“Kendi ayakları üzerinde durmak” ne demek?
KKTC ekonomisi neden istenilen kalkınmayı sağlayamıyor ve neden kalkınamıyor; bu konular üzerine birçok insan kelam kesmiştir. Her hükümetin idealidir denk bütçe gelin görün ki bir zamanlar ki CTP-UBP Hükümeti bile bunu başaramamış ve en son hükümet maaş ödeyemez hale gelmişti. Şu an ki durumumuza baktığımızda ise ekonomik anlamda şu an ki hükümet Türkiye’ye bağlı kalmadan kendi imkânlarını maksimum düzeyde kullanmaya çalışıyor ama oldukça sarsıntı geçirmiş olan ekonomimiz yine de Türkiye’nin ciddi katkılarına ihtiyaç duyuyor. Peki, bu ülke ne zaman kendi bağımsız ekonomisini kurabilecek, ne zaman denk bütçeye kavuşabilecek. Bağımlılık ne zaman bitecek?
Düşünülen her tür ekonomik modelde: Federal Çözüm, Tayvan, Kosova, iki devletli ve benzerleri, Kıbrıs Türkü’nün kendi ayakları üzerinde durması şart. Çok tekrar edilip herkesin kafasında farklı bir resim oluşturan ‘’Kendi ayakları üstünde durmak’’ ne demek? Mali boyutuyla söylenmek istenileni ekonomi bilimi çerçevesinde açıklayabiliriz. Bize düşen bu bilgileri KKTC’ye uyarlamak. Ekonomik bağımsızlık özgürlük getirir, bunu asla unutmayın.
Dünya tarihinin açık farkla en zengin ailesi Rothschild’lerdir. Sahip oldukları maddi güçle Napolyon’un sonunu getiren, Avrupa’nın tüm devletlerine hükmeden bir aile... İnsanlık tarihinde parayı en iyi kullanmasını bilen ailedir desek yeridir. Rothschild ailesinin kurucusu Mayer Rothschild’in 200 sene önceki söylemi: “Bana bir ülkenin parasının kontrolünü verin, yasaları kimin yazdığı umurumda değil.’’
Parayı en iyi idare edenin gözlemi: Paranın kontrolü olmadan siyaset bir tiyatrodan ibaret.
Politika halkı oyalar ve eğlendirir. Ancak politika kendi başına ‘’Sonuç odaklı’’ değildir. Sonucun ne olacağına parayı kontrol edenler karar verir. Paranın kontrolü değişmeden politikacıların yeni düzen kuracağına inanmak en iyi ihtimalle saflıktır. İşte bu yüzden Kıbrıs Türkü kendi ayakları üzerinde nasıl duracak sorusunun yanıtı ekonomik bağımsızlıktan geçmekte. Ekonomik bağımsızlık için yapılması gereken ilk iş Kıbrıs Türkü’nün parasını kimin kontrol ettiğini bulmak. Eğer kontrol halkta değilse, halkı memnun edecek bir politik düzenin kurulması da mümkün değildir. Ali gitmiş Veli gelmiş bir fark olmayacaktır.
Dolaylı vergiler yediğiniz, içtiğiniz, tükettiğiniz mal ve hizmetlerden alınan bir vergidir. Dolaylı vergi doğrudan toplumun tüm kesimleri için hayat pahalılığı yaratmaktadır.
Kuzey Kıbrıs’ta hayat pahalılığı ile mücadeleyi gündeme almaya geç bile kalınmış.
Devletin ufalması ya da harcamalarını kısması mevcut siyasi düzende mümkün değil. Diğer taraftan doğrudan vergi toplumun hangi kesimini hedef alırsa alsın çok ciddi bir karşı tepki doğurmakta...
Dolaylı vergilerin hayatımızdan yakın bir gelecekte çıkmayacağını öngörmek zor değil.
Üzerinde durulması gereken dolaylı verginin nasıl doğru kullanılabileceğini irdelemek olmalı. Hükümet edenlerin ya da hükümet etmeye heveslenenlerin daha detaylı değerlendirmesi gereken konu bu.
Aslında biz zaten dolaylı vergileri bazı durumlarda doğru kullanıyoruz. Sigara, alkol, ateşli silahlar ve benzeri lüks/eğlence ürünlerine %20’lik bir KDV yüklüyoruz. Bu ürünler lükse kaçtığı hatta sağlığa zararlı olduğu için talep edilen vergi oranları çok da tepki toplamamakta.
KKTC’de bu listenin çok daha genişletilmesi ve nüfus yapısına uyarlanması şart. Yeni dolaylı vergi kalemleri için seçenek çok...
Basit bir çalışma ile toplum sağlığını destekleyici vergiler getirilebilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiyesi doğrultusunda şekerli yiyeceklere ve içeceklere yeni vergiler gelirse bundan kim zarar görecek? Zaten toplu tüketilmeyen bu ürünlerin Güney Kıbrıs’tan kaçak yollarla ülkeye sokulması da, et örneğinin tersine, cazip bir kaçakçılık yolu oluşturmayacak.
Hükümeti çok sıkıştırırsanız alacağınız cevap hazır “ne yapalım dünyada da durum aynı, üstelik kıtlık var “diye yanıtlıyorlar sizi. Bunun ardına bir de dövizdeki yükselişi örnek gösteriyorlar size. Bu birkaç cümlenin ardından nutkunuz tutuluyor ve cevap dahi veremiyorsunuz.
Gerekçeler ve mazeretler hazır, cevap? Cevap yok dostlar. Hiç kimse ama hiç kimse ilerleyen ve gerçekten kötüye giden bu sürecin nereye varacağını bilmiyor. Hani bazı gıda ürünlerini pahalıya alırsınız zaman zaman, bu normaldir çünkü dönemseldir ama tepeden tırnağa bir zam furyası ile karşı karşıyaysanız işte o zaman işler sarpa sardı demektir.
Adınız gibi emin olun yarın sabah bir ekonomist konuk alsam ben benim diyen ekonomistler bile çıkış yolunu bilmiyordur.
****************
Günün Sözü
"Adları unut, yüzleri, sesleri, kokuları falan. Geçmişine bir asfalt dök. Yürüyebilmek için ihtiyacın olacak…"
Burak Aksak

Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.