Modern insanın sessiz terapisi
Bugün kafelerde, restoranlarda, hatta parkta bir sandalyeye oturup etrafına bakın. Yalnız birini görebilirsiniz. Eskiden yalnız yemek yemek garip karşılanırdı; bir eksiklik, bir tuhaflık olarak görülürdü. Ama şimdi, modern insanın yalnız yemek yediği o sessiz anlar, aslında bir tür terapiye dönüşüyor.
Yalnız yemek yemek, hiç konuşmadan, hiç paylaşmadan sadece kendinle baş başa kalmak demek. Telefonu kenara bırakmak, sosyal medyadan uzak durmak, kimsenin gözüne görünmeden sadece o yemeğin tadını almak… Bu, hızlı dünyada belki de en nadir bulunan lüks.
Psikologlar son yıllarda bunu “sessiz mindfulness” olarak adlandırıyor. Çünkü insanın zihni çoğu zaman çok meşgul: İş, trafik, mesajlar, sorumluluklar… Ama yalnız yemek yemek, zihni durdurma pratiği gibi bir şey. Her lokma, her yudum, her nefes bir ritüele dönüşüyor. Ve insan fark ediyor ki, yalnızlık bazen ödül, bazen güvenli bir liman, bazen de farkındalık…
Sokakta yalnız yemek yiyen birini izleyin: Gözleri hafifçe dalıyor, kaşığı yavaşça tabağa dokunuyor, kahvesinden bir yudum alıyor… Kimseye görünmeden kendi ritminde yaşıyor. Bu, bir kaçış değil; bir buluşma. İnsan, kendisiyle buluşuyor.
Ve ilginçtir, yalnız yemek yemek sadece ruhu değil, toplumsal hayatı da etkiliyor. Çünkü yalnızlıktan korkmayan kişi, başkalarının varlığına daha sağlıklı bakabiliyor. Sessizce yemek yerken kendi iç dünyasını dinleyen insan, başkalarına karşı daha sabırlı, daha anlayışlı olabiliyor.
Belki de modern hayatın en büyük paradoksu burada: Yalnız kalmayı becerebilen insan, aslında dünyayla daha sağlam bağ kurabiliyor. Çünkü tek başına nefes almayı, yavaşlamayı, sindirmeyi öğreniyor.
Gelin görün ki toplum hâlâ yalnız yemek yemeyi garip karşılıyor. Arkadaş toplantılarında, aile sofralarında, iş yemeklerinde “neden yalnızsın?” sorusuyla yüzleşiyorlar. Ama belki de doğru soru şudur:
Neden hep birlikte yemeğe ihtiyaç duyuyoruz, kendi iç sesimizi dinlemeye değil?
Yalnız yemek yemek bir şikâyet değil, bir dirençtir.
Bir meditasyondur.
Bir farkındalıktır.
Ve modern insan, hayatın karmaşasında sessizce kendini iyileştiriyorsa, işte o an, en huzurlu anlardan biri yaşanıyor demektir.
Belki bugün siz de bir kafeye gidin.
Bir masa seçin.
Kimseye bakmadan, sadece kendinize bakın.
Ve yavaş yavaş, lokmaların tadını çıkarın.
Sessizlikle dolu bir yemek, bazen en derin sohbetten bile değerli olabilir.
Çünkü bazı terapiler, kelimelere değil, sadece kendi varlığınıza dönmenize ihtiyaç duyar.
Yalnız yemek yemek, modern insanın en sessiz ama en etkili terapisi olabilir.
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.