UBP kendi adayına bile oy vermedi...

YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı sevgili meslektaşım Levent Kutay’a konuk oldu ve satır arasında yine hükümetten çekilme mesajı verdi. Arıklı’ya göre eğer hükümetin diğer bakanlıkları Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı gibi devletin kasasına para girmesi için çalışmazsa bu hükümetin ömrü uzun olmaz anlamına gelecek açıklamalar da bulundu. Erhan Başkanı severim çok iyi de bir dostluğumuz vardır ama hiç kusura bakmasın bu hükümetten çekilemeyeceğini kendi de en az benim kadar iyi biliyor. Kapalı kapılar arkasında vakti zamanında kendisine bu telkin de yapıldı. Kendi deyimiyle iyi saatte olsunlar buna izin vermeyeceği gibi “çok istiyorsan çekil dışarıdan destek ver o zaman” da denildi kendisine.

Kaldı ki Erhan Arıklı hükümet içinde önemli bir dengedir ve çekilmemesi de gerekir. Arıklı iyi bir bakanlık yürütüyor. Yapabilse çok iyi projeleri de var. Bu nedenle her fırsatta hükümetten çekileceğim demesini ben son derece yanlış bulurum.

Kaldı ki Allah aşkına bu ittifakın çalışmayacağını kendisi bilmiyor muydu? UBP destek vermedi adayımıza dedi. Haklıdır haklı olmasına ama burada iki önemli nokta var YDP de UBP’li adaylara destek vermedi dahası UBP kendi adaylarına bile destek vermedi.

İttifak tam anlamıyla sınıfta kaldı. En başta UBP kendi tabanına hükmedemedi. Bir seçim düşünün ki UBP’li taban Girne de sandığa gitmedi giden UBP’nin adayına oy vermedi, yetmedi UBP’den aday çıkan adayı beğenmeyen başkaları da aday çıkıp kendi adaylarının kaybetmesine neden oldu. Çatalköy, Mesarya, Beyarmudu bunların en bariz örnekleridir.

Hele hele Girne de UBP resmen sandık protestosu yaptı ve Nidai Güngördü’yü desteklemedi. Keza Çatalköy’de örgüt başkanı aday çıkıp seçilse UBP’ye geçecek olan Mehmet Hulusioğlu’nu desteklemedi ve kaybetmesine neden oldu.

Demem o ki UBP kendi adayına sahip çıkmadı. Zaten sahip çıktığı yerleri de kazandılar. Büyük resme bakacak olursanız hadi UBP demeyeyim ama ittifak Lefkoşa, Girne, Mağusa ve Lefke’yi kaybetti. Bir İskele’yi ve Güzelyurt’u kazandı. Bu iki ilçeye de bakarsanız adaylar bağımsız girselerdi bu seçimi kazanabilecek potansiyele sahiptiler. Yani bir başka deyişle ittifak adayı oldukları için değil kendi güçleri sayesinde bu seçimi aldılar.

Bu fotoğrafta bir Gönyeli-Alayköy’ü ayırırım çünkü Hüseyin Amcaoğlu yalnızca UBP’nin değil CTP’nin de oylarını alarak seçim kazandı.

Sonuç olarak hükümet ittifakı çalışmadı. Partiler birbirlerinin adaylarına oy dahi vermediler. Tavanda uzlaşı vardı ama bu tabanda etkili olmadı. Taban parti yöneticilerinin aldığı kararlara uymadı, seçmen temsil edilen yöneticileri dinlemedi.

UBP’DE BUNUN HESABI SORULACAK MI?

En önemli sorulardan biri de budur. UBP kendi iç değerlendirmesini yapacak mı? Birilerine hesap sorulacak mı? Bir başka deyişle birileri diyet ödeyecek mi? yoksa ittifak başarılı oldu yedi adayımız kazandı deyip üstüne mi yatılacak. Ortada gün gibi bir başarısızlık var. İlk defa bir seçim yaşadık ki UBP adaylarının hilafına UBP’den başka isimler aday oldu ve UBP’nin kendi adayının kaybetmesine neden oldu. Bunun hesabı birilerinden sorulacak mı? Bunlar önemli sorular.

ERKEN SEÇİM OLMAZ AMA KABİNE DEĞİŞİR

Bu konuyu ilerleyen günlerde tekrardan yazacağım. Herkesin ağzında bir erken seçim olur mu sorusu var. Erken seçim olmaz. Çünkü bunun gerekçeleri oluşmadı. En erken seçim UBP kurultayı öncesinde olabilir. Bu da 2024 yılına tekabül eder. O zaman da olur mu ona da pek emin değilim. Ortada hükümeti erken seçime zorlayacak bir faktör yok. Çünkü ortada muhalefetin yani CTP’nin de elinde hükümeti erken seçime zorlayacak bir pozisyon yok. Baktığınız zaman CTP köşe başlarını tutu ama birçok belediyeyi de kaybetti. Sonuçta CTP de yedi belediye ile sınırlı kaldı. Seçim kazandığı bölgeleri de Mağusa hariç aşırı bir oy farkıyla değil orantılı bir oy galibiyetiyle aldı.

Kabineye gelince. Belediye seçimlerinden sonra bir kabine değişimi olacağını uzun süredir ben duyuyorum. Ocak ayında bir kabine değişimi olabilir. Bu konu biraz olgunlaşsın bu konuyu da derinlemesine kaleme alacağız.

***

GÜNÜN SÖZÜ

“Savaş tarihinde hiçbir vakit bu kadar çok kişi bu kadar az kişiye bu kadar şey borçlu olmamıştır.”

Winston Churchill