Atatürk, viski ve UBP
Mustafa Kemal Atatürk’ün viski içicisi olduğu ile ilgili çok bir bilgi yok. Onu kulüp rakısı ve sarı leblebi ile bildik.
Gerçi bu yazının konusu Büyük Önder’in alkollü içecek tercihi değil. Konu başka.
Türkiye Cumhuriyeti’ndeki seçime 13 gün kaldı.
Kendi ülkemdeki seçimlerle ilgili Türkiye’deki meslektaşlarımın seçim olup bitmeden yazı yazıp yorum yapmasından hoşlanmadığım için, ben de bu konuda sonuçlar ortaya çıkmadan yazı yazmama tercihimi kullandım, kullanıyorum.
Ancak seçim olası seçim sonuçlarının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne etkisi konusunda yazı yazmak ya da yorum yapmama bu duruşum engel değil elbet.
Misal, UBP’nin Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bağlılığı, bağımlılığı hatta itaatkar halinin getirdiği siyasi durum, Millet İttifakı’nın ipi göğüslemesi durumunda nasıl bir hal alacağı ile ilgili değerlendirme yapmak lazım.
İçi karıştırılmış. Kurultayı hiç edilmiş. Lideri değiştirilmiş bir UBP, bunları yapanlar sahneden çekilirse ne duruma düşecek?
Önemli bir soru değil mi?
Yeni bir durum hasıl olursa UBP nasıl şekil alacak?
Kimilerine göre, eğer Ak Parti seçimi kaybederse, UBP ciddi şekilde sendeleyecek, hatta siyaset sahnesinden düşecek.
Türkiye’deki iktidar tarafından koltuğa oturtulan Ünal Üstel’in, iktidarın değişmesi durumunda alaşağı edilmesi ile ilgili UBP taban ve tavanının ortak bir görüşü olduğu da söyleniyor. Ha bunu Üstel ona yönelik bir eleştiri olarak almasın. Kime bu fırsat verilse, Başbakan olma fırsatını tepmezdi. Onu da anlamıyor değilim hani.
Eğer Türkiye’de iktidar değişirse, UBP’de üzeri çizili olanlar yeniden sahneye çıkacak, hormonlu bir şekilde hak etmedikleri yere gelenler ise, yaratılan suni şişkinlik gidince normal hallerine dönecekler, hatta siyasetten silinecekler şeklinde bir de görüş var.
Daha bir sürü değerlendirme var ancak şimdi bunları burada sıralamak yersiz.
Ben olacak olanı söyleyeyim.
Ulusal Birlik Partisi görebileceğiniz en ilkesiz ve bununla beraber en pragmatik partidir.
Yani duruma göre şekil alabilen, bukalemuna bile dur şunda diyebilen bir partidir.
Nasıl, Ak Parti iktidara geldikten sonra, Cuma namazı ve oruca başlayıp, masalardaki içki şişeleri fotoğraflar çekileceği anda masanın altına indirmişse. Nasıl Atatürk ilke ve inkılaplarından bahsetmenin dozu azaltılmışsa.
Nasıl, Büyükelçi hangi camide Cuma namazı kılacağı araya insanlar konarak Çarşamba'dan öğrenilmeye çalışılmışsa, bir CHP iktidarında, UBP’nin gerisin geriye transformasyonu 48 saati bulmaz.
Türkiye iktidarı kim olursa olsun. ‘Peki efendim, siz nasıl isterseniz efendim. Siz öyle uygun görmüşseniz hay hay’ diyen bir KKTC iktidarına hayır demez elbette. Sürekli kafa tutan ve problem çıkaran bir iktidar olacağına.
Dolayısıyla, CHP, UBP’yi AK Parti ile iş tuttuğu için silmez, aksine el üstünde tutar.
Baş baş görüşmeler sırasında da ‘Ya neydi bu Erdoğan çektiğimiz’ diye bir iki de serzeniş. İş bitti.
Atatürk posterleri önünde ellerinde viski kadehleri ile poz verme dönemi yeniden başlar.
Çok sevdiğim bir dostum söylemişti bir sohbetimizde.
UBP özüne döner. UBP dediğin şey Atatürk ve viskiden ibaret değil mi?
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Özgür Kocabay02/05/23 10:33
CHP kendisinden farklı hem de çok farklı görüşte partileri yanına aldı Davutoglu babacan karamollaoglu gibi Eminim ubp ile de iyi anlasirlar