KKTC’nin resmi…
KKTC’nin Resmi…
Yaklaşık olarak 16 yıl oluyor köşe yazarlığına başlayalı… Bu 16 yıl içerisinde elbette yazmaya ara verdiğim dönemler de oldu…
Hüseyin Ekmekçi teşvik etmişti beni köşe yazarlığına Yenidüzen gazetesinde…
O günden bugüne, gerek dünyadaki gerekse ülkemizdeki gündeme, kimi zaman ise yakın tarihimize ilişkin yazılar yazdım…
KKTC’deki aksaklıkları yıllar önce köşemde eleştirdiğim zaman, bazı kimseler memnun kalmamıştı…
Yaklaşık 12-13 yıl önce KKTC’deki alt yapı noksanlıklarına ilişkin yazıları yazarken kamu yönetiminde ve alt yapı politikalarındaki çarpıklıkları dile getiriyordum…
Kamuda liyakatın dikkate alınmamasını, bununla birlikte aşırı-siyasi istihdamları yazıyordum…
Üçüncü Dünya ülkesi özellikleri gösterdiğimizi söyleyince alınanlar oluyordu…
İtiraf etmeliyim ki, 12-13 yıl öncesini arar oldum!
En kötü KKTC resmini tasvir etmek durumundayım…
KKTC maalesef üçüncü dünya ülkesi özelliklerinden dördüncü dünya ülkesi özelliklerine doğru yol alıyor, dünyadan tecrit olan, çöken bir kamu yönetimine hızla yol alan bir yapıdan söz ediyorum…
Nüfusunu bile açıklayamayan bir Başbakandan ve yönetim anlayışından bahsediyoruz… Nüfus sayımı yapalım diyemiyor!
Otokratik sistemlerin taklidini yapmaya çalışan bir yönetim anlayışı…
Sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, güvensiz yollarda seyahat ettiğimiz bir yapıyla karşı karşıyayız…
Ahlak ve etik kavramlarının unutulduğu…
Adına ister usulsüz ister sahte diploma deyin, hiç aklımıza gelmeyecek skandallarla karşılaştığımız günlerden geçiyoruz…
Yüzü kızarmadan etrafta gezenleri görüyoruz…
İktidarlarını sınırsız gören bir anlayış hakim…
Parti-devlet bütünleşmesi üzerinden hareket ediliyor…
Tekrar ediyorum liyakat kelimesinin anlamı iyice unutuldu…
Yetişkin insan kaynağımızın bir kısmı dahi ülkeye dönmüyor… Dönenler ise pişmanlık duyuyor ve adadan kaçışın yollarını arıyorlar !
Hakikat ötesi politikanın mimarları ise ‘’istikrar’’ diyerek bu ülke toplumuna kötülük yapmaya devam ediyorlar…
Bol hamaset, az icraat diyerekten kamu maliyesini çökme noktasına getiriyorlar…
Hem iç borçlanma hem de dış borçlanma süreklilik halini alıyor…
Sorunlarımıza barınma da ekleniyor artık… Yeni kuşaklar için bir ev veya daire alabilmek hayal oluyor…
Egemen eşit söylemleri içerisinde eriyen bir toplumdan bahsediyorum…
Kontrolsüz nüfus artışıyla karşı karşıyayız!
Göçmenlere ilişkin bir entegrasyon politikası da yok!
Gettolar oluşuyor!
Toplum sınıfları arasındaki eşitsizlik gün geçtikçe artıyor…
Gemi karaya oturdu, ancak hamaset söylemleri havada uçuyor…
Köşe yazarlığım boyunca sadece dünya ölçeğinde değil, KKTC ölçeğinde de en kötü döneme tanıklık ettiğimi söyleyebilirim…
Toplum mühendisliğine soyunup otokratik yönetim anlayışını bize istikrar gibi sunmaya çalışanlara tek söyleyeceğim bir söz var…
Sizler kadar bu ülkeye zarar veren olmadı…
KKTC’nin resmini sizlere çizmeye çalıştım…
Umut var mı?
Evet Umut var…
Nazım ustanın dediği gibi umut insanda…
Ne yapmalı?
Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok, yapılacak olanlar aslında biliniyor…
Öncelikle liyakatı ön plana çıkaran bir kamu yönetimi anlayışı yerleşmeli, şeffaflık ve hesap verebilirliği maksimum düzeye çıkaracak yasalar ve tüzükler yapılmalı…
Geçici istihdam adı altında patronaj sistemini güçlendiren uygulama terk edilmeli…
Sağlık sisteminde genel sağlık sigortası dahil, tıp doktorlarının tek bir yerde çalışmayı tercih edecekleri sistem oluşturulmalı (özel veya devlet , ikisinden birine karar vermeliler).
Eğitimde tam güne geçiş hızlı bir şekilde tüm paydaşlarla istişare edilerek gerçekleştirilmeli…
Tarımda ve hayvancılıkta iklim değişiklikleri dikkate alınarak bir reform paketi hazırlanmalı… Doğal kaynaklar bu şekilde verimli kullanılabilir ve su kaynaklarımız da korunabilir…
Elbette tüm bunları yapmanın ilk şartı nüfusumuzu tespit etmekten geçiyor… Nüfusu bilmeden stratejik-yol haritası çizmek pek de sağlıklı olmuyor!
Bir de verimli-güçlü parlamento anlayışını pekiştirecek seçim sistemine ihtiyaç var ! (bunu detaylı tartışmakta yarar var)
Neler yapmalı sorusunu da kısaca kendimce yanıtlamaya çalıştım…
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.