Gerçekçi olmak

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, siyasetin tecrübeli isimlerindendir.

Dünya görüşü ve Kıbrıs konusuna bakışı ortadadır.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu;

Güney Kıbrıs’ın “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanındığı sürece Rum tarafının hiçbir zaman çözüme yönelik bir yaklaşım geliştirmeyeceğini söylüyor. Kıbrıslı Rumların, mevcut avantajlar varken egemenliği paylaşmak istemediğinin altını çiziyor.

Bu görüş için, “hayır, öyle değildir” diyebilen var mıdır?

Maalesef durum budur.

Ertuğruloğlu şu görüşünü de dile getiriyor;

“Dünya'nın Güney Kıbrıs'a karşı tutumu değişmediği müddetçe, Güney Kıbrıs'ın iki devletli çözüm dâhil, hiçbir modeli kabul etmesi mümkün değildir.”

Bakınız, belli bir hedef için çaba harcanması, diyalog, iletişim, soruna yönelik çözüm önerileri üretilmesi başka bir şeydir, bunları bir araya getirerek sonuç elde etmeyi başarmak başka bir şeydir.

Hiçbir girişim tek taraflı başarılı olmaz.

Bunun yanında, tüm iletişim, işbirliği, diyalog kapılarını kapatmak da doğru değil, onun da bir getirisi olmaz, aksi daha çok yalnızlaşma ve karşı tarafa rahat bir siyaset alanı bırakma imkânını ortaya çıkarır.

Seçim sürecindeyiz ve mevcut durumdan uzaklaşmama, gerçekçi olunması uyarısıyla bu yazıyı yazıyorum.

Ve bu görüşü Kıbrıs konusunda deneyimli ve farklı görüşten siyasetçilerle desteklemeye çalışacağım.

Altını çizeyim, gerçekçi olmak gerek.

TDP eski Genel Başkanı Cemal Özyiğit;

“Kıbrıs sorununun çözümü için pek çok konuda anlaşılmıştır. Akıncı döneminde, Harita konusu çok eleştirildi. Biz de oradaydık. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da orada söyledi, bizim de onayımız vardır, Türkiye garantörlüğü de konuşmaya hazırdır dedi. Bazı sol kesimler buna inanmadı, Türkiye, samimi değil dediler. Kim ne derse desin, Türkiye bu noktaya gelmişti. Rum liderler kendi toplumlarına dönüşümlü başkanlığı bile anlatamadı.

Müzakerelerde iki masa olur, ilk masa Kıbrıslı liderler, ikinci masa da ise garantörler olur. Ne olacaksa, garantörlerin onayı ile olacak. Bunu milliyetçi arkadaşlar da bilsin, solcu arkadaşlar da bilsin.

Tufan Erhürman, bir hukukçudur, çalışkan bir arkadaştır. Masayı yeniden kurmak için çaba gösterecektir, buna inanıyorum.”

HP Başkanı Kudret Özersay;

“Kıbrıs sorununda bir paradigma değişikliği olduğu için, Sayın Erdoğan BM Genel kurulanda üstelik iki defa, iki devletli çözüm çağrısı yaptı.

Şu da bilinmeli, Kıbrıs Rum tarafının iki devletli çözüme ikna edilmesi gerekir. Bunu nasıl yapacaksınız? Başka ülkeler KKTC’yi tanıyacak ve Rum tarafı da buna razı mı olacak, bu noktadan çok uzaklaşıldı.

Rum tarafı federasyon görüşmeye, siyasi eşitliği kabul etmeye hazırız diyorsa, sormak lazım BM’nin tarif ettiği siyasi eşitliği mi kabul ediyorlar. Görülecektir ki kabul etmeyecekler.

En başından takvim koyma isteği, hafta da bir görüşelim ve böyle gitsin mi, bu takvim değil. Takvim belli bir süre görüşülür, sonunda uzlaşma olmazsa, şunlar, şunlar yapılacak denir. Rumlar bunu kabul eder mi, imkânsız, etmezler.

Masa başarısız olursa, KKTC tanınacak, izolasyonlar kalkacak, ambargo olmayacak, hem Sayın Tatar, hem Sayın Erhürman ön şartlar koyuyorlar. Sonuç olarak, ön şarlar değişmezse, ne iki devletli, ne de federasyon görüşmeleri başlamayacak.”

Özellikle Kıbrıs sorununda, tek taraflı olarak çözülemeyecek konularda, gerçekçi olmak şart.

Yoksa sonrasında, sadece propaganda malzemesi olarak kalmış olur.