YANKI

Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR
chaglarm@yahoo.co.uk
Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR

Yüreğini Sessizce Verenler İçin

Yayın Tarihi: 15/06/25 05:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Bazı günler vardır, takvimlerden sarkar…
Sayısı bellidir bu günlerin ama anlamı derindir.
Babalar Günü de öyledir işte.
Kimine göre bir telefon konuşması,
kimine göre kısa bir kutlama mesajı.
Ama aslında çok daha fazlasıdır bu gün —
bir hayat duruşudur.
Bir insanın, bir çocuğun kendini bulma serüveninde
görünmeyen bir el,
hissedilen bir omuz,
duyulmayan ama hep var olan bir sestir: baba.

Eğitim bir okulda başlamaz;
ne bir tahtayla başlar, ne de bir diplomayla son bulur.
Eğitim, yaşamın ta kendisidir.
İnsan, daha ana rahmine düştüğü anda öğrenmeye başlar.
Ve o andan itibaren sadece annenin değil,
babanın da sessiz ama derin bir sorumluluğu başlar.

Çocuğun yüreğine dokunmak için önce insan olmak gerekir.
Baba olmak, bir yürek işidir.
Bir ömür süren eğitimin en derin halkalarından biridir babalık.
Çünkü bir çocuk, kendini tanırken yalnızca aynaya değil,
annesinin gözlerine,
babasının suskunluğuna,
dokunuşuna da bakar.

Anne ve baba…
Bir çocuğun en kıymetli iki pusulası.
Biri sevginin sesi olur,
öteki güvenin gölgesi.
Hayatın dengesi,
bu iki değerin birbirini tamamlamasıyla kurulur.

Hayatı paylaşmak yalnızca ekmeği bölüşmek değildir.
Sorumluluğu, duyguyu, zamanı ve düşünceyi de birlikte taşımaktır.
Ev dediğimiz yer, birlikte atan kalplerin mekânıdır.
Ve o kalpte çocuk büyür.

Bir Sinema Biletiyle Gelen Ders

Hatırlıyorum... Dört kardeştik.
Ben en büyüktüm.
Bir yaz günü kavga etmişiz, annem yorgun.
“Bir babanız gelsin de görsün sizi,” demişti.
Babam geldiğinde annem olup biteni anlattı.
Hiçbirimizin sesi çıkmıyordu.
Çünkü babamızın sesini duymaktan çok, sessizliğinden çekinirdik.
Bizi hiç dövmemişti, ama bir bakışıyla kendimizi sorgulardık.

Ve o gün, hepimiz içten içe korkmuştuk.

Bizi arabaya koydu. Sessizce sürdü.
Bir meydanda duracak, azar işiteceğiz sandık.
Ya da ilk kez dayak yiyeceğiz.
Ama arabayı sinemanın önünde durdurdu.
Bana para uzattı. “Git dört bilet al, Mehmet,” dedi.
Aldım, geldim.
Sonra cebinden bir miktar daha para çıkardı.
“Bunu da koy cebine. Kardeşlerinin bir ihtiyacı olursa harcarsın.
Onlar sana emanet,”
dedi.
“Film bitince sizi burada bekliyor olacağım.”

O gün büyüdüm.
Çocukluğumun gölgesinden çıkıp
sorumluluğun ışığına adım attım.
Beklediğim ceza, bulduğum güven olmuştu.
Babam bana yalnızca bir öğle matinesi değil,
bir yaşam pusulası vermişti.
O gün, bir çocuğun nasıl insana dönüşebileceğini öğrendim.

 

Kutlamak Değil, Anlamak Gerek

Bugün Babalar Günü.
Ama bu günü yalnızca bir kutlama, bir hediyeleşme anı olarak görmek,
onu küçültmek olur.
Ticarileşmiş duygular değil;
derinleşmiş değerler gereklidir bu çağda.

Baba olmak yalnızca genetik bir bağ kurmak değildir.
Bir yüreği büyütmektir.
Bir çocuğun hayatına iz bırakmaktır —
ama bu izi bir yük değil,
bir yön haline getirmektir.

Gerçek babalık,
her şeyin ortasında değil,
gerektiğinde bir adım geride durup
çocuğuna kendisi olabileceği bir alan açmaktır.

Unutulmamalıdır:
Babalık sadece bir cinsiyet meselesi değildir.
Duruşla, düşünceyle, davranışla kazanılır bu unvan.
Kimi zaman bir öğretmen,
kimi zaman bir dayı,
kimi zaman hiç tanımadığınız biri,
bir çocuğun hayatında bir baba gibi iz bırakabilir.

Ve anneler…
Hayat tek elle tutulmaz.
Bir evi ayakta tutan,
birbirini gözeten iki yürektir.
Bir çocuk, kendine değer vermeyi
annesinin sevgisiyle,
babasının güveniyle öğrenir.
Baba annenin yoldaşı,
anne babanın sesi olabildiğinde,
çocuk kendine ait bir yankı bulur.

“Baba olmak, yüreğini sessizce bir çocuğun avucuna bırakmaktır; ne görünür, ne unutulur.”

İmza:
Bir evladın içinden geçen sözcüklerle,
yaşam boyu öğrenmenin izini süren bir öğretmen kalbinden…

Not:
Bu yazı, her davranışıyla hâlâ bize rehberlik eden babam İbrahim Çağlar’a,
onun gibi yüreğiyle babalık eden tüm güzel insanlara,
artık aramızda olmayan kayınpederim Özkan Altınada’ya,
ayrıca bugün hayatta olan veya olmayan,
sevgisini evlatlarına sessizce veren
tüm babalara ve “babalık eden” yüreklere ithaf edilmiştir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.