İÇ HABERLER
okuma süresi: 6 dak.

Şahap Aşıkoğlu: Devletçi sembolizm, genç ve kadın seçmeni ikna etmedi

Şahap Aşıkoğlu: Devletçi sembolizm, genç ve kadın seçmeni ikna etmedi

Kıbrıs Postası’na konuşan Şahap Aşıkoğlu’na göre UBP’nin “devletin partisi” kimliği, avantaj olmaktan çıkıp dezavantaja dönüşmüş durumda... Ersin Tatar’ın iki devletli çözüm, egemenlik ve bayrak vurgusu; genç ve kadın seçmen tarafından "hamaset” olarak algılandı.

Yayın Tarihi: 25/10/25 10:20
okuma süresi: 6 dak.
Şahap Aşıkoğlu: Devletçi sembolizm, genç ve kadın seçmeni ikna etmedi

KKTC'de 6. Cumhurbaşkanlığını tarihi bir farkla kazanan Tufan Erhürman’ın farkı, sosyolojik dönüşümün sonucu…

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 2025 Cumhurbaşkanlığı seçimi, yalnızca iki aday arasındaki bir yarış değil, ülkenin siyasal, sosyolojik ve ekonomik yönelimini belirleyen bir referanduma dönüştü…

Seçim, merkez sağda yer alan UBP-DP-YDP ittifakının desteklediği Ersin Tatar ile merkez solda konumlanan CTP ve TDP’nin desteklediği Tufan Erhürman arasında geçti.

Sonuçta Erhürman, rakibinin yaklaşık 27 puan önünde (%63’e %36) seçimi kazandı.

Kıbrıs Postası’na konuşan Şahap Aşıkoğlu’na göre bu farkın oluşmasında dört temel unsur etkili oldu: aday ve kampanya, hükümet icraatları, sosyolojik değişim ve siyasi yapıdaki çözülme

ADAY VE KAMPANYA: “DEVLETÇİ SEMBOLİZM” GENÇ SEÇMENİ İKNA ETMEDİ

Eski müsteşar Şahap Aşıkoğlu’nun analizi şöyle;

Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde devletteki liyakatsizliğe ve yozlaşmaya karşı görünür bir tutum almaması, sağ seçmende tepki yarattı.

Tatar, halkın hayatına dokunan icraatlar yerine “sembolik” temaslarla sınırlı kaldı. Kampanyası, KKTC’nin toplumsal dokusundan uzak bir stratejiyle yürütülürken, Türkiye’nin seçim sürecine “müdahil olduğu” yönündeki algı da ciddi bir tepkiye dönüştü.

Ersin Tatar vizyonunu anlattı ancak vizyonun akademik ve ekonomik temellerini dolduramadı. Ekibi de yetersiz kaldı. Buna karşılık Tufan Erhürman, “yerel irade” ve “liyakat” vurgusuyla daha inandırıcı bir çizgi izledi.”

HÜKÜMETİN BAŞARISIZLIĞI TATAR’A MAL EDİLDİ

“Seçmen, hükümetin icraatlarını Cumhurbaşkanına mal etti. UBP-DP-YDP koalisyonu, ekonomik kriz, yüksek enflasyon, eğitim ve sağlıkta çözülmeyen yapısal sorunlar nedeniyle güven kaybı yaşadı.

Üç partinin uyumsuzluğu, stratejik plan eksikliği ve dejenerasyon “yapanın yanına kalır” algısını pekiştirdi. Bu durum, özellikle “devletçi sağ seçmen” içinde öfke yarattı.”

SOSYOLOJİK DÖNÜŞÜM: DEVLETCİ SEÇMENDEN BİREYCİ SEÇMENE

“Seçimin belki de en belirleyici unsuru, Kıbrıs Türk toplumunun geçirdiği sosyolojik dönüşüm oldu.

2000’lerin “devlet bana bakar” refleksi, artık “devlet bana nasıl hizmet eder?” anlayışına evrildi.

Genç seçmen, soyut milliyetçilikten ziyade “ekonomik performans, adalet ve liyakat” talep ediyor.

UBP’nin “devletin partisi” kimliği, avantaj olmaktan çıkıp dezavantaja dönüştü. Ersin Tatar’ın iki devletli çözüm, egemenlik ve bayrak vurgusu; genç seçmen tarafından “ekonomik gerçekliği örtmeye çalışan hamaset” olarak algılandı.

SİYASİ DURUM: 19 YILDIR LİDERLİK VE VİZYON KRİZİ

“UBP’de liderlik istikrarsızlığı 2006’dan beri sürüyor. Son 19 yılda 8 genel başkan değişti; sadece son 5 yılda 4 farklı isim bu koltuğa oturdu.

Derviş Eroğlu döneminden bu yana partide güçlü bir liderlik geleneği oluşmadı.

Dış müdahaleler ve parti içi çıkar ağları, UBP’nin kamuoyu nezdinde “devleti yöneten değil, yönlendirilen” bir yapıya dönüşmesine yol açtı.

Parti, “Anavatan’a bağlılık” söylemini sürdürse de bu söylem artık ayırt edici bir ideolojik eksen olmaktan çıkmış durumda. Kıbrıs Türk siyasetinin neredeyse tüm aktörleri bu çizgiyi benimsemişken, UBP’nin özgünlüğü zayıfladı.”

“SOSYAL DEĞİŞİMİ OKUYAMAYAN PARTİ”

Aşıkoğlu’na göre UBP, toplumdaki dönüşümü okuyamıyor;

“Parti, bilgi birikimi ve vizyon eksikliğinden ötürü siyasi bir kurumdan çok çıkar ilişkileri ağına dönüşmüş durumda… Kimlik siyaseti”nin yerini “yaşam kalitesi siyaseti” aldı; devletin “babalığı” değil, hesap verebilirliği önem kazandı. UBP, bu değişime ayak uydurmazsa her yeni seçimde daha ağır kayıplar yaşayacak.”

“DEVLETİN PARTİSİ DEĞİL, MODERNLEŞTİRİCİSİ OLMALI”

“ 1. Parti içi değişim:

UBP ve sağ vizyon Mevcut yönetimler ve  partililer tarafından yeniden yapılandırmalıdır.  

Yeni ideolojik yönelim:

Milliyetçi-muhafazakâr çizgi, “ilerlemeci-milliyetçi” ve “teknokrat-muhafazakâr” eksene kaydırılmalıdır.

Bayrak ve egemenlik vurgusu korunmalı, ancak ekonomik kalkınma ve hukuk devletiyle birleştirilmelidir.

  1. Türkiye ile ilişki dili:

“Dikte alan” değil, “karşılıklı kazanıma dayalı ortaklık” anlayışı benimsenmelidir.

  1. Yeni vizyon:

“Kıbrıs Türk toplumunun refahını, liyakatli yönetim, üretim odaklı ekonomi ve güçlü yerel irade ile güvence altına almak.” Olabilir.

  1. Ekonomik strateji:
  • Yerel üretim (tarım, turizm, bilişim, enerji)
  • İhracat ve özel sektör teşvikleri
  • Dijital dönüşüm ve teknoloji yatırımları
  1. Liyakat devrimi:

Kamu atamalarında partizanlık yerine profesyonellik esas alınmalı; “liyakat havuzu” kurulmalı.”

“YENİLENMEZSE KÜÇÜLÜR, DÖNÜŞÜRSE LİDER OLUR”

Aşıkoğlu’na göre, UBP’nin geldiği nokta şu ifadeyle özetleniyor:

“UBP bugün bir dönüm noktasında. Değişim bir seçenek değil, mecburiyettir. Eğer bu öneriler uygulanmazsa, 2025 seçim yenilgisi sadece bir aday kaybı değil, partinin tarihsel çözülüşünün başlangıcı olur.”

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Haberi Facebook'ta gör