyi Niyet Misyonu Raporu’nda vize aşamasında olan Kanlıdere yürüyüş ve bisiklet yolunun kuzey Lefkoşa’ya genişlemesi konusunda uluslararası kurumlara fon sağlanması çağrısı yapmasının çok önemli bir kazanım olduğunu belirtti."

Başkan Harmancı, sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirme özetle şöyle;

“Uzun süredir üzerinde çalışma yaptığımız ve Sn. Maria Angela Holguin’e 11 Mart'ta LTB’ye gerçekleştirdiği ziyarette ayrıntılı bir şekilde sözlü ve yazılı olarak aktardığımız Kanlıdere projesi, hem iki toplumun tabanda yakınlaşmasına katkı sağlayacak hem de tüm Lefkoşa için hayatı değiştirebilme potansiyeli taşıyan büyük bir sosyal değişimi tetikleyecek.”

Evet, siyasetten önce, sosyal bir değişim, neden olmasın?