Savaşı başlatan ve katliam yapan Rum’dan tazminat talep etmeliyiz.
KKTC’de bazı halkalar, maalesef her olayda daima Rum-Yunan tarafını haklı göstermekte, onların ulusal davasını savunmakta ve onlara şirin görünmek çabasındadır.
Son günlerde eski Rum taşınmaz malları konusunda yapılan tartışmalarda da, bu kişilerin yine Rum tezlerini haklı göstermek yarışına girdiği görülüyor.
Oysa, güneyde kalan Türk taşınmaz malları, KKTC’de kalan eski Rum mülkünden alan olarak daha az olmasına karşın, ekonomik verimlilik bakımından çok daha değerlidir.
Viyana anlaşmasında iki kesimlilik oluşturulması kabul edildiğine göre, güneye giden Rumların eski Türk taşınmaz mallarını, kuzeye gelen Türklerin de eski Rum taşınmazlarını sahiplenmesi normaldir.
Rumlar 1960 ortaklık yönetimini bozmasaydı, kimse acı çekmeyecek, zarara uğratılmayacak ve Türk halkı mağdur olmayacaktı.
Bu nedenle saldırıları başlatan Rum-Yunan tarafı, tüm kayıplarımız için bize tazminat ödemeli.
1963 Rum saldırıları sonucu, binlerce Türk memur ortaklık yönetimi olan Kıbrıs Cumhuriyetindeki görevini ve gelir kaynağını kaybetmiştir;
Rum- Yunan silahlı güçlerinin saldırıları nedeniyle, 104 köyde yaşayan Türkler her şeyini geride bırakarak güvenli bölgelere göç etmek zorunda kalmıştır;
1963-74 yılları arasındaki dönemde hiçbir suçu olmayan yüzlerce sivil Türk, Rum yönetiminin asker ve polisi tarafından kaçırılıp katledilmiştir;
Rum-Yunan silahlı güçlerinin ablukası nedeniyle, Türkler geçim kaynaklarını kaybetmiş ve ekonomik zarara uğratılmıştır;
Rum yönetiminin tecrit ve ambargo uygulamaları sonucu, halkımız ekonomik bakımdan büyük zarar görmüştür;
Rum –Yunan silahlı güçleri işgal ettikleri Türk köylerindeki Türkleri katlederek, büyük acılara sebep olmuştur;
Rum yönetimi 1963’ten sonra , iki halkın ortak yönetimi olan Kıbrıs Cumhuriyeti adına aldığı dış yardımlardan Türklerin payını da Rum halkı için kullanmıştır;
1974’te Rumların Kıbrıs Elen cumhuriyetini ilan etmesi ve Türk halkına karşı soykırım uygulaması nedeniyle, Türkiye anlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüğü gereği adaya müdahale etmek zorunda bırakılmıştır.
Askeri müdahaleye sebep olduğu için, Rum-Yunan tarafının Türkiye’ye tazminat ödemesi gerekir;
İngiliz yönetimi döneminde Evkafa ait olan taşınmaz mallar, haksızca, dayanaksızca Rumlara verildi.
Görüldüğü gibi geçmişten günümüze yaşanan tüm acı olaylardan, saldırılardan can kayıplarından, ekonomik zararlardan, hep Rumlar sorumludur.
1950’li yıllardan başlayarak 1974’e kadar hep Rumlar Türklere saldırmıştır. Türkler de hep savunmada olmuştur.
Saldırgan tarafın bir de sırf galip gelemediği için, saldırdığı taraftan tazminat isteme hakkı olamaz. Aksine saldıran ve olaylara, acılara kayıplara sebep olan tarafın, tazminat ve bedel ödemesi gerekir.
Kısaca iki halk arasında gerçekten kalıcı bir barış ve işbirliği tesis edilmesi isteniyorsa, Rum tarafı ‘ hem suçlu hem güçlü’ havasından vazgeçmeli ve sebep olduğu maddi ve manevi kayıpları kabul etmelidir.
İçimizdeki Rum –Yunan-emperyalist sempatizanları da, gerçekleri saptırmaktan vazgeçmeli ve böylece Rumlar ile aramızdaki sorunların hakça çözümüne engel olmamalı.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.