İmam bayıldı nasıl yapılır?
Arkadaşlar bugünkü makalemde sizlere yönelik çok önemli bir hizmette bulunuyorum: İmam bayıldı yemeği nasıl yapılır?
Efendim ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranmak gibi bir “gailesi” olmayan bendenizin tarifiyle bu leziz yemeğimizi sizlere şey etmekten onur duyduğumu da ayrıca belirtmek isterim.
“Bu yemek pişirilecek”, “biz varız”, “ben varım” filan diye ayrılıkçı patlıcancılık da yapacak değilim. Öte yandan imam bayıldı yemeğini hiç sevmem, tercihim karnıyarıktır ama inanın bana mikro-milliyetçi çıkıntılıklar yapmaya hiç niyetim yoktur!
Ama bir konuda kesinlikle taviz vermiyorum: Kullanacağım patlıcanlar kesinlikle kariyer sahibi patılacanlar olacak!
Neyse, önce yemeğimiz için gerekli malzemeleri şöyle sıralayalım:
Patlıcanlar için;
- 3-5 adet kariyerli patlıcan
- 2 yemek kaşığı sıvı yağ (Vıcık vıcık)
- Tuz (Kokmayan)
İç harcı için;
- 1 adet büyük boy kuru soğan (Kariyersiz-düz)
- 2 diş sarımsak (Kariyersiz-düz)
- 2 adet çarliston biber (Overlokcu tadında düz)
- 1 adet kapya biber (Kariyersiz-düz)
- 2 adet büyük domates (Türkiye’den ithal)
- Tuz, karabiber, pul biber (Siyaset garnitürü için)
- 1 yemek kaşığı zeytinyağı (Yerli romantizm kokulu)
- 2 yemek kaşığı sıvı yağ (Vıcık vıcık)
- Yarım demet maydanoz (Her şeye lazım)
Üzeri için;
- 1 tatlı kaşığı salça (Gailesiz salça olmalı)
- 1 su bardağı sıcak su (İmam tarafından okunmuş)
Efendim ilk olarak kariyerli patlıcanları düzgün şekilde soyup ortadan ikiye kesin. Ortalarına da birer çizik atın. Ardından da tuzlu suda acısını alması için 15 dakika bekletin.
Ancak su imam tarafından okunmalı yoksa gaddi gadevi caiz olmaz. Caiz olmayan hiçbir suyu da kullanamazsınız. O yüzden bunu yapmazsanız, bu işe hiç girmeyin derim!
Ama hade hasbelkader girdiniz diyelim, kariyerli patlıcanlarımızı bir kez daha yıkayıp havlu kağıt üzerinde kurutun. Bir kase içinde vıcık vıcık sıvı yağ ve kokmayan tuzu karıştırın.
Bakınız bu yağın vıcık vıcık olması çok şart çünkü artık halkımızın vıcıklık dışında bir şeyi beğendiği yok. Haliyle buna dikkat etmek gerekir diye değerlendiriyorum.
Sonra popülist bir fırın tepsisi bulunuz. Bu tepsi aslında herkesi kucaklayacak, herkesi yönetecek bir tek yüzük tadında bir tepsi olmalı. Aynen Yüzüklerin Efendisi gibi düşünün ve buna da Tepsilerin Efendisi deyin. Ne var? O da teneke, bu da teneke be canım!
Şimdi bu okunmuş suyla yıkayıp kuruladığınız kariyerli patlıcanları vıcık vıcık yağ ve kokmayan tuzla ovduktan sonra önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında yaklaşık 12 dakika pişirin.
Fırın Rum menşeili olamaz, Rum tarafından alınmış olamaz. Bunlara dikkat edin yoksa ayrılıkçı patlıcancılık yapmakla suçlanırsınız, benden söylemesi!
Bu sırada siz gailenizi yüksek tutun, farkındalığınızı en üst seviyeye çıkarın ve zaman kaybetmemek için iç harcınızı hazırlayın.
Sonra bir tencere alınız.
Ha bu tencere nasıl mı olacak? E canım sonuçta bütün malzemeler gibi, bütün fikirler de tencereye atılıp karıştırılmayacak mı? Evet!
Gelin biz bu tencereye ‘faydalı’ tencere diyelim.
Faydalı tencereye bir miktar vıcık yağ koyunuz. Ne kadar yağ koyacağınız tüzüğünüzde yazılıdır, aynen muhtaç olduğunuz düz, kariyersiz, zavallı soğanların yanı başınızda olduğu gibi.
Sonra bu ipsiz sapsız, alt sınıf soğanları kıyım kıyım doğrayarak vıcık yağa atınız. Ardından kariyersiz sarımsak ve biberlerimizi de doğrayarak faydalı tencereye atın.
Türkiye’den ithal ettiğimiz iki adet erimeye yüz tutmuş domatesi de kesip faydalı tenceremize atınız. Bu nokta çok önemli çünkü Türkiye ile seviyeli bir ilişki kurmaya dikkat etmeliyiz.
Şimdi 5 dakika hepsini böyle kavurun diyeceğim ama bazıları, bazı konularda rakam verdiğim için meğer üzülüyormuş! Gerçi yukarıda da istemeden rakam verdim ama idare edin.
Yani bir yerde yemek yapmak için matematiğe ihtiyacımız yok ama siyaset yapmak için maalesef var benim sevgili kariyerli patlıcanlarım.
Neyse, uzatmayayım çünkü sıra faydalı tencerede kavrulan muhteviyatla, Tepsilerin Efendisinde yayık yayık yayık yatan kariyerli patlıcanlarımızın birleşmesine geldi.
Buradaki püf nokta herkesin, herkesi ve her şeyi kucaklamasıdır. O yüzden de normalde düz aşağılık soğanlarla bir araya gelmekten imtina eden kariyerli patlıcanların atması gereken adım da tam olarak budur.
Bu bağlamda kariyerli patlıcanlarımızın ortasını bir bıçak ya da tüzük, bilemem artık, açıyoruz. İçine faydalı tencerede pişirdiğimiz ve artık kolayca popülist iç harç diyeceğimiz muhteviyatı koyuyoruz.
Artık bildiğimiz kariyerli patlıcan formatından daha da üst bir seviyeye gelen patlıcanlarımızı, siyasi etik kurallarını da şey ederek Anavatan Türkiyemizin bize hibe olarak verdiği borcamımıza diziyoruz. Borcam şart!
Bu diziliş Cihan Padişahımız Fatih Sultan Mehmet’in karadan Haliç’e yüzdürdüğü gemilerin diziliş kodunda olmalıdır yoksa karışmam!
Borcama dizilen kariyerist patlıcanlarımızın üzerine imam tarafından okunmuş, sıcak suya karıştırılmış ve tamamen gailesiz biçimde bu saate kadar bekleyen salçamızdan da ekliyoruz.
Bu gailesizlik elbette ki olaylara karşı edindiğimiz toplumsal zamazingomuza bir saygı duruşudur, güzel bir tattır!
İşte bu tadı da yakaladıktan sonra yemeğimizi fırına vermenin vakti geldi demektir değerli arkadaşlar…
Dolayısıyla borcamımızı önceden ısıtılmış fırınımıza koyuyoruz ve bir yarım saat kadar pişiriyoruz.
Yemeğimizi fırından çıkarınca da önceden lime lime kıydığımız maydanozlarımızı üzerine serpiştiriyoruz…
Hade afiyet olsun!
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.