Yalnızlaştık ve eksildik…
Komşu kadınla asansöre bindik. Dil alışkanlığı nasılsınız diye sordum, kadın nasıl olalım dedi. Bu ülkede her şey aynı pek güzel bir şey olmuyor diye konuştum; kadın “artık sindirildik” dedi. “Yavaş yavaş sindirildik, hiçbir şeye tepki vermiyoruz. Kabuğumuza sokulduk sadece olanları izliyoruz” diye ekledi. Benden yaşça büyük olan komşu kadın şu an yaşadığımızı özetledi.
Evet artık hiçbir şeye tepki vermiyoruz. En fazla Facebook’tan bir şeyler yazıp tepki veriyoruz. Onu da yapanların sayısı çok değil. Tepki gösterenlerin paylaşımlarının altına en fazla bir yorum yapıyoruz ve konu kapanıyor. Meydanları doldurmuyoruz.
Geçim sıkıntısı da öyle. Şu an bu ülkede öyle bir geçim sıkıntısı var ki düşman başına. Hayat inanılmaz pahalı. Ucuzlaması için gerekli adımlar atılmıyor. Var mı tepki? Yok. Tepki yok. Tepki olmadığı sürece kimse kılını bile kıpırdatmaz. Ana muhalefet partisi de sadece meclis kürsüsünden haftada bir gün bilemediniz iki gün konuşma yapıyorlar. Hayat pahalılığı hakkında konuşan vekil gördünüz mü? En fazla bir kişi çıkacak ve konuşacak.
Ana muhalefet partisi sendikalarla birlikte toplasın bakalım halkı meydanlara. On binlerce vatandaş eylem için meydanlara toplansa ve geçim sıkıntısı için tek yürek olsa ve hükümete ateş püskürse hükümette kendini bir şey yapmak zorunda hissedecek. Var mı bir hareket? Yok.
Hükümet belki de elinden geleni yapıyor ama yeterli değil. 26 milyar bütçe açığıyla bu kadar yapılabiliyor. Hükümet değişsin CTP gelsin sanıyor musunuz daha iyisi olacak, hayır olmayacak. CTP’li Hükümet dönemlerini de gördük. Maaş ödeyememek ne yazık ki CTP’li Hükümetlerin kaderidir. 2026’da seçim olacak ve belki de CTP hükümeti kuracak, işte o zaman acı reçeteleri hep birlikte göreceğiz. Tarih ne yazık ki tekerrürden ibarettir.
YALNIZLAŞTIK
Bu toplumun kaderi çok acı. Bir Annan Planı dönemi yaşadık. Ülke olarak Annan Planı’na evet dersek dünyalı olacağımıza inandık, inandırıldık ve evet dedik. Rumlar hayır dedi ve ödülleri Avrupa Birliği’ne girmek oldu. Yeni sınır kapıları açılsın açıklamalarını her gün okuyoruz, şu an Rum yönetimi sınır kapılarından geçişte sürekli zorluk çıkarıyor ve “bu defalık da geç ama gelecek sefere şu belgen de olsun” ekliyor. Bizi sevmiyorlar ve istemiyorlar. Referandumdan sonra Kıbrıs Türk halkı hemen hemen hiçbir hak kazanımı elde edemedi verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. Annan Planı sonrasında toplum büyük bir depresyona yaşamış ve kendi kabuğuna çekilmiştir. O yıllardaki coşkuyu şimdi görebiliyor muyuz? Hayır.
Türkiye’den önü ardı kesilmeyen yardımlar geldi sonra ne oldu onlarda kesildi. Artık her şey olması zor projelerle gerçekleşebiliyor. İmzalayıp yapmadığımız protokoller var her hükümetin önünde. Çok şükür yine Türkiye yol okul hastane yapıyor ama gelin görün ki Kıbrıslı Türkler yalnızlaşmıştır. Bu kadar zamanda yani Annan Planı sonrasında Kıbrıslı Türklerin yaşadığı bir yalnızlaşmadır, azalmadır, eksilmedir ve tükenmedir. Şu an için Kıbrıslı Türkler umutsuz bir halde bunu yaşıyor. Azalıyor, eksiliyor ve bitiyor.
Sonuç olarak toplum olarak kaybediyoruz ve buna dur demiyoruz. Ölümü adeta kabullenmiş hastalar gibiyiz, mücadele etmiyoruz. Her şeyi oluruna bıraktık o nedenle olanlar oluyor ve her gün daha kötüye gidiyoruz.
*************
Günün Sözü
"Ne kadınlar sevdim zaten yoktular, yağmur giyerlerdi sonbaharla bir azıcık okşasam sanki çocuktular, bıraksam korkudan gözleri sislenir, ne kadınlar sevdim zaten yoktular, böyle bir sevmek görülmemiştir.”
Attila İlhan
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.