NE VAR BU DAVRANIŞTA

Uzm. Gelişim Psikoloğu Nisan ERKAN
nisan.erkan@kibrispostasi.com
Uzm. Gelişim Psikoloğu Nisan ERKAN

Ben olsaydım ne hissederdim?

Yayın Tarihi: 17/07/25 08:16
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Sosyal farkındalığın gücünü çocuklara nasıl kazandırabiliriz?

Yolda düşen birini gördüğünüzde yanından geçip gider misiniz? Ya da bir arkadaşınız üzüldüğünde “Bu da üzülecek ne var?” mı dersiniz? Eğer bu sorular size soğuk ve rahatsız edici geldiyse, içinizdeki sosyal farkındalık hala canlı demektir. Çünkü sosyal farkındalık, sadece başkasının acısını hissetmek değil, aynı zamanda onun duygularını önemsemek, bakış açısını anlamaya çalışmak, farklılıklarına saygı duymak ve birlikte yaşamanın sorumluluğunu üstlenmektir.

Günümüzde birçok çocuk, dijital dünyanın hızında başkasını duymayı, anlamayı ve beklemeyi unutabiliyor. Oysa sosyal farkındalık; evde, okulda ve sokakta çocuklara yön verecek en temel becerilerden biri. Peki ama bu beceri nasıl gelişir ve biz yetişkinler bu yolculukta çocuklara nasıl eşlik edebiliriz?

NE GİBİ BECERİLER SOSYAL FARKINDALIK ADI ALTINDADIR?

Sosyal farkındalık denince çoğumuzun aklına ilk olarak empati gelir. Gerçekten de empati, bu becerinin temel taşlarından biridir; ama tek başına yeterli değildir. Aslında sosyal farkındalığı, bir çatı gibi düşünebiliriz. Bu çatının altında birçok beceri bir araya gelir ve birbirini tamamlar.

Empati, bir başkasının ne hissettiğini, ne düşündüğünü fark etmek ve duygularına içtenlikle yaklaşabilmek demektir. Ancak bununla birlikte, olaylara sadece kendi gözümüzden değil, başkasının yerinden de bakabilmek gerekir. İşte bu beceriye bakış açısı geliştirme diyoruz. Aynı olayın farklı insanlar için farklı anlamlara gelebileceğini kavramak, çocuklara hayat boyu rehberlik edecek bir düşünme biçimidir.

Bir diğer önemli unsur, farklılıklara saygı ve onları takdir edebilme becerisidir. Bu, sadece başkalarının bizden farklı olabileceğini kabul etmek değil; aynı zamanda bu farklılıkların hayatı zenginleştirdiğini görebilmektir. Birey, başka bir dine, dile ya da fiziksel özelliğe sahip bir arkadaşını “öteki” gibi görmeden, onunla ortak bir zemin kurmayı öğrenir.

Sosyal farkındalık aynı zamanda duyguları önemsemeyi içerir. Bir arkadaşının üzgün ya da sinirli olduğunu fark eden bir kişi, bu duyguları küçümsemek ya da görmezden gelmek yerine onları ciddiye almayı öğrenmelidir. Bu da beraberinde saygı duymayı getirir. Sadece büyüklere değil, akranlarına ve küçüklere de saygı duymak; her bireyin düşüncesine ve alanına özen göstermek sosyal ilişkilerin temelidir.

Ve son olarak, sosyal farkındalığın kalbinde yer alan bir duygu daha vardır: şükran. Hayatta sahip olduklarımızı fark etmek ve minnet duymak, sadece teşekkür etmeyi bilmek değil, başkalarının katkısını görmek ve değer vermektir. Çocuk, bir arkadaşının ona kalem uzatmasını basit bir hareket olarak değil, paylaşımın bir göstergesi olarak görebildiğinde şükran duygusu gelişir.

Tüm bu beceriler bir araya geldiğinde, çocuklar yalnızca daha iyi arkadaşlar değil, aynı zamanda daha duyarlı, daha adil ve daha toplumsal bireyler olurlar.

EVDE BAŞLAYAN FARKINDALIK

Birçok beceri gibi, sosyal farkındalık da evde filizlenir. Ebeveynler bu süreçte çocuklara rehberlik eden ilk rol modellerdir. Çocuğnuz, evde başkasının sözüne saygı gösterildiğini, duyguların yargılanmadan dinlendiğini ve farklılıklara alan tanındığını görüyorsa bu tutumu içselleştirir.

Örneğin akşam yemeklerinde “Bugün seni mutlu eden bir şey oldu mu?” sorusu, çocuğun kendi duygularını tanımasını sağlar. Ardından gelen “Sence kardeşin/arkadaşın neden böyle hissetmiş olabilir?” sorusu ise bakış açısı kazandırır. Bu gibi kısa ama düzenli konuşmalar, çocuklarda duygusal farkındalık ve empati gelişimi için son derece etkilidir.

Kimi zaman aile içinde kardeş kavgaları olur. Bu anlarda “Oğlum sen ne hissediyorsun, kızım sen ne hissediyorsun?” diye sormak, çocukların sadece kendi bakış açılarını değil, karşısındakini de duymalarını sağlar. Çocuklara kavga sonrası birbirlerine küçük “duygu notları” yazdırarak duygularını yazılı olarak ifade etmelerini sağlayabilir ve hem duygusal ifade becerilerini hem de karşılıklı anlayışı pekiştirebilirsiniz.

Şükran duygusunu geliştirmek de sosyal farkındalığın bir parçasıdır. Sabah birlikte kahvaltı hazırlandığında, çocuğunuzun “Teşekkür ederim” demesi bir nezaket değil; emeği görme, değer verme ve ilişkiye katkı sağlama pratiğidir. Çocuklarımıza sahip oldukları şeyler için teşekkür etmeyi öğretmek, onların başkalarının katkısını görmeyi öğrenmesine yardımcı olur.

OKUL ORTAMINDA SOSYAL FARKINDALIK

Öğretmenler, sınıf içinde sosyal farkındalık becerilerini destekleyebilecek güçlü kişilerdir. Örneğin “Konuşan kişiyi dinliyoruz” gibi sınıf kuralları, sadece disiplin değil, saygı kültürünü de öğretir. Grup çalışmaları sırasında farklı karakterlere sahip çocukların eşleştirilmesi, onların farklılıklarla işbirliği yapmayı öğrenmesini sağlar.

Sınıfa yeni gelen ve dilini tam konuşamayan bir çocuk, teneffüste yalnız kalabilir. Öğretmen sınıfta bir hikâye anlatarak sosyal farkındalığı destekleyebilir: Bir gün farklı bir ülkeden gelen bir çocuk vardı, kimse onunla oynamak istemediği için çok üzgün ve yalnız hissediyordu Ama bir gün biri ona sadece gülümsedi ve onun için her şey değişti.” Bu hikâye öğrencilere sınıfa farklı ülke ve kültürlerden gelen öğrencilerin deneyimleriyle ilgili bakış açısı kazandırırken aynı zamanda da yaklaşım için fikir de vermiş olur. Ve bu basit ama etkili müdahale, hem empati hem de farklılıkları takdir etme becerilerini destekleyebilir.

Yine bazı öğretmenler sınıfta “Empati Sandalyesi” uygulaması yapabilir. Bir öğrenci bir sorun yaşadığında o sandalye boş bırakılır ve diğer öğrenciler sırayla oraya oturup “Ben onun yerinde olsaydım...” diyerek duygularını ifade edebilirler. Bu hem duyguların önemsenmesini sağlar hem de farklı bakış açılarını düşünmeye teşvik eder.

FARKLILIKLAR KORKUTMAZ, ZENGİNLEŞTİRİR

Sosyal farkındalığı geliştirmenin en önemli yollarından biri de çocuklara çeşitliliği tanıtmak ve sevdirmektir. Farklı kültürlere ait masallar okumak, engelli bireylerle empati çalışmaları yapmak,

başka ülkelerden gelen öğrencilerle kaynaşma etkinlikleri düzenlemek çocukların farklılıklar karşısında korku değil merak ve takdir geliştirmesini sağlar.

Sınıfta farklı bir aksanla konuşan bir arkadaşına gülmek yerine “Senin konuşman farklıymış, hangi ülkedensin?” diye soran bir çocuk, sadece kibarlık değil, bir toplumsal bilincin göstergesi olur. Çocuk, bu farkı ötekileştirmez; anlamaya çalışır.

SON SÖZ: SOSYAL FARKINDALIK ÖĞRENİLİR

Sosyal farkındalık doğuştan gelmez; öğrenilir, yaşanır ve model alınır. Çocuklarımıza empati kurmayı, duyguları önemsemeyi, farklılıklara saygı duymayı ve şükran duymayı öğretmek; onlara yalnızca sosyal beceriler kazandırmaz, duyarlı ve meraklı bir insan olmanın temellerini de atar.

Unutmayın, bir çocuk başkasının gözüyle bakmayı öğrendiğinde, sadece bir arkadaş değil, bir gün belki de dünyayı değiştirecek bir lider olur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Latif İnce17/07/25 08:38
çok öğretici bir makale olmuş, kendi kendimizi tekrardan değerlendirdik

Diğer Uzm. Gelişim Psikoloğu Nisan ERKAN yazıları