Tanımalar, sembolik olmamalı
Birleşmiş Milletler'in 80. Genel Kurulu’nda konuşmalar yapıldı, mesajlar verildi.
Elbette Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı konuşma ve KKTC ile ilgili mesajları, bizim kamuoyunda daha çok dikkat çekti.
Ancak Filistin konusu, Genel Kurulun gündeminde olan esas meseleydi.
Konu ile ilgili olarak bir konferans düzenlendi.
Bazı batılı ülkeler, Filistin’i siyasi olarak tanıdıklarını açıkladılar.
Bu gelişme olurken, Filistin’in içinde bulunduğu zor durumda devam ediyor.
Bu siyasi hamlenin arkası nasıl gelecek, tanıyoruz demekle bitmiyor, Filistin için ilhak niyetleri olan ABD destekli bir İsrail var.
Siyasi tanınma uluslararası bir konudur ve bir devletin bağımsızlığının kabullenilmesi demektir.
Filistin, İsrail sorunu da yıllardır süren, en uzun soluklu meselelerden.
Filistin’in bağımsız bir devlet olarak tanınması, bugün hala süren, İsrail’in soykırım uygulamasını önleyecek mi?
Esas konu bu, batılı ülkelerin Filistin’i bağımsız bir devlet olarak tanıması, tartışmalı toprak bütünlüğü, İsrail ile olan anlaşmazlıkları, çözmeye yardımcı olacak mı, yoksa bu tanınma açıklamaları sembolik bir iyi niyet göstergesi mi?
Klasik bir tanımlama;
“Bir devletin uluslararası hukukta “devlet” kabul edilebilmesi için genellikle dört temel unsur aranır, toprak, halk, hükümet ve diğer devletlerle ilişki kurabilme kapasitesi.
Filistin, bu unsurların büyük kısmına sahip olsa da İsrail’in işgali ve siyasi engellemeleri sebebiyle egemenlik haklarını tam olarak kullanamamaktadır.”
İşte bu tanımlamanın özellikle son kısmında, egemenlik haklarını tam olarak kullanamama, bu tanımalarla aşılacak mı, ileriye yönelik merak konusu olan bir konu bu.
Çünkü Filistin’i siyasi olarak tanımak, diplomatik ilişkiler kurmak, uluslararası hukuk açısından, devlet olarak kabul etmek demek.
Birçok siyasi yorumcu ve Ortadoğu uzmanına göre, birçok batılı devletin, Filistin’i siyasi olarak tanıması, siyasi bir tavır ortaya koyma, ABD ve İsrail’in Ortadoğu’da tek taraflı olarak hareket etmesi ve Filistin halkının içinde bulunduğu zor şartlara karşı çıkmak demek.
Bu tabi ki çok geç kalınmış bir tepki, bugün Filistin de insanlar hala ölüyor, açlık, susuzluk, sağlık, ilaçsızlık, insanlığın utandığı olaylar yaşanmaya devam ediyor, üstelik dünyanın gözü önünde.
Bu tanımalar, siyasi olarak kabul etmeler, Filistin için yaşanan olumsuzlukları karşısında diplomatik olarak daha güçlü olmasını sağlayacak.
ABD ve İsrail üzerinde siyasi baskının artmasını sağlayacak, bunlar gerçekleşirse, barış ve çözüm için yeni bir arayışın olması ve müzakerelerin başlaması ile diyaloğun kurulmasını getirebilir.
Fakat iş yine Ortadoğu’daki güç dengesi, yer alma, rol kapma, aktör olma çabalarına geliyor.
Masum ve sivil insanların hayatını kaybettiği bir coğrafyada siyasi tanınma, bunları sonlandırmaya, toprağına, insanına saygı duyulmasına, yardımcı olmayacaksa, pek de bir anlamı yok.
Gazze işgal altında, savaş eşit olmayan şartlarda devam ediyor, öncelik bunların sona erdirmek olmalı.
BM ve AB gibi büyük organizasyonlar baskısını hissettirmeli.
Tanıyoruz diyerek tepkisiz kalmak, başka hesapların varlığını sorgulatıyor.
Orantısız savaşın, masum insanların katledilmesinin sona erdirilmesi, en büyük dileğim.

Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.