Bakan Berova: Deprem fonu 1.1 milyar ve ödüyoruz

Yayın Tarihi: 14/11/24 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş’in deprem bütçesinden okulların yapımı ile ilgili ödemelerin durduğunu söylemesi ve paranın akıbetinin ne olduğunu nereye harcandığını bilmediklerini söylemesi üzerine bir köşe yazısı kaleme almıştım dün. Burak Maviş ““okullardaki tüm çalışmalar durdu çünkü okulda iş yapan müteahhit ve mühendisler ödenmediği için işi durdurdular. 650 milyon olan deprem vergisinin 350 milyon lirası bloke edildi, ödemeler durunca okullardaki yapılaşmada durdu ve bu parayı bir yere harcadılar nereye harcadıklarını bilmiyoruz” demişti.

Bunun üzerine dün Maliye Bakanı Özdemir Berova’yı aradım. Özdemir bey benim gerçekten sevdiğim ve değer verdiğim ayrıca başarılı bulduğum bakanlardan biridir. Ne zaman arayıp programa davet etsem kırmaz çıkar gelir. Dedim ki arayıp bir konuşayım bu işin aslı astarı nedir . Zira iddialar önemli.

Bakan Beroava’ya Burak Maviş’in iddialarını sordum; Bakan daha farklı bir fotoğraf koydu önüme. Berova ; Deprem fonunda 650 milyon değil 1 Milyar 100 Milyon lira biriktiğini yani bir diğer deyişle 1.1 milyar lira biriktiğini, bunun 390 milyon lirasının bloke edildiğini ve kesinlikle müteahhitlerin ödenmediğinin doğruları yansıtmadığını anlattı bana.

Özdemir bey “Deprem fonunda 1.1 milyar lira birikti, biz bunun 390 milyon lirasını bloke ettik. Ödemelerin durduğu haberleri iddiaları kesinlikle doğru değildir. Ödemeler düzenli olarak yapılıyor, yapılacaktır” dedi. Bakan birinci ağızdan bunları aktardı.

Demek ki fonda biriken para 650 milyon değil 1.1 milyar lira, bloke edilen 350 değil 390 milyon lira. Ödemelerin de durduğu bilgisi Bakanın açıklamasına göre doğru değil. En azından Özdemir beyin ağzından durumun ne olduğunu öğrenmiş olduk.

****************

DOLAYLI VERGİNİN DOĞRUDAN SONUCU: HAYAT PAHALILIĞI

“KKTC’de bizim özel sektör diye tanımladığımız kesim dünyanın geri kalanına göre ticari işletme dahi değil. Ticari işletmenin farkını anlamak için yanı başımızdan bir örnek. Türkiye bankaları senelik 40 milyon TL’den fazla satışı olan işletmeleri ticari işletme sınıfına koymakta. Eğer yıllık ciro bu tutarın altında ise KOBİ (Küçük ve Orta Boy İşletme) statüsüne tabi etmekte.

İngiltere’de ise yıllık satış rakamı 10 milyon sterlin ve üzeri şirketlerin bağımsız denetim raporuna ihtiyaçları var. Hem İngiltere’nin hem de Türkiye’nin çizgiyi nerede çektiğine dikkat edin... Her iki ülke de dünyanın en büyük 20 ekonomisi içerisinde.

KKTC ekonomisini konuşmaya her başladığımızda dönüp dolaşıp geldiğimiz yer devlet idaresi.

İskandinav ülkelerinde ne varsa KKTC’de o yok. İstikrarlı bir nüfus yapısı, siyasi düzen, devlet harcamalarında şeffaflık hem eğitim hem de sağlıkta özel sektör ve devlet rekabeti ve daha niceleri...

Sosyal devletçilik oynamaya çalışan KKTC hem kendi insanının ekonomik becerisi hem de Türkiye’nin devamlı ekonomik katkılarıyla bu oyunu normalden uzun bir süre oynadı. Özellikle Türkiye’nin desteklerini aşağıdaki tablodan net bir şekilde görebilmekteyiz.

Yeni kurulan KKTC’nin büyük miktarda dış yardıma muhtaç olması anlaşılabilir. Yeni bir devlet beraberinde birçok altyapı yatırım harcamalarını da beraberinde getirmiştir. Ancak 1983’deki düzen günümüze kadar devam etmemeliydi.

İngiltere’nin Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) kararı doğrultusunda tarımsal ürünlerimize engel koymaya başladığı 1994 yılına kadar gayet iyimser bir KKTC tablosu mevcut. Dış yardımları gittikçe azalan ve kendine yetebilen.

Aynı dönem KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durmaya en yakın olduğu zaman. Bu dönem yurtdışı ile ticaretin ne kadar önemli olduğunu bize hatırlatmakta.

2001 sonrası dönemde ise Türkiye’nin hibe ve kredilerinin KKTC devleti içerisindeki payı düzenli bir düşüş sergiledi. Tarihten hatırlanması gereken, Kemal Derviş ile başlayan Türkiye’nin sıkı mali politikasının doğum yılı da 2001 olmuştur.

Aynı dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin Kamu Borcu ekonomik büyüklüğe oranı %80’den %30’a geriledi. Türkiye’nin yardımlarının bütçe içerisindeki payı azaldıkça KKTC devletinin önüne iki seçenek belirdi.

Ya harcamaları kısıp devletin ekonomi içindeki payını azaltacak, ya da vergi gelirlerini bir şekilde artırıp harcamaya devam edecek.

Ortalama hükümet ömrü 1,5 sene olan bir ülkede devletin harcamalarını kısması hayal bile edilemez. Zaten koltuktaki süre çok kısa... Onu da acı reçete uygulamaya kimsenin siyasi kredisi yok.

Doğal olarak KKTC hükümetlerinin tek çaresi daha fazla vergi toplamak oldu."

Dolaylı vergiler yukarıda bahsettiğimiz gibi yediğiniz, içtiğiniz, tükettiğiniz mal ve hizmetlerden alınan bir vergidir. Dolaylı vergi doğrudan toplumun tüm kesimleri için hayat pahalılığı yaratmaktadır.

*************

Günün Sözü

"Adları unut, yüzleri, sesleri, kokuları falan. Geçmişine bir asfalt dök. Yürüyebilmek için ihtiyacın olacak…"

Burak Aksak

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları