Baki Şeheri'nde
Onlara teşekkür mahiyetinde, Bakû'de iken yazdığım bir yazıyı paylaşmak istiyorum bugün! Hem sizinle, hem de Elmira ile Biraz kısaltarak tabii
Türk modernleşmesinin başkenti, Bakü'dür. Resulzade'lerin, Ağaoğlu Ahmet'lerin, Hüseyinzade Ali'lerin şehridir, burası Fuzulî'nin, Nesimi'nin kültürel mirasının gerçek sahibidir. Birazcık nefttir, başkaları için epey bir Şuamyan'dır; Kafkas İslâm Orduları şehre girerken ardına bakmadan giden Dunstervill Gücü'dür az biraz; bizim için çokca Nuri Paşa'dır Halil Paşa'dır Samet Vurgun'dur, Neriman Nerimanov'dur, Ebulfez Aliyev'dir Tağizade Niyazi'dir, epey bir Ve bir o kadar da Mustafazade'dir Çokca Hatayî'dir
"Gardaş" bir ses; "garındaş" bir nefestir
Bakû'da "Türkiye taze sefareti"nin açılışı dolayısıyla verilen resepsiyonda, açık büfede çocukluk sevgilimi buldum: Kaysısı Baskısı! Babaannem çok güzel yapardı, bütün Lefkeli kadınlar gibi Utanmayı atıp, iki defa tabağı doldurup, yedim Türkiyeli bir milletvekili, ne olduğunu anlamamış, yanıma yaklaşıp, sordu:
" Bu ne gözüm?"
Uzun uzun anlatmaya vaktim mi var? "Azeriyem" ayağına yatıp, "anlamamış" numarası yaptım Surat, kılık kıyafet zaten farksız Tutup anlatsam, "tatlı ile tuzlu olur mu?" diyecek Akşam yemeğinde, Azeri kardeşlerin övüp övüp, sağa sola sığdırmadıkları "Azeri Pilavı" de gene bildiğimiz safranlı pirinç pilavı ile bu kez Etli Kayısı Baskısı çıkmaz mı? Yüz yıllık sevgilimi bulmuş gibi oldum
Azerbaycan Cumhurbaşkanı "Cenap" İlham Aliyev konuşurken de, kendimi gene çocukluğumda babaannemle konuşurmuş gibi hissettim. Ermeniler'in Hocalı katliamından bahsederken,
" Ne " dedi, Aliyev, "biz insan değilik? İnsan yalınız Ermenidir?"
Neydi o bizim soru takısı kullanmamamızın zemini? İngiliz bize Türkçe'yi mi unutturduydu? Yoksa Rumca'nın etkisi altına mı girdiydik? Ha?
Bir Nahcivanlı gelip, amcasından başka ailesinde sağ insan kalmadığını, Ermeniler'in "hamsını" da kestiklerini anlatıp, "Aha danışırken bile tüylerim biz biz oluyor" deyince, ben az daha gülecektim. Yahu, neredeyiz? "Baki şeherinde" mi? Çocukluğumun Lefke'sinde mi?
Konferans esnasında sigara içmeye, "sarayın gabağına" çıktığımda, yanıma gelen bizim "maşina"nın şoförü, "Sen nerelisen gardaş, Şimalî Cypır'da siz bizim gibin danişirseniz?" dedi Ne deseler anlıyoruz, onlar da bizi anlıyor Benzerliğimiz bununla sınırlı değil Örneğin "maşina" bizi otelden aldı, "sabahın seherinde" "sarayın gabağına düşürdü"! Sonra da iki cumhurbaşkanı ve "Türkiya Respublikası'nın Başnazırı'nı" korumak kaygısındaki polis, ortalığı Çarşamba pazarına çevirdiğinden, öğlenin ayazında, tam da "düştüğümüz" yerde beklemekten, kemiklerimiz dondu Bizim "maşinalar" yer yarıldı, içine girdiler Az kaldı, Türkiya Respublikası'nın "Taze Sefaret" binasının açılışını kaçıralım "Köhne Sefaret" olsaydı, mesele yoktu O yakın Ama bu "taze"si, biraz ırakmış, illâ ki "maşina" gerek
Burada da memur; bizdeki gibi İşi yapmaya değil, yapmamaya bahane arıyor Bizim temsilcilikten sevgili Erek Çağatay, "zengler, zengler" telefona çıkan yok! Daha da kötüsü, bizim KKTC numaralarını çevirince, hiç "zeng" yok!
Sonunda polisin biri insafa geldi, Erek "haişetti", o da bize "mahsus müsaade" verdi de öteki gabağa kadar varıp, bir araç bularak, "teze sefaret"teki "nümayiş"e gonak olduk
Kayısı baskısını, yeniden keşfettim, kırk yıl sonra Kırk sene "gadimi", bizde de her "aşbaz" bunu bilir ve yapardı.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.