Günümüzün savaşları trajikomik!
Peki ya İsrail İran’a 180 füze fırlatsaydı, sizce kaç tanesi ıskalar ya da havada bir savunma teknolojisi ile İran tarafından yok edilirdi?
Cevabınızı duyar gibiyim: “Hiçbiri”.
İran’ın İsrail’e karşı saldırı tehditleri, artık bir tür düşük bütçeli aksiyon filminin klişelerine dönüştü. Her gün, "Acaba İran bu sefer İsrail'e saldıracak mı?" sorusu, sinir bozucu bir şekilde tekrarlanan bir fragman gibi karşımıza çıkıyordu. Senaryo hep aynı: Devasa bir güce sahipmiş gibi gösterilen İran, bir yandan "Büyük şeytan" diye nitelendirdiği İsrail'e karşı iddialı demeçler veriyor, diğer yandan ekonomik krizlerle boğuşuyor, halkına temel hizmetleri sunmakta bile zorlanıyor. Bu durum tam anlamıyla komedi unsurlarıyla dolu bir aksiyon sahnesi gibi. Sonra 1 ayda toparlanıp elinde kalan teknoloji ile 180 füzeyi bir araya getirip fırlatıyor. İran’ın her füzesi zavallı İranlılar’ı daha da fakirleştirirken, zengin savaşının patronu İsrail ise bu tehditlere karşı adeta bir bilgisayar oyununun en yüksek zorluk seviyesindeki karakteri gibi duruyor; ne kadar saldırı gelse de güçlü savunma sistemleriyle karşılık veriyor. Neredeyse hepsi havada yok ediliyor. Hatta bazen İran'ın tehditlerini öylesine ciddiye almıyor ki, ülke içinde gelişen teknoloji ve askeri kabiliyetlerle adeta dalga geçercesine hep önde ilerliyor.
İran’ın "İsrail'e büyük darbe vuracağız" söylemleri, amatörce kodlanmış bir bilgisayar oyununda, her an "Game Over" ekranını görmeye mahkûm bir oyuncunun hayali zafer naralarına benziyor. Gerçek şu ki, bu senaryo yıllardır vizyonda, ama sonuç her seferinde aynı: İsrail sapasağlam, İran ise boşa harcadığı zaman ve enerjiyle ortada.
Üzerine bir de "ben sana yaptım ama ban asakın karşılık verme" diye İran açıklama yapıyor. Bugünün savaşları trajikomik!
Mantıklı olalım.
Çünkü bu süreci duyguyla anlamamız zor.
Bu serüvenin sonunu ne yazık ki İsrail yazacak. Ne ambargo, ne fiziksel saldırı ne de başka bir şey bu sürecin sonunu belirlemeyecek. Bu süreci başrol oyuncusu olan İsrail belirleyecek. Çünkü hem filmin başrolünde, hem senarist ekibinin başında. Bu nedenle “uzlaşıcı ilerlemeler” yapmak durumunda dünya.
Bu arada uzlaşmayı tercih etmek, böylesine bir iletişim çağında, acizlik ve yenilgi değil, akıllı bir strateji sürdürmektir.
Allah hepimizi korusun.
Kıbrıs Adası ne yazık ki, bu ateş çemberine çok yakın bir coğrafyada. İran’ın ilkel teknolojisi, oyunda yanlış tuşa bassa, başımıza ateş yağar.
Allah korusun.
Bugün İran saldırdı diye keyiflenenler, olayın hep daha çok büyümesindeki nedenin böyle şeyler olduğunu göz ardı edenlerdir.
Dilerim böyle devam etmez.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.