Federasyon basit bir bilgi değildir!

Avrupa Parlamentosu’nun yeni Türkiye ilerleme raporunu onaylaması, içinde de Kıbrıs sorununun çözüm modelini bir kez daha “iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayanan bir federal model” diye tanımlaması, Tatagillerle ve Tahsin abinin canını sıkmış. Sıkı can iyidir, çıkmaz! 

Türkiye Dışişlerinin raporla ilgili yayımladığı açıklamadaysa bu konuda herhangi bir cümle yok. Bu durumda onların pek de canı sıkılmadı diye düşünebiliriz.   

Belli ki bir AB kurumu olan AP, çok açık bir şekilde gerçekçi bir çözüm modeli olan federasyonu ful şekilde destekliyor. 

Tabii AB’nin bu konuda ne kadar samimi olduğunu irdelemek için başka bir makale yazmam gerekir ki onu da yapacağımdan emin olabilirsiniz. 

Bunu da elbette Türkiye raporuna verilen 188 adet ‘çekimser oy’ üzerinden yapacağım ama dediğim gibi bu yazının konusu başka. 

Öte yandan ilgili raporun hazırlayıcısı Hugo-Sanchez Amor’a basın toplantısında sorduğum “Türkiye’nin süreci donmuş, Kıbrıslı Rumlar da AB’de iken, biz Kıbrıslı Türklerin hali ne olacak abi?” minvalindeki soruya aldığım cevap önemliydi. 

Amor diyor ki, iki devlet çözümü siyasetindeki ısrar, sizi Türkiye’nin bir vilayeti yapacak!

Bunu ilk kez mi duyuyoruz?

Hayır, kendimi bildim bileli bunu duyuyoruz!

Nitekim, federasyon çözümüne uzak kaldığımız her gün, vilayetleşme yolunda da hız kazanıyoruz. 

2020 seçimlerinden sonra iyice pervasızlaşan bu söylemlerle birlikte, “ilhak edelim” seslerinin havada uçuştuğu geldiğimiz nokta hiç de iç açıcı değildir. Bunun yanında yeni Tayfur Sökmen olma heveslisi bir sürü iş birlikçi siyasetçimiz sayesinde Hatay modeli bir iltihak da söz konusudur. Bunun için saha ve zemin çoktan kıvamına gelmiştir.

Türkiye televizyonlarındaki ulusalcı komplocuların ağzını sulandıran bu model, çözümsüzlük devam ederse eninde sonunda gündeme gelecektir. 

Ama ben bu konuyu da bir kenara bırakıyorum çünkü yazının başlığını anlatan konuya gelmek zorundayım. 

Efendim, federal cephenin şu an için tek umudu, Tufan Erhürman hocamızın Ekim’deki seçimi kazanıp, önce Türkiye’yi ikna etmesi, sonra da Rumları hizaya getirmesidir. Hocamızın adıyla müsemma ‘Tufanlar’ yaratan bir kişi olmadığını biliyoruz. 

Kendisi naif, kibar, saygılı, aslına bakarsanız yüzümüze gözümüze çok Norveç asıllı Kıbrıslı Türk bir siyasetçidir. 

İşin şakası, iyi de bir insandır, ben şahsen severim. 

Ancak hocamızın bu kibar siyaset anlayışı, çok şey söyleyerek, aslında pek az şey söyleme hali, karşımızda “eşkeren” çözüm düşmanı kafalar için uygun bir anlayış değildir.

Ersin Tatar efendi federasyon için tamamen yanlış, yalan bir şekilde “bu bir teslimiyet modelidir. Bu bizi Rum’a yama eder” gibi şeyler ortaya atarken, buna karşılık olarak “federasyon bir bilgidir” diye bir cümle kuramazsınız!

Ne demek bir bilgidir? 

Yol levhası konuşmuyoruz hocam! 

Mutfak robotu kılavuzu da okumuyoruz! 

Böylesi bir tavırla, utangaç liseli genç gibi federal çözüm anlatamazsınız.

Çünkü federasyon, iki taraf arasında ulaşılan yegane uzlaşıdır, asgari müşterektir. 

77-79 Doruk Antlaşmaları bunun eseridir. 

11 Şubat 2014 Eroğlu-Anastasiadis belgesi bir uzlaşıdır. 

Partinizin kimi ‘neferlerinin’ “Akıncı ve ekibi Berlin’e kahvaltı yapmaya gidiyor” diye dalga geçtiği 25 Kasım 2019 mutabakatı, Crans Montana’da raydan çıkartılan trenin yeniden yoluna koyulmasıdır. 

O mutabakat bu seçim döneminde ve eğer muvaffak olursan, geleceğin toplum liderliği makamında, senin en önemli dayanaklarından en tazesi olandır. 

O yüzden federasyon öylesine ilaç prospektüsünde yazdığı gibi bir bilgi değildir, bilakis, bizzat çözümün ilacıdır. Dolayısıyla bu yola çıkıldıysa, Kıbrıslı Türk halkının liderliğine soyunulduysa, o zaman çekingenliğe hiç gerek yoktur. 

Adayı olduğunuz partinin varlık sebeplerinden en önde geleni federasyondur. Sloganlarından biri de ‘barış, demokrasi ve federasyondur.’ 

Düz olarak yazmam gerekirse, CTP federal çözümün lokomotifidir, siz de makinistisiniz. 

O yüzden lütfen, çok rica ediyorum, ‘federasyon bir bilgidir’ diyemezsiniz, göreviniz bu federasyonun nasıl ve ne şekilde olacağını aynen yazdığınız kitaplarda anlattığınız gibi anlatmaktır. Bu zaruri bir durumdur. 

Ha parti içinde KKTC’cilik oynamaya iyice heveslenip, konfor alanını bozmak istemeyenler varsa, ‘aman ilahlar kızıp bizi kara listeye almasın, sonra hükümet olamayız’ diye baskı yapanlar varsa, buyurun onları da deşifre edin! 

Ya da Türkiye’nin resmi politikasına ters düşmeyelim diyorsanız, buyurun partinizin DNA’larıyla oynayınız, değiştirmeye çalışınız! Bakınız, Kıbrıs Türk halkının bir umuda, inanacağı bir amaca ihtiyacı vardır, külliye sınırları içinde siyasi bekçilik yapmaya değil!

Gençlerimizin parlak bir geleceğe, uluslararası platformlarda boy göstermeye ihtiyacı vardır, saçma sapan, dikte edilmiş, dogmalarla dolu hezeyan milliyetçiliğine değil! 

O yüzden lütfen bize bu geleceği anlatın. 

Alın elinize Guterres belgesini, anlatmaya oradan başlayın!

Karşınızdaki muhatabınızı suçlamaktan öte, onu çözüme zorlayın! 

Crans Montana’da ben de vardım, ben de Hristodulidis’in neler yaptığını biliyorum. 

Hatta koridorlarda üzerine yürümek istemişliğim bile var ama adam şu anda federasyon meleği olmuş durumdadır. 

Samimi mi? Denemeden anlayamayız! 

Bu deneme görevi senin hocam!

Gidin bir görüşün bakalım, bir yoklayın, niye bundan imtina ediyorsunuz? 

Bir randevu girişimi olmuştu, niye ileriye götürmüyorsunuz? 

Niye ona bir gözdağı vermiyorsunuz? 

O ve özellikle de sağ kolu Kombos, çok yetenekli adamlar, niye bir elense çekmiyorsunuz? 

Dediğim gibi, federasyon basit bir bilgi değildir, bir hayat biçimidir, bir yönetim şeklidir, felsefedir, siyasi eşitlikten neşet eder, azınlığın çoğunluğa, çoğunluğun azınlığa tahakküm kurmasına izin vermez. 

Siyasi eşitliğimiz elbette tartışma konusu değildir ama onun nasıl sağlanacağı pazarlık konusudur. 

Bize bunu anlatın hocam!

Bize mülkiyeti anlatın, anlatın ama “zengin insanlarımız iki günlüğüne tatile gidemiyor” naifliği üzerinden değil, mülkiyet komisyonu üzerinden, duygusal bağ üzerinden, ilk söz hakkı üzerinden anlatın!

Çünkü federasyon basit bir bilgi değildir! 

Yoksa gün gelir içimizdeki iç ve dış şeytanlar size bildiğiniz bilgileri de unutturur, şaşar kalırsınız!