Sonuca dair, yanlış bağlantılar

Geçtiğimiz Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi için, değerlendirmeler sürüyor.

Siyasi anlamda ciddi kırılmaların olduğu ve etkilerinin önümüzdeki dönemi ciddi şekilde etkileyeceği bir seçim sonucu var.

Bir kesim bu başarılı sonucu sahiplenmeye, bir pay yaratmaya çalışırken, bir kesim de seçim sonucunun etrafından dolaşıp, mesajı almaktan çok, basite indirgiyor.

Analizler, yorumlar ise devam ediyor, bir süre sonra bu ortam oturacak.

Kim kazandı veya kim kaybetti?

Bu saatten sonra bunların pek bir önemi yok.

Elbette tüm taraflar kendi içinde özeleştirisini yapacak, yapmalı, seçimin galibi bir diğer taraf ise planlamasını ve sorumluluğunu alacak, paylaşacak ve işe başlayacak.

Bunların yanında, çok ciddi bir değerlendirme hatası yapıldığını görüyorum.

Bu seçim sonucunun Kıbrıs sorununa indirgenmesi büyük hata.

Seçim öncesi iki güçlü adayın bir ortak noktası var demiştim, o ortak noktayı bir kez daha hatırlatıyorum;

“Aslında, bu ortak nokta, siyasetin geneli ve toplumun da çok büyük bir kesimi tarafından kabul görüyor.

Kıbrıs için federal çözüm modelinin, pek çok kez tüketildiği.

Ersin Tatar, federal çözüm arayışı bitti, ortak zemin yok, yeni politika iki devletli çözüm derken.

Tufan Erhürman, Rum tarafının tutumu nedeniyle federal çözüm zor, bunu vaat etmiyorum, ama bunu tüm dünyaya, BM ve AB’ye göstermek, ispatlamak, bunun sebebinin de Rum siyaseti olduğunu anlatmak için, müzakere masasına döneceğim diyor.

BM’den gereğini, görevini, vaat ettiklerini, yazılı ve sözlü olarak yapmasını isteyeceğim diye de ekliyor.

Yani federal çözümün, özellikle Rum tarafının, en başta devlet yönetimindeki siyasi eşitliği kabul etmediğini, etmeyeceğini herkes farkında.

Bir taraf bununla beraber yeni politika olarak iki devletli çözüm modelinde ısrar edeceğiz diyor.

Bir diğer taraf, bunu bütün dünyaya gösterelim, sonrada gereğini isteyelim diyor.”

Şimdi izlenecek politikanın içeriği ile Kıbrıs sorunu konusunda nasıl yol alınacak, zamanla göreceğiz.

Tufan Erhürman, büyük bir başarı ile KKTC’nin 6. Cumhurbaşkanı seçildi.

Bu başarı asla küçümsenecek bir başarı değildir.

Ancak sonuçla Kıbrıs sorununa federal çözüm bağlantısı kurmak, bu halkı tanımamaktır.

Elbette bir kesim seçmen bu amaçla Tufan Erhürman’a destek vermiştir.

Fakat bu tablonun bütünü değildir.

Ersin Tatar’ın hataları mutlaka olmuştur, Türkiye’nin seçim çalışmalarında bulunması bir hataydı mesela, hem 2020 hem de 19 Ekim 2025 seçiminde.

Bu ters tepti, halkın nabzından uzakta kalındı.

Son gün meclisten geçirilen iki devletli çözüm önerisi, seçim sonucuna etki etmedi.

Partiler arası çekişme, parti bütünlüğünün sağlanamaması, hükümet yıpranmış olması, UBP’nin kurultay sancısından kurtulamaması, halkın, seçmenin bir patlama alanı arayışı, hepsi etkendir.

Bunları söylerken, Tufan hocanın, CTP’nin veya destek veren kesimlerin çalışmasını, stratejisini küçümsemiyorum, asla.

Şimdi bu sansasyonel sonucun iç siyasete etkilerini göreceğiz.

Kurultaylar, bütçe sürecinin sıkıntısı, erken seçim çağrıları, CTP de yeni başkan yeni yönetim ve hükümeti bir erken seçime zorlama potansiyeli, sırada bunlar var.

Bir seçim biter, bir diğeri için zaman akar.

Kaybedenler olur, kazananlar olur, ilk değil son değil.